Osmanlı Balkanlar'dan çekildiği zaman geride gözyaşı, iç savaşlar, başkaldırı ve çeşitli isyan hareketleri kendini gösterdi. Bu süreçte birçok devlet oluştu. İsyanlar sırasında, Osmanlı bakiyesi Türkler katliamlara ve akıl almaz baskılara maruz kaldılar. 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türk - Yunan halklarının mübadelesine karar verildi. Milyonlarca insan yer değiştirmek zorunda kaldı. Yunanistan'daki Batı Trakya Türkleri ile İstanbul'daki Rumlar mübadele dışı bırakıldılar.
Bulgaristan'daki ve diğer Balkan ülkelerindeki Türklere ise, serbest göçler hariç, böyle bir uygulama yapılmadı. Balkanlar'daki Türkler zaman içerisinde, büyük baskılara, soykırımlara ve asimilasyonlara uğradılar. Ve sonuçta yine sığınacak tek liman olarak Türkiye'yi gördüler. Ne yazık ki bu göç olayları günümüzde de bitmiş değil ve devam etmektedir.
Balkanlar'daki Türklerin konuştuğu dil Türkçe olduğundan bunun yaşatılması da çok önemliydi. Öyle ya dilini kaybeden milletler; kimliklerini, dinlerini, benliklerini, kısacası her şeylerini de kaybetmiş sayılıyordu. Türkçe'nin yaşatılmasında da en önemlisi geniş halk kitlelerine hitap eden gazete ve dergilerdi. Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Makedonya'da, Kosova'da, Romanya'da bunun farkına varan öncü aydınlar Türkçe'nin yaşatılması için çok büyük fedakarlıklar yaparak bir çok gazete ve dergiyi yayınlamaya başladılar. Bu süreçte bazıları dövüldü, hapse atıldı, öldürüldü ve işkence görenler dahi oldu. Her şeye rağmen yılmadılar ve içlerindeki kıvılcımı alevlendirmeye devam ettiler.
Bulgaristan'da totaliter rejim sonrasında Türkler anadilleri olan Türkçe'yi yaşatma konusunda bir boşluk içinde kaldılar. İlkokullarda seçmeli olan Türkçe'ye ilgi ilk başlarda 100 binleri aştı, ancak bu rakam son yıllarda 10 binlerin altına geriledi. İşte tam bu zaman diliminde, 2000'li yılların başında Bulgaristan Türklerinden yeni bir ses, derinden gelen "Biz daha bitmedik" türünden bir çığlık duyuldu ki bunun adı da Kırcaali Haber gazetesiydi. Sahibi, genel yayın yönetmeni ve kısacası her şeyi ise kadim dostum Müzekki Ahmet'ti. Cesur bir çıkıştı. Öyle ya bir dizi badireler yaşamış, totaliter rejimin acımasız baskılarına maruz kalmış bir toplumun içinden böyle bir girişimin yapılması takdire şayandı.
Kırcaali Haber gazetesi yayınına önce internet ortamında başladı. Devamında da haftalık gazeteye dönüştü. Doğrusu da buydu ki Bulgaristan'da yaşayan Türklerin buna ihtiyacı vardı. Gazete önümüzdeki aylarda 500. sayısını yayınlamaya hazırlanıyor.
Balkanlar'daki ve Anavatan Türkiye'deki Türkler için Kırcaali Haber gazetesi, Balkanlar'da kök salmış bir çınar ağacı gibidir. İşte bu çınar ağacının dallarına, yapraklarına bakmak yerine, gövdesinin kabuklarına ve köklerine bakmak gerekir. Kırcaali Haber gazetesinin yayın kalitesinden önce mevcudiyeti ve devamlılığı çok önemlidir.
Türkçe'nin varlığını, çocuklarımızın ve torunlarımızın asimile olmadan iyi birer vatandaş olarak yaşamalarını istiyorsak Kırcaali Haber gazetesi dahil Balkanlar'daki gazete ve dergilere sahip çıkmalı ve yaşatmalıyız.
Daha nice 500 sayılara Kırcaali Haber Gazetesi!
İbrahim BALTALI
Rodop Rüzgarı Dergisi Sahibi
GÜMÜLCİNE