Görev süresi tamamlanan Türkiye Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ulvi Ata ile söyleşi



Çarşamba, 19 Eylül 2018

Görev süresi tamamlanan Türkiye Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ulvi Ata ile söyleşi- Sayın Ulvi Ata, Bulgaristan'daki 4 yıllık görev süresini tamamladınız. Buradan ne gibi izlenimlerle ayrılıyorsunuz?

- Öncelikle bana böyle bir fırsatı verdiniz için çok teşekkür ediyorum. 4 yıl önce yüksek bir heyecanla Bulgaristan'a geldim. Dost, komşu, müttefik bir ülkeye geldiğimin bilinci içeresindeydim. Ama daha önce Balkanlara bir seyahatim yoktu. Kitaplardan, tarihi belgelerden, sizin haberleri takip ederek Bulgaristan hakkında bir fikir sahibiydim. Ancak geldiğimde burada hem Bulgar topluluğunu ve Bulgar topluluğunun içinde çok önemli bir grubu oluşturan Müslümanları, Müslüman Türkleri yakından tanıma fırsatım oldu. Onların kurmuş olduğu müesseseleri, Başmüftülüğü, Bölge Müftülüklerini, STK'ları, dernekleri ziyaret ederek, onların yaşadıkları ortamı, onların ürettikleri değerleri, Bulgaristan toplumuna yapmış oldukları katkıları yakından müşahede etme imkânım oldu. Bu da beni burada kaldığım süre içeresinde her geçen gün bu topraklara olan ilgimi, sevgimi, saygımı arttırdı.

- Görev süreniz boyunca Bulgaristan'daki hangi tarihi camilerde restorasyon işleri yapıldı ve yapılmakta?

- Bulgaristan'da Osmanlı döneminin nadide eserler bulunmaktadır. Her biri bulunduğu yerde kendi döneminin mimari ve tarihi kültürel özelliklerini yansıtan eserler. Bunlardan Sofya'da ibadete açık tek cami olan Kadı Seyfullah Camii, diğer bir ifadeyle Banya Başı Camisi. Bu süre içerisinde caminin restorasyon faaliyetleri tamamlandı ve ibadete açıldı. Hasköy Eski Camii'nin restorasyonu tamamlandı, ibadete açıldı. Aydos şehrinde bulunan Sultan Beyazıt Camii'nin restorasyonu tamamlandı, ibadete açıldı. Rusçuk'ta Mirza Seyit Paşa Camii'nin restorasyonu tamamlandı ve ibadete açıldı. Şumnu'da 18. Asrın döneminde en önemli eserlerinden olan Şerif Halil Paşa Cami (Tombul Camii) restorasyon programına alındı, caminin dış mekanının restorasyonu büyük ölçüde tamamlandı. Şu anda da iç mekanı restorasyon çalışmaları devam ediyor. Bulgaristan genelinde daha çok sayıda Camii'nin restorasyon işleri devam etmektedir, bir çok yeni Cami'de inşa edilmiş ve edilmektedir.
Geçtiğimiz aylarda Bulgaristan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun kararı ile yıllardır müzakereleri devam edegelen Razgrad'taki yine döneminin en önemli eseri olan, şu anda 403 yaşında olan İbrahim Paşa Camii'nin de restorasyon çalışmaları başlatıldı, ihale süreçleri tamamlanmak üzere ve ümitle bekliyoruz ki önümüzdeki günlerde aslına uygun restorasyon çalışmalarına ve inşaatına başlatılacak. Diğer bazı camilerinde restorasyonları ile ilgili iki ülke arasındaki kültür anlaşmasının yapılması ve bu güzel eserlerin insanlığa bundan sonrada dünya durdukça örnek eserler olarak devam etmesi ve ziyaret edenlere dönemi hakkında önemli bilgiler aktarması açısından yeni bir restorasyon takvimi oluşturulacak.

- İki ülke arasında devam etmekte olan kültürel işbirliğini nasıl buluyorsunuz? Sizce yeterli mi?

