Ankara merkezli haber portalı Diplomatik Gözlem'in 23 Mayıs 2008 tarihli sayfasında yayınlanan yorumda Almanya Parlamentosu tarafından hazırlanan tele kulak yasası ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:
"Hıristiyan Birlik Partileri'nin ve Sosyal Demokratların oluşturduğu koalisyon hükümeti, "terör eylemi hazırlığı içinde olan radikal grupların daha iyi takip edilebilmesini" gerekçe göstererek internet, cep ve ev telefonları üzerindeki denetimlerini arttırmak istiyor.
Federal İçişleri Bakanlığı, internet üzerinden elektronik postaların takibi, telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve bunların altı ay boyunca kaydedilmesi gibi konuları içeren bir yasa tasarısı hazırladı. Edinilen bilgilere göre tasarı, milletvekilleri, kilise temsilcileri, savunma avukatları gibi bazı grupların hariç tutularak, ülkedeki diğer insanların iletişim araçlarının gizlice takip edilmesini öngörüyor. Hıristiyan Birlik Partileri'nin son aylarda Sosyal Demokrat Partili Adalet Bakanı Brigitte Zypries'in karşı çıkmasına rağmen, gündeme getirdikleri bu konudaki kararın Kasım 2007 ayının başlarında çıkması bekleniyordu. Zira koalisyon ortaklarının taslak üzerinde anlaştığı belirtiliyordu. Ancak tasarının basına yansıması ile birlikte her kesimden itirazların dozu artarak devam etmişti.
Almanya Hükümeti tarafından, ülke içinde yürütülen güvenlik faaliyetleri ve terörizmle mücadele çerçevesinde yoğunlaşan ve şüphelilerin elektronik gözetimiyle telefonların dinlenmesi uygulamaları kapsamında, Köln'de Federal İdare Dairesi'nde merkezi bir telekomünikasyon dinleme tesisi kurulması ve bu alanda, diğer Avrupa ülkelerinin merkezi uygulamalarının örnek alınarak, çeşitli Alman güvenlik makamlarının kullandıkları teknik donanımların bu tesiste bir araya getirilmesi öngörülmüştü. Terörizm ve suçla mücadele kapsamında teknik takip-izleme konusuyla ilgili süreç, özellikle Federal İçişleri Bakanı tarafından uzun süredir talep edilmekteydi. Federal Anayasa Mahkemesi de bu uygulama ile ilgili olarak şahsi bilgisayarların güvenlik makamlarınca gizlice elektronik gözetime tabi tutulmasının yasal olduğu ve anayasaya aykırı olmadığı yönünde bir karar almıştı. Karar sonrasında, Federal Kriminal Dairesi'ne gizli elektronik gözetimin yanı sıra telefonların dinlenmesi gibi diğer önlemleri içerecek yeni terörle mücadele yetkileri tanıyacak bir yasanın çıkarılabilmesi için Federal İçişleri Bakanlığı ile Federal Adalet Bakanlığı'nca ortaklaşa bir dizi çalışmalara başlanmıştı.
Tüm bu çalışmalar sürerken, Federal Anayasa Mahkemesi Mart ayı içinde Almanya Federal Cumhuriyeti'nde telefon ve internet üzerinden yapılan görüşmelere ilişkin kayıtların güvenlik makamlarınca kullanılmasına imkân veren bir karar almıştır. Kararda, insan hayatını ve devletin bekasını hedef alan suçların (cinayet, hırsızlık, çocuk pornografisi, rüşvet, kara para aklama ve vergi kaçırma) tahkikatında güvenlik güçlerinin; suçluların takibi ve belirlenmesi amacıyla telekomünikasyon şirketlerince tutulan telefon ve internet görüşmelerine ait kayıtlardan yararlanabilecekleri, ancak güvenlik makamlarına tanınan bu imkânın, vatandaşların kişisel özgürlüklerinin ve vatandaşlık haklarının ihlaline olanak tanımayacak şekilde düzenlendiği belirtilmiştir.
Federal İçişleri Bakanlığı tarafından tasarlanan yeni Federal Kriminal Dairesi Yasası'nda terörle mücadele çerçevesinde "bir kişinin canına, hayatına veya özgürlüğüne yönelik tehlikenin önlenmesinin söz konusu olması halinde" rahipler, milletvekilleri ve avukatlar gibi şimdiye kadar dinlemeden muaf tutulan meslek gruplarının da telefonlarının dinlenmesine izin verilmesi öngörülmüş ancak gelen yoğun tepkiler üzerine rahipler, milletvekilleri ve avukatların telefonlarının terörle ilgili vakalarda dinlenmesi talebinden vazgeçilmiştir.
Ancak Rahipler ve diğer din adamlarının telefonlarının dinlenmesine izin verilmeyecek olmasına karşın, imamlar bu muafiyet kapsamına alınmamış, bunda imamların "resmi statüye haiz bir dini cemaat mensubu olmamaları" ve görevleri gereği sırlarını saklamak durumunda bulunan bir meslek grubu olarak kabul görülmeleri sebep gösterilmiştir. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi yaptığı açıklamada söz konusu durumun "eşit olmayan muamele" anlamına geldiğini vurgulayarak yasa tasarısında değişiklik yapılmasını talep etti. Birlik partileri Federal Meclis Grubu Başkan Vekili Wolfgang Bosbach, imamların Alman hukuku ve yasaları uyarınca din adamı sayılmadıklarına dikkati çekerek, yeni Federal Kriminal Dairesi'nin yasa taslağını savundu. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ise yasayı "hukuk devletine yönelik zehir" olarak nitelendirdi.
Müslüman din adamlarına bir statüsü bulunamadığından terör suçlusu muamelesine maruz bırakılarak telefonlarının dinlenmesini veya şahsi bilgisayarlarının "casus yazılımlar" ile gözetlenmesini mümkün olabileceği yasanın yaz tatiline girilmeden önce Federal Meclis'ten geçirilmesinin amaçlandığı öğrenildi.
İnsan ayrımcılığını ön plana çıkaran bu yeni yasanın, insan haklarının üstünlüğüne inanıldığının her fırsatta deklare edildiği AB üyesi Almanya'ya hayırlı olmasını dileriz."
Bulgaristan'da da gelecek yıldan itibaren İçişleri Bakanlığı elektronik posta kutularını ve internet üzerinden kiminle konuşulduğunu, hangi sitelere giriş yapıldığını takip altına alınacağı belirtildi. Her konuda AB ülkelerini örnek alan Bulgaristan umarız bu kez Almanya'yı örnek almaz. Buna bizleri parlamentoda temsil eden siyasetçilerimizin izin vermeleri beklenemez.