Bulgaristan Başmüftülüğü Genel Sekreteri Celal Faik, "Başmüftülük, Adalet Bakanlığı'nın Dinler Kanunu'nda değişiklikler yapılmasına ilişkin kanun tasarısına razı değil, hatta son derece kaygılıdır. Bunun temel nedeni, Başmüftülüğün devlet tarafından finanse edilmediği ve yabancı bağışlara da yasak getirildiği takdirde bu durum radikal unsurların Bulgaristan'a girmesine yol açabilir" diye kaydetti.
Dün Bulgaristan Vatandaşlık Kanunu'nda bazı değişiklikler yapılmasıyla birlikte aralarında Dinler Kanunu da bulunan daha başka üç kanunda değişiklikler yapılması önerildiği ortaya çıktı. Temel değişiklikler, farklı dinlere ait kurumların yabancılar tarafından finanse edilmesinin yasaklanması, onların faaliyetini 6 ay süreliğine durdurma yetkisi gibi Başsavcı'ya daha geniş yetkiler tanınması ve başka kısıtlamalar ve yaptırımlarla ilgilidir.
Genel Sekreter Faik, "Bulgaristan Başmüftülüğü, kira geliri getiren vakıf mülkleri, yerli ve yabancı bağışçılardan elde edilen gelirlerle finanse ediliyor. Özellikle yabancı bağışların sayesinde Rusçuk, Şumnu ve Momçilgrad (Mestanlı) şehirlerinde bulunan imam-hatip liseleri, devletin ve Başmüftülüğün gözetiminde hizmet vermeye devam ediyor. Bu okullar, gençleri radikalleşmeden korudukları için ülkede radikalizmin önlenmesi açısından büyük rol oynuyor. Bu bakış açısından Başmüftülük, bu yasa tasarısına razı değil, çünkü öngörülen değişiklikler yurt dışından bağış alan din kurumlarının gayrı meşru şekilde finansman arayışına girmeye itebilir. Şimdiye kadar her şey şeffaftı, yurt dışından yapılan bağışlar, devletin sıkı gözetiminde banka yoluyla yapılıyordu" diye yorumda bulundu. Başmüftülük Genel Sekreteri, kanun değişiklik tekliflerinin yürürlüğe girmesine izin vermeyecek hala ülkede vicdan sahibi gerçek vatanseverler olduğuna dair ümidini dile getirdi.
Celal Faik, Başmüftülüğün Bulgaristan'da çalışan imamların maaşlarını ödediğini ve bütçesi kısıtlandığı halde kaynakların üç imam-hatip lisesinden birine yönlendirileceğini izah etti. Faik, "Böyle bir durumda bu imamlar genel bir uygulama olarak herkesçe malum olan radikal dini akımlara mensup olan kişiler tarafından finanse edilecek. Bizler bu kanun tasarısıyla en büyük vurgunun Başmüftülük kurumuna yapılmasının hedeflendiğinin farkındayız. Bu dünyadaki İslam karşıtlığı dalgasından kaynaklanıyor ve bu dalganın Bulgaristan'ı etkilememesi mümkün değil" diye izah etti.
Tekrar Başmüftülüğün son derece kaygılı olduğunu belirten Faik, "Eğer devlet Başmüftülüğü finanse etmezse, şundan emin olun ki, İslam ile alakası olmayan kişiler gayrı meşru yollardan ve kaynağı belli olmayan paralarla finanse edilecek ve bu kişiler şimdiye kadar sadece bizim kontrolümüzden dolayı radikalleşmediler" diye sözlerine ekledi.
Öte yandan kanun tasarısı görüşmeleri başladığı zaman dini kurumların kıt bir bütçeyle finanse edilemeyeceği için onların temsilcileriyle de görüşmeler yapılması gerektiğinin altını çizen Faik, "Her bir dini kurumun bütçesi değerlendirilmeli ve ihtiyacını karşılayacak bir bütçe ayrılmalıdır" dedi. Genel Sekreter, dini kurumların devlet bütçesinden finanse edilmesine başlandığında 1-2 ödeme yapıldıktan sonra iktidarın kriz yaşandığı ve ödeme yapılması için yeterli kaynaklar olmadığını söylemesi halinde zarara uğrayacaklarına dair kaygılarını da dile getirdi.
