BU KONULAR TARİHLERDE YER ALSIN MI?



Cumartesi, 28 Nisan 2007

BU KONULAR TARİHLERDE YER ALSIN MI? Bahar ayları gelir gelmez doğanın yepyeni bir libasa kavuşmasıyla insanın iç dünyasına da yansıyan,maneviyatını sorgulayan birtakım sorunları yaşaması gündeme geliveriyor.

Bahar ayları,Bulgaristan halkının tarihine son derece önemli,hayati olaylarla damgasını vurmuştur.Bir defa Bulgaristan'ın Osmanlı yönetiminden kurtuluşunu elde etmek 3 Mart 1878'de imkanlı olmuştur.Bundan başka tarihte "Nisan Ayaklanması"olarak geçen Osmanlı yönetimine başkaldırı,adından da anlaşıldığına göre yine baharda,Nisan ayında vuku bulmuştur.

Yine komunist dönemin daha doğrusu totalitarizmin Jivkovlu yıllarına ait de bir"Nisan"hadiseleri vardı ki,icraatları ile akıllara durgunluk verir.Jivkov,1956 yılının Nisan ayında gerçekleştirdiği bir"tarihi"toplantısında hasımlarıyla başarılı bir hesaplaşmadan sonra katı ve kanlı diktatörlüğünü ta ki,1989 yılının sonlarına kadar götürebilmiştir...

Biz,bu yazımızın asıl konusunu da işte bu kanlı diktatörlükle ilişkilendirmeye çalışacağız.

Gerçekler öyledir ki,tek parti iktidarlarında,hele faşist bir anlayışın hakim olduğu toplumlarda en fazla baskı gören kesimler azınlıklardır.Hitler,daha 1933 yılında iktidarı ele geçirir geçirmez,ülkesinde işi gücüyle uğraşan yahudilerin anasını ağlatmadı mı? Daha sonraları onun hasmı Stalin aynısını,hatta birçok hallerde Hitler'i aratmayacak biçimde vahşiliklere imzasını atmadı mı?Birkaç saatin içinde kocaman bir yarımada halkını,çok değerli kültüre,tarihi geçmişlere sahip olan Kırım'ı,Mayıs 1944'te çoluk çocuk,hasta hoş,kadın yaşlı demeden Sibiryalar'a,Ortaasya çöllerine sürmedi mi?

Tıpkı Hitler ve Stalin dönemlerinde olduğu gibi Jivkov o menfur 1956 "plenumu'ndan sonra Bulgaristan'daki tüm azınlıklara,hele Türklere ve Müslümanlara baskıları kat kat artırmıştır.

Komunistler,Dokuz Eylül darbesinin akabinde Türklerin okullarını"daha iyisini vereceğiz"yalanlarıyle kapatıp bundan bir onbeş yirmi yıl sonra da Türkçe tedrisatı da yaralayarak güçsüz bir duruma düşüreceklerdir.Hele yetmişlerden sonra"Ben Türküm!"diyen her Bulgaristan vatandaşı kendilerinin duşmanı olarak gösterilir ve bilinir."Ben Türküm"diyen vatandaş iyi bir öğrencidir,çok başarılı bir işçidir,memurdur,tek sözle ağızıyle kuş tutsa geçerli sayılmaz...

"O partinin duşmanıdır!O ajandır...velhasıl o pisliktir!"

Totaliter yöneticiler, sırf "Ben Türküm!"diyen her Bulgaristan vatandaşına karşı sıkı baskı uygulamışlardır. Çoğu kez bu baskıların son durağı Belene adası,Eskizağra,Sliven,Pazarcik cezaevleri olmuştur...

Evet şu anda bahar aylarını yaşıyoruz. Nisan Ayaklanmsı ile ilgili okullarda, iş yerlerinde değişik etkinlikler yapılıyor.Bu etkinliklerde bundan 130 yıl önce yaşanan olaylar gündeme getiriliyor...

Bir de bu arada yakın geçmişimize göz atalım. 1989 ilkbaharında baskılara"dur"diyen çok sayıda insanımız sokağa,yollara dökülerek iktidar sahiplerinden hesap sormak istediler.Ondokuz Mayıs Cebel olayları,Şumen Pristoe,Razgrat Ezerçe ve daha birçok yerlerde başgösteren sivil,barışçıl gösteriler bu şekilde ortaya çıktı!

İnsanlarımız bu günlerde anma törenleri düzenliyor,şehitlerimize dualarını esirgemiyorlar.Öyle ki,bugün güzel ülkemiz Bulgaristan'da her vatandaş,her parti,her kurum ve kuruluş bol bol demokrasinin meyvelerinden yararlanmaktadır.

Şunu da belirtmekte yarar vardır ki,bu kutlamalar hemen hemen yerel mahiyet taşımaktalar.Mayıs '89 başkaldırıları,'84 sonu Benkovski,Momçilgrat olayları,'85 Yablanovo direnişlerinin demokrasinin gelmesinde büyük payı olduğu bilim çevrelerince de yadsınmamamktadır.

Peki,bunları o yerlerin insanlarından başka kim biliyor!?Bir Vratsalı yahut Petriçli bir öğrencinin Benkovski köyünde '84 hadiselerinde 17 aylık bir kız çocuğunun kurşunlanarak şehit edildiğinden haberi var mı?

Öteki doğu ülkelerinde olduğu gibi Bulgaristan halkı tek parti baskılarına karşı belli başlı varlık gösteremedi.Buna neden olarak baskıların acımasızlığı belirtilmektedir.Bunu bir nebze Bulgaristan'da azınlıklar gerçekleştirebildi.

Bu çok büyük bir olaydır.Bu bir parti ya da harekete mal edilmeyecek kadar önemli bir olgudur.Tarihçilerden,okul kitaplarını yazanlardan biraz insaf,merhamet dilemek hakkımızdır diye düşünüyoruz!


DİĞER HABERLER