Batı Trakya Yüksek Tahsilliler Derneği 18- 20 Nisan 2008 tarihleri arasında Bulgaristan'a bir gezi düzenledi. Başta başkan, Ahmet Kara ve çok değerli yönetim kurulu üyelerini, bize öylesine büyüleyici bir gezi tertipledikleri için candan kutluyorum. Bu gezinin kısa bir özetini ve çektiğim bazı fotoğrafları sizlerle paylaşmak istedim. Umarım beni haksız bulmazsınız.
İlk gün, bir gece yolcuğundan sonra Cuma sabahı saat 9' da Kırcaali şehrine vardık. Erken olduğu için otele yerleşmeden Kırcaali dışında 15 km. uzaklıkta bulunan Perperikon antik kente gittik. Yolda ilerlerken Kırcaali çevresinde bulunan köyleri görme fırsatı bulduk. Bir ara kendimi bizim balkan köylerinde sandım. Buradan dönüşte, Kırcaali'yi kuş bakışı görme fırsatı bulduk. Muhteşem bir manzara. Arda nehrinin iki kıyısına kurulmuş yeşillikler içinde bir şehir. Arda nehri bölge için büyük bir nimet. Kırcaali'nin Kuzey batısında ve Güney doğusunda Arda nehri üzerinde iki baraj kurulmuş. Biz önce, antik kentten dönerken G. Doğuda bulunan barajı görme fırsatı bulduk. Devamında şehrin içine girdik,doğru pazar yerine gittik. Rehberimiz bize bu kapalı pazaryerinin Avrupa'nın sayılı pazaryerlerinden biri olduğunu söyledi. Grup pazaryerini gezerken bir heyet Kırcaali " Ömer Lütfi " kültür Derneğini ziyaret etti. Heyeti, başkan Müzekki Ahmet bizzat karşıladı. Hoşbeşten sonra grubun yanına gelindi. Cuma namazı için hep birlikte Kırcaali camiine gittik. Burada grubu Kırcaali Bölge Müftüsü sn. Şabanali Ahmed karşıladı. Kırcaali camiinde Batı Trakyalı kardeşlerini görmekten son derece mutlu olduklarını büyük bir içtenlikle ifade etti. Cuma namazı kılındıktan sonra Kırcaali belediyesi ziyaret edildi.Rehberimiz bize Kırcaali belediye binasının özel bir mimarisinin olduğunu söyledi. Binaya, denizde yüzen büyük bir gemi görünümü verilmiştir. Belediyede bizi, belediye Meclis başkanı sn. Seyfi Necip karşıladı.Olağan üstü bir ilgi ile yapılan karşılamadan sonra, Samimi ve duygulu konuşmalardan sonra çaylar içildi, hediye alışverişi oldu ve sıcak bir sohbetten sonra Kırcaali otelin yolunu tuttuk. Otelde, çok sıcak ve büyük bir ilgi ile karşılandık. Otelin müdüresi sn. Şenay Uzun üzerimize titredi. Otele yerleştikten sonra öğle yemeğine, Kırcaali'nin Kuzey Batısında bulunan baraja gittik. Burada, barajda yüzer lokantaların birinde ayni barajda yetişen balık yedik. Herkes, bu harika doğa ortamında doya doya balığın tadını çıkardı.Yemekten sonra, otobüse gitmek için biraz dik yüründüyse de kimse ses çıkarmadı. Otele dönüldü, iki saat bir istirahattan sonra, otelde akşam yemeğine oturduk. Masalar, krallara lâyık hazırlanmış. Orkestra dikkatimizi çekti. Otelin müdüresi Şenay hanıma sordum, durum nedir diye? Bu gece size özel dedi. Travvel Matters sahibi Cengiz Uzun'un girişimiyle Kırcaali belediye başkanı o akşam bizim için Kırcaali "Kadriye Lâtifova" Devlet Müzik ve Drama Tiyatrosu sanatçılarını ve dans grubunu tahsis etmiş. Akşam saat 8 ile 12 arası süren etkinlik harika idi. Kenan Ceysun klârnetiyle, Yakup Yakup, Sevgül Kardamova, Mümün Karagöz sergiledikleri birbirinden güzel eserlerle dinleyenleri adeta büyüledi. Dans grubunun yaptığı gösteriler ise nefes kesti. Emeği geçen herkese helâl olsun.
İkinci gün Cumartesi sabah kahvaltısından sonra Filibe'nin (Plovdiv ) yolunu tuttuk. Bulgaristan'ın ikinci büyüklükte olan Filibe şehri Meriç nehrinin kıyısına kurulmuştur. Aynı zamanda tarıma elverişli çok büyük bir düzlüğün ortasında yer almaktadır. İki buçuk saat sonra şehrin merkezine vardık. Şehrin içinde ağaçlardan binalar görünmemektedir. Çok şehir gezdim amma böyle yeşillik içinde şehir görmedim. Bütün caddeler öyle geniş tutulmuş ki her iki yanı da ağaçlandırılmış. Gözünüzün görebildiği kadar büyük ağaçlar. Bütün bunların yanı sıra Filibe'de üç büyük park bulunmaktadır.Gruptan kaçak yapıp merkezde bulunan parka girdim, çıkmak canım istemedi.Merkezden eski şehre kadar büyük bir cadde yayalara tahsis edilmiş. Hayatımda yayalara tahsis edilen daha büyük bir cadde görmedim. Filibe'de Lala Şahin Paşa camiini, Filibe Mevlevihane'sini, korunmuş Osmanlı evlerini, bugün kullanılmayan Türk hamamlarını gezme fırsatı bulduk. Ayrıca grup Filibe'de alışveriş etme fırsatı da buldu. Akşamüzeri otele gittik. Herkes odasına çekilip biraz istirahat ettikten sonra, hep birlikte akşam yemeğini aynı otelde yedik. Burada bize özel bir şey yoktu ama şansımıza bir dans yarışmasına denk geldik. Herkes doyasıya eğlendi.
Üçüncü gün Pazar sabahı, kahvaltıdan sonra Bulgaristan'ın Başkenti Sofya'ya hareket ettik. Otobüsümüz saat 10'da Sofya'ya vardı. Merkezde bizi Sofya'da bekleyen rehber karşıladı. Otobüsten indik, hep birlikte yaya olarak iki saatlik bir şehir turu yaptık. Sofya'nın tarihi ve mülki binaları görmeye değer. Caddeler tertemiz. T.C. nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1913-1914 yıllarında Sofya'da askeri ataşe iken çalıştığı binayı, kaldığı oteli ve kahvesini içtiği pastaneyi görme fırsatı bulduk. Sofya'da ibadete açık Banyabaşı camiini ziyaret ettik. Öğle yemeğinden sonra Sofya'dan ayrıldık ve memleketin yolunu tuttuk. Yol boyunca doğa yeşilliklere bürünmüş renk renk çiçekler açmış bu güzellikleri seyrede seyrede Bulgaristan'dan ayrıldık. Gruptaki herkesi bilmem ama bende bu ülkede yeşile verilen önem derin izler bıraktı.