Faik, "Bu ülkede yaşayan Hıristiyanların, Yahudilerin korktuğu gibi bizler de aynı şekilde korkuyoruz-görüyorsunuz dünyada ne oluyor, metro istasyonlarına veya meydanlara atılan bombalar sadece Hıristiyanları değil, tüm masum insanların ölümüne sebep oluyor. Bizim dinimize göre dini aidiyeti fark etmeksizin her bir insanın canı dokunulmazdır. Devlet adamlarının daha makul kararlar alacağını ve dünyadaki eğilimlerin etkisinde kalmayacaklarını düşünüyorum ve şuna şiddetle inanıyorum ki, her ne pahasına olursa olsun hükümetin kurulması için Avrupa değerlerinden uzaklaşılmasına izin verilmeyecek" diye yorumda bulundu. Başmüftülüğün yabancı uyruklu vatandaşlar olan temsilcilerinin bulunmadığını ve İslam'da Sünni fıkıh mezhepleri arasında en liberal olan Hanefi mezhebine bağlı olduğunun altını çizdi.
Başsavcı'ya dini kurumlarının faaliyetini durdurma yetkisi verilmesi ile ilgili soru üzerine şöyle retorik sorular yöneltti: "Sizce bir kişiye bir dinin kaderine karar verecek yetki verilmesi normal midir? Hem de herhangi bir dini eğitim ve öğretim sahibi olmayan bir kişiye böyle bir yetki verilmesi normal midir?"
Celal Faik'in ifadesine göre Adalet Bakanlığı'nın bu kanun değişikliği teklifleri tüm dini kurumlar tarafından kabul edilemez kararlardır. Başmüftülük Genel Sekreteri, "Başsavcı, sadece atacağı bir imzayla bir dini kurumun açılıp, kapatılmasına karar veremez. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde bizler birçok demokratik hakları ve insan hakları kazandık. Onları bize kaşık ile verdiler, ne yazık ki, şimdi onları bizden kepçe ile geri alıyorlar" diye ifade ederek, birinin bu konularla ilgilenmesini ve uzlaşmaya varılabilmesi için dini topluluklarla bu soruların tartışılması ümidini dile getirdi.
Celal Faik, "Bizler bu devletin eşit haklara sahip vatandaşlarıyız, sadece başka bir dine mensubuz. Radikal eylemlerin önlenmesini sağladığı için imam-hatip liselerinin faaliyetinden dolayı Başmüftülüğün faaliyetine olumlu not verilmesi gerekir ki, dünyada yapılan hatalar ve teröristlerin eylemleri için Başmüftülük cezalandırılmamalıdır. Bunun cezasını Bulgaristan Müslümanları ödeyemez. Suların bulanık olduğu ve balık tutulmadığı bir zamanda akıllı davranmamız gerekir, çünkü bu hareketler Müslüman toplumu ciddi bir şekilde etkileyecek. Ve bu kanun tasarısı kabul edilirse, muhtemelen 1989 yılından önce olduğu gibi çok büyük bir protesto dalgası uyandıracak" dedi.
Başmüftülüğün, sadece Bulgaristan'da dini hayatın durdurulmaması için finanse edilmesi konusunda devlet iktidarı ile görüşmeye hazır olduğunu kaydetti. Genel Sekreter Faik, "Bizler devletimize karşı değiliz, yoksa aksi takdirde kendi irademize karşı çıkmış olacağız. Bizler devlete hizmet etmekteyiz. Bu devlet bizim. Bizim tek bir devletimiz var, başka bir devletimiz yok. Başmüftülükte başka devlet uyruğunda olan kişiler yok, hepsi burada dünyaya gelmişlerdir ve burada yaşamını sürdürmekteler ve umarım hayatına burada devam edecekler" diye özetledi.