BİR ŞAİRİN FERYATLARI



Cuma, 31 Ağustos 2007

BİR     ŞAİRİN   FERYATLARIElimde, değerli hemşerimiz, şair Süleyman Yusuf Adalı'nın son şiir kitabı. Onu bağrıma basıyorum... Çünkü insanın bağrına basacağı şeyler giderek azalıyor...
Biz, birçoklarının yaptığı gibi Süleyman Usta'nın kıyıya köşeye çekilmiş, sessiz sedasız purosunu çektiğini, rakısını yudumladığını sanıyorduk... Oysa, bir büyük yüreğe, olgun bir sanatçıya yaraşacak bir yaklaşımla Rumeli insanımızın, bu yöredeki Türklerin seksen yüzyıllık çekilerini, sızılarını ince bir duyarlılıkla dile getirmeyi, şiir dünyasına, sanata mal etmeyi başarmıştır.
Süleyman Usta, diyorum, çünkü o şiirde ustalığını defalarca kanıtlamış bir edebiyatçımızdır. Kendi etrafında gürültüden, şamatadan hoşlanmaz,onun bunun gaydasına göre de oynamaz. Her zaman Süleyman, bildiğimiz Adalı kalmayı bilmiştir.
Bu yüzden de onu o menfur yıllara gelmeden rejimin adamları bir köşeye itmeye karar verdiler. Seksenli yılların henüz başındayken Süeyman Yusuf artık devre dışı edilmişti!
Dokuz, on yıl Adalı neredeydi?
Bunu, onun yüzyetmişaltı sayfalık "Rumeli Acısı" eserinden öğreniyoruz.
1984 Aralık Mastanlı Meydanında... Mastanlı Meydanı dört bir yandan tanklarla kuşatılı... Bir dem sonra Söğütlü boylarında... Bir bakmışsın bir "Kanlı Düğün'e" tanıklık ediyor... Bir bakmışsın sevgililerini Belene'ye uğurlayan "Üç Dilber'in" feryatlarını duyuyor...
Bir taraftan ağır kurşun sesleri geliyor. Bebelerin çığılıkları kurşun seslerine karışıyor. Cebel ve Kirli'de kurşunlanan çocuklara ağıtlar yakıyor şair Süleyman...
"Rumeli Türküsü" ise Rodop insanımızın Balkan Savaşları sırasında yaşadığı toplumsal felaketi gözler önüne seriyor.Bu eser,bugüne kadar bu olaya adanmış en iyi yapıt belki...
Süleyman Adalı da binlerce Bulgaristan Türk aydını gibi zorunlu göçe tabi tutuluyor. Şirin köyü Burgaz Adası'ndan, Kara tepe yamaçlarından, Kızkayası, Seyitbaba ve Yağbasan'dan ayrılmak zorundadır. Her acı unutulur,hele şu insanın doğduğu büyüdüğü toprağa karşı sevgisinin,özleminin üzerine bir çizi çekmek kimin haddine?!
Şair, kitabının "Anadolu defteri" bölümünde birbirinden üstün şiirsel anlatışlar ve haykırışlarla çıkıyor karşımıza. Doğup büyüdüğü yerlerden uzaktadır artık ama yalnız değildir. Onu ecdat toprağı kucaklamıştır. Böylece içindeki hüzün, hasret biraz olsun sevgiye dönüşmüştür. Yüreğine eren Türkçe'sinin tadına da doyamaz bir türlü.Yunus Emre'nin parçaladığı ekmek sofrasına buyur eder kardeşlarini...
Adalı, yaşadığı kişisel faciaları da ustaca paylaşmasını biliyor okuyucusu ile. En yakın arkadaşını, kırk yıllık eşini yitirmiştir ansızın... Bu yüzden can alıcı hastalıklara hiç gözünü kırpmadan meydan okuması ümitsizliğe kapılanlara büyük cesaret veriyor.
Kendi adıma hemşerim Süleyman Adalı'yı bu yeni eseriyle yürekten kutluyorum.Eline,yüreğine sağlık! Senden daha nice nice eserler bekliyoruz!


DİĞER HABERLER