"KIRCAALİ HABER" GAZETESİNİN BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN EDEBİYATINA OLAN KATKISI



Çarşamba, 30 Ocak 2019

On bir yıl hem çok uzun hem de çok kısa bir süredir. Bu bakış açısına çok bağlı bir sorundur. Yeni doğan bir çocuk için on bir yıl koskocaman bir devirse, Yüzyıllardan beri tarihte dimdik ayakta duran bir devlet için çok kısa bir dönem sayılır.

Bulgaristan'ın şimdiki döneminde "Kırcaali Haber" gibi bir gazetenin on bir yıl yaşaması büyük bir başarı sayılır. Bu sürede gazete adım atmayı öğrenmesini bir tarafa bırakalım, ayakları üzerinde dimdik durmayı başardı ve şimdi sert adımlarla ilerlemekte. İlk iki yılda ayda bir çıkarken, üçüncü yılda ilkin iki haftada bir çıkmaya başladı. Mart ayından itibaren ise haftalık oldu ve öyle de devam ediyor. 1989 yılından sonra memleket içinde yayıncılık alanında çeşitli denemelerde bulunuldu, değişik başlıklar altında gazete ve dergi belirdi. Kimisi bir yıl yaşadı, kimisi beş yıl. Kimisi "Kırcaali Haber"in ardından koştu, kimisi yanı başına geçerek ona ayak uydurmaya çalıştı. Fakat her biri çeşitli sebeplerden dolayı bir, iki, en çok üç yıl sonra zaten çok zayıf olan Türk dilindeki medya saflarını terk etmek zorunda kaldılar. Zamanın fırtınalı ve yağmurlu, soğuk ve karlı vuruşlarına yalnız "Kırcaali Haber" dayanabildi ve bu vuruşlara önümüzdeki yıllarda da teslim olmayacağa benziyor.

Bir medyanın ayakta kalabilmesi ve ömrünün uzun olabilmesi çok şeylere bağlıdır. Bunların arasında doğru bir yazışma sistemi ve okuyucuyu celbetmek sorunu mühim yer almaktadır. Ben bu yazımda sadece bir soruna, "Kırcaali Haber" gazetesinin Bulgaristan Türklerinin son dönemde yaratmaya çalıştıkları Edebiyata ayırdığı dikkat sorununa değinmek istiyorum.

Güney Bulgaristan'da, çoğunlukla Rodoplar'da yaşayan ve karınca kaderiyle Edebiyat alanında kalem oynatmaya çalışan belli bir sayıda münevverlerimiz bulunmakta. Onların ak kağıt üzerine kara yazı ile döktükleri öyküler ve şiirler okuyucuya varabilmesi için bir medyadan ihtiyaç var. Bu vazifeyi son on bir yıldan, yani toplum sahnesine çıktığından beri, "Kırcaali Haber" gazetesi elinden geldiği kadar icra etmeye çalışıyor. Gazetenin son üç yılda çıkan sayfalarına göz attığında okuyucu bu hususta yapılanlar için bazı ilginç neticelere varabiliyor.

Gazetenin üçüncü sayfası son yıllarda Edebiyat'a hasredilmiş durumda. Bu sayfada, bazen de diğer sayfalarda, bu üç yıl içinde öykülere, şiirlere, denemelere ve edebiyatla ilgili bildiri ve makalelere sistemli bir şekilde yer verilmektedir.

Örneğin bu devrede her yıl beşer öykü, yani toplam on beş öykü basıldı. Okuyucuya ulaşan şiirler öykülerden daha da çok. 2016 da yedi şairden 9 şiir; 2017 de-on bir kişiden 21 şiir; 2018 de- on kişiden 15 şiir gazete sayfalarında yer buldu.

2016 yılında değişik konularda 9 denemeye yer verilmişken sonraki iki yılda onların sayısı göze çarpacak derecede azalıyor ve toplam sadece 7 deneme ak gün görüyor. Okuyucuyu etkileyenler elbette ki, İsa Cebeci'nin "Türkçemizin Özellikleri" (sayı 349); Merhum Mustafa Bayramali'nin "Bulgaristan Türk Edebiyatında Dağ Konusu" (s.320) ile Habibe Ahmet'in "Karadiken"(s.324) ve "Bulgaristan Türk Edebiyatının Dünü ve Bugünü"(s.335) konulu denemesini zikredebiliriz.

Edebiyata ve sanata hasredilmiş makaleler ve bildiriler de dikkate değer bir sorun. Gazete sayfalarında yer verilen bu tür yazılar hiç de az değil. Daha fazlası Edebiyata hasredilmiş gecelerle ve kitap takdimleriyle ilgili. İlk yılda onların sayısı 17 ; 2017 de 22 ; 2018 de ise 28 e varıyor. Derhal kaydetmek istiyorum ki, makalelerin arasında deneme denecek kadar iyi yazılmış olanları da var.

Yukarıda zikredilen rakamları daha dikkatle gözden geçirdikten sonra değişik yönlerde düşüncelere varabiliriz.

