Brüksel merkezli haber portalı Euobserver'in 17 Ocak 2007 tarihli sayfasında Julian POPOV imzasıyla yayınlanan yorumda Bulgaristan'ın AB ülkesi olması ve Türkiye'nin AB'ye üyelikleri ile ilgili değerlendirmeleri şöyle;
Hazır olduğuna dair kuşkular ve iş gücü hareketine getirilen sınırlamalara rağmen Bulgaristan, en sonunda AB üyesi oldu. Artık Bulgaristan'ın üyelik öncesi gereklilikleri yerine getirip getirmediğini sorgulamayı bırakıp ileriye bakmalıyız.
Genişlemeye kuşkuyla yaklaşanların çoğu, Bulgaristan'ın üyeliğinin bir hata olduğunu düşünüyorlar. Diğerleri ise, Bulgaristan'ın masadaki yerini hak ettiğine inanıyorlar. Bulgarlar etnik açıdan hoşgörülü tavırları ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudileri kurtardıkları için kendileriyle gurur duyuyorlar. Ayrıca, ülke 1990'lardaki Balkan ayaklanmaları sırasında sakindi ve son dönemde bütçe kontrolü ve güçlü ekonomik büyüme konusunda etkileyici bir tablo sergiledi. Ancak Bulgaristan'ın AB üyeliğinin sağladığı başka bir fayda daha var. Türkiye'nin AB'ye katılma amacı yolunda önünü kesen toplumsal, ekonomik ve demografik meselelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak olması. Türkiye'nin gelecekte AB içinde yer alıp almayacağı belli değil. Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, Birliğin daha da genişlemesi konusunda kimse dingin bir tartışma beklemiyor. Aslında Sarkozy, kampanyasını, bir kere daha Türkiye'nin Avrupa'da yeri olmadığı yönündeki tutumunu vurgulayarak başlattı bile. Diğer yandan, Türkiye'nin AB üyeliğine destek verilmesi için Ankara Hükümeti, Kıbrıs konusundaki tutumunu bir nebze olsun yumuşatabilir, seçimlerden önce ilerlemesi muhtemel olmayan özelleştirme programını hızlandırabilir ve Kürt azınlığın siyasi temsiline, kadınların eğitim ve istihdama katılımına, yabancı yatırıma ve hatta Ermeni soykırımı gibi tarihi bir anlaşmazlığa dair bir takım tavizlerde bulunabilir. Güvenlik açısından, Orta Doğu'da devam eden gerilim ve Avrupa'nın İslamcı terörle yaşadığı sorunlar, laik olması şartıyla Müslüman bir ülkenin Birliğe dahil edilmesi argümanlarını güçlendirecektir.
TÜRK AZINLIK
Tüm bunların Bulgaristan'la ne alakası var? Bulgaristan Türkiye'nin AB üyeliği için bir emsal oluşturabilir. Öncelikle, Bulgaristan nüfusunun yüzde 10'u Türk ve bunlar Almanya'daki gibi misafir işçi değil, yüzyıllardır orada yaşayan yerli nüfus. Bulgaristan'da, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) adlı, 2001 yılından beri koalisyon ortağı olarak etkili olan bir Türk siyasi parti var. Aslında mevcut Bulgar koalisyon hükümeti HÖH öncülüğünde kuruldu. Bir sonraki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra, Avrupa Parlamentosunda yerli Türk toplumları temsil eden birkaç yeni milletvekili olacak. Siyasi açıdan iyi temsil edilse de Bulgaristan'daki Türk nüfus, Türkiye'deki gibi büyük ölçüde kırsal, yoksul ve tütün üretiminde çalışıyor. Bulgaristan'ın Türk iş çevrelerinin daha başarılı üyeleri inşaat sektöründe güçlü ve Türk partinin etkili olduğu kamu sektörü ihalelerinden faydalanıyorlar ve bu Bulgaristan'ın yeni ırkçı milliyetçi partisi Ataka'yı öfkelendiriyorlar. Bulgar deneyimi, Kürt meselesi, Kıbrıs sorunu veya Irak'la sınır komşuluğuyla ilgili endişeler için çözüm sunamaz. Ancak aralarında pek çok benzerlik var. Bulgaristan ile Türkiye benzer ekonomilere sahip.
PEK ÇOK BENZERLIK
Bulgaristan neredeyse Türkiye'den 10 kat daha küçük, ancak gayrisafi yurt içi hasılası ve kişi başına düşen milli gelir Türkiye'ninkine benzer. Her ne kadar Türkiye'nin hala uzun süre büyümeyi sürdürebildiğini kanıtlaması gerekiyorsa da son yıllarda ekonomik büyümeleri de benzer. Her iki ülkede de işsizlik oranı yaklaşık yüzde 10 civarında; kadınların ortalama ömrü aynı; Uluslararası Saydamlık Örgütünün yolsuzluk indeksi, iki ülkeyi birbirine yakın konumlandırıyor. 2006'da Bulgaristan 57. ve Türkiye 60. sıradaydı. 2006 Ekonomik Özgürlük İndeksine göre iki ülkenin skorları farklı (Bulgaristan 64, Türkiye 85), ancak hükümet müdahalesi ve yasal düzenlemeler açısından aynı skora sahipler (sırasıyla 2.5 ve 4) Bulgaristan, yüzde 12 ile en büyük ve tek yerli Müslüman nüfusa sahip AB üyesi. Fransa yüzde 9'la ikinci sırada yer alıyor. Eğer Türkiye AB üyesi olursa o zaman AB'nin Müslüman nüfusu yüzde 13-14 civarında olacak. Türk ve Bulgar Müslüman azınlıklarıyla Bulgaristan'ın siyasi ve ekonomik olarak AB'ye entegrasyonu, Türkiye'nin üyeliği konusunda kuşkucu olanların şüphelerini yatıştırabilir ya da tutumlarını daha da katılaştırabilir.