- İnsanların kaderleri olduğu gibi, ülkelerin de kaderleri var. Türkiye'nin Bulgaristan'la, Bulgaristan'ının da Türkiye ile komşu olma gibi bir kaderi var. Dost, komşu ve müttefik iki ülke. Şu anda gözlemim o ki, hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst yöneticileri, hem de Bulgaristan Cumhuriyeti'nin en üst yöneticileri güzel bir dostane ve karşılıklı ilişkiler içerisindedir. Bu dostane ilişkiler yakın zamanda meyvelerini vermeye başladı. Geçtiğimiz Ocak ayının ilk haftasında yine döneminin en nadide eseri olan İstanbul'da, Haliç'te Demir Kilise olarak bilinen kilisenin aslına uygun muhteşem bir restorasyon çalışması yapıldı ve dünya kamuoyuna duyuruldu. İki ülkenin en üst yetkilileri açılışında bulundu ve gözlemim o ki bu iki ülke arasındaki ilişkilerin giderek artması için adeta bir kilometre taşı oldu. Bu ilişkiler yeterli mi? Hem ülke yöneticileri, hem her ülkenin iş adamları, kültür insanları ve o iki ülkede yaşayan bütün insanlar, kadınlar, erkekler bu komşuluk ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi için üzerine düşen görevleri yapmaları gerekiyor. Malumunuz, Dünyamızda, özellikle son yıllarda ciddi problemler yaşanıyor. Bu problemlerin özellikle komşular arasında dorudan temasla çözülmesi çok büyük önem arz ediyor. Kanaatim o ki, Türkiye nasıl özellikle Orta Doğu ve Avrupa'ya açılan kapı olarak bir güven, istikrar ve barış adası ise, Bulgaristan da Balkanlar'da adeta bir istikrar ve barış adası olma özelliklerini taşıyor. Bu iki ülkenin yöneticileri aralarında kurdukları dostane devlet adamı ilişkileri dalga dalga iki ülkenin halklarına, akademisyenlerine,, kültür insanlarına, iş adamlarına, çiftçilerine, futbolcularına, hemen her alanda ilişkilerin karşılıklı yapılmasına vesile oluyor. Malumunuz Türkiye'den buraya ciddi bir yatırımcı gelip burada iş imkânları oluşturuyor. Özel örnekler oluşturuyor, Bulgaristan iş camiasında ödül alan parmakla gösterilen Türk yatırımcılarımız var. Bunların sayısını hep beraber artırmamız gerekir. Bu iki ülke arasındaki ilişkinin kurumsallaşması ve kalıcı olması için de her alanda işbirliğini arttırmaya dönük faaliyetler yürütmemiz gerekir. Beliyorsunuz iki dost arasında iki adımlık mesafe var ise, birisi bir adım gelir, diğeri de bir adım gelir ortada buluşurlar. Bu ülkeler arasında da böyledir. Türkiye bir adım atar, Bulgaristan da ona karşılık bir adım atar ve iki ülkenin hem kurumlarının, hem yaşayanlarının menfaati için bunlar yapılabilir.

- Bulgaristan'da faaliyet gösteren İlahiyat Liseleri ve İslam Enstitüsüne Türkiye Diyanet Vakfının maddi destekleri devam ediyor mu?

- Evet, devam ediyor. 1998'de, bundan 20 yıl önce iki ülkenin yetkilileri bu konuda mutabakat sağlamışlar ve Mestanlı, Şumnu ve Rusçuk İlahiyat liseleri ile Sofya'daki Yüksek İslam Enstitüsünün maddi giderlerinin sponsorluğunu Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı üstlenmiştir. Bu Türkiye'deki hayır sahiplerinin Bulgaristan'da yaşayan Müslüman kardeşlerine bir hediyesidir. Çünkü bu kurumların kendi kendilerine ayakta durması ve maddi imkanlarının karşılaması mevcut şartlarda mümkün görünmüyor. Bu şekliyle yapılan yardımla sadece burada yaşayan Müslüman toplumuna değil, esasen bütün Bulgaristan toplumuna da bir olumlu pozitif katkı sağlamaktadır. Bulgaristan'da İslam Dininin doğru öğrenilmesi ve orada iyi insanlar yetiştirilmesi sadece matematikte, fizikte, edebiyatta değil, aynı zamanda ahlaki değerlerde, konuşurken doğru konuşan, helal lokma yiyen, tembellik yerine çalışmayı tercih eden, kendisiyle, çevresiyle, toplumuyla barışık inşaların yetiştirilmesi için bu tür müesseselere ihtiyaç var. Malumunuz dün bu eğitim kurumlarında 2018-2019 eğitim öğretim yılına başlandı ve onları da ziyaret ettik. Gerçekten Bulgar yetkilileriyle de görüştüğümde bu okullar bulundukları yörenin en başarılı okullar arasında yer alıyor. Bu da yapılan bu katkıların hedefine ulaştığının bir göstergesidir.

- Son olarak Kırcaali Haber Gazetesi aracılığı ile Bulgaristan Müslümanlarına ne söylemek istiyorsunuz?

- Öncellikle hepsine sağlık, afiyet diliyorum. Türkiye onların huzur, barış ve güven içerisinde bulundukları yerlerde yaşamaları için elinden gelen her türlü maddi ve manevi yardımı yapmaya her zaman hazırdır. Bunu bilmelerini istiyorum. Ben 4 yıl içerisinde burada yaşayan başta Müslüman topluluğundan ve Bulgar komşularımdan çok yakın bir ilgi gördüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir temsilcisi olarak bana göstermiş oldukları bu yakın ilgiye gazeteniz aracılıyla teşekkürlerimi, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, size de bu fırsatı bana verdiğiniz için özellikle teşekkür ediyorum.

Söyleşi: Nilgün APTİ


DİĞER HABERLER