Adı geçen süre içinde Gazeteye öykü gönderenlerin sayısı çok az, yalnız beş kişi: Merhum Mustafa Bayramali, Şefika Refik, Ahmet Türkay, İsmail Yakup ve Hasan Varadlı. Adı geçen ilk üç kişiden bu üç yılda birer ve İsmail Yakup'tan üç öykü basılmışken, Hasan Varadlı'dan dokuz öykü basıldı. Kırcaali vilayetinde ve memleketin diğer bölgelerinde yaşayan ve yazan daha birçok öykücülerimiz var. Hele Kadir Osman'ı, Ahmet Mehmet'i ve Mehmet Türker'i anmadan geçemem. Onlar ve adları geçmeyen başka arkadaşlarımız pasiflik gibi bir şey gösteriyorlarsa, yahut değişik sebeplerden dolayı bu üç yıl içinde gazeteye öykü sunmadılarsa, gazete sorumluları onları aramayı, gazete sayfalarına davet etmeyi kendilerine bir şeref meselesi addetmeli diye düşünüyorum. Yeri gelmişken parantez içinde belirtmek gerekiyor ki, bana ayan olmayan sebeplerden dolayı Hasan Varadlı'nın "Ben Yetimmiyim" (s. 350 ve 379) ve "Ana Dili"(s.364 ve 421) öykülerine gazete sayfalarında ikişer defa yer verilmiş.

Gazeteye şiir sunanların sayısı öykücülere bakarak çok daha fazla. Bu üç yıl içinde 21 kişiden şiir okuduk. Onların arasında öncelikle Resmiye Mümün'ü, Hilmi Feyzullah'ı, Nevin Sadıkova'yı, Hasan Varadlı'yı, Ramadan Ulusoy'u zikretmek gerekir. Yerli şairlerimizden başka Varna'da yaşayan Rüstem Mümün'e s.349) ve Makedonya'dan Ebru Selman'a (s.394) da yer ayrılmış ki, bu sevindirici bir durum. Adı geçen dönemde Durhan Ali, Habibe Hasan, Ahmet Mehmet, İsmet İsmail ve Aygül Gavazova'dan yalnız ikişer şiir okuyabildik. Onlarla birlikte şiir derlemesi çıkarmış veya çıkarmaya hazır daha birçok arkadaşlarımız var, yani şiir yazmaya devam ediyorlar. Örneğin Bayram Kuşku'dan, Haşim Semerci'den ve daha başkalarından bu sürede tek bir şiir sunulmadı. Diğer taraftan ise gazete sayfalarında yalnız birer şiirle de olsa artık seslerini çıkarmış olan arkadaşlarımız ileriye doğru daha emin adımlarla ilerlemelerini, okuyucuya yeni yeni şiirler sunmalarını beklemekteyiz.

Gazetede hayatlarıyla ve yaratıcılıklarıyla ilgili yıldönümleri münasebetiyle artık aramızda olmayan üç şaire de yer verilmiş: Recep Küpçü (s.388), Osman Azis (s.393) ve Mümün Bekir (s.338). Bu kayda değer bir harekettir ve bu uğurda çalışmalara gelecekte de devam edilirse iyi olur. Örneğin Ömer Osman, Naci Ferhad, Niyazi Hüseyin, Durhan Hasan ve daha başkalarının hayat ve yaratıcılıklarıyla ilgili yıldönümleri münasebetiyle de şiirler sunulursa gençlerimiz tarafından ilgiyle okunacak ve sahipleri saygıyla bir daha anılacaktır. Yine bu düşüncelerimin devamı olarak Türkiye Edebiyatı Klasiklerinden Yahya Kemal Bayatlı'ya hasredilen makale (s. 442) takdire değer. O makale ile birlikte büyük şairin inci gibi kıymetli olan birçok şiirlerinden bir-iki tanesine de yer verilseydi şahane olurdu. Gelecekte Türkiye Edebiyatı'nın diğer klasiklerine de arada sırada yer verilirse bundan gazete bundan hiçbir şey kaybetmez, aksine kazanır ve okuyuculara da bir şeyler kazandırmış olur.

"Kırcaali Haber" gazetesi Kırcaali Edebiyat Derneği için kıymeti bilinmeyen bir nimettir diye düşünüyorum. Derneğin her üyesi onun sayfaları vasıtasıyla okuyucuya ulaşabilme imkanına sahiptir ve bu imkândan istifade etmelidir. Diğer taraftan ise Gazete edebi eserlere daha sık yer vermekle edebiyatımıza olan katkısı daha da artmış olacak, onun sayfalarını her karıştıran kişi Rodoplar'da yaşayan edebiyatçıların eriştikleri seviye için daha tam bir tasavvur edinebilecektir.

"Kırcaali Haber" gazetesi sayfalarında Bulgaristan'ın diğer bölgelerinde yaşayan yaratıcıların eserlerine de arada sırada yer vermekle gazete daha da renklenmiş olacak. Böyle bir hareket her iki tarafın da yararına olacak ve bundan Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı hiçbir şey kaybetmeyecek, aksine kazanacaktır. Bu uğurda gazetede çalışanlar benimle hemfikir oldukları düşüncesindeyim.

İsmail YAKUP
Ocak 2019


DİĞER HABERLER