BURSA BAL-GÖÇ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI PROF. D-R. EMİN BALKAN İLE SÖYLESİ



Perşembe, 16 Ağustos 2007

BURSA  BAL-GÖÇ DERNEĞİ  GENEL  BAŞKANI PROF. D-R.  EMİN BALKAN İLE SÖYLESİSAYIN PROF. DR. EMİN BALKAN KIRCAALİ'DE BULUNMANIZIN SEBEBİ NEDİR ?

Kırcaali bizim için, yani Bulgaristan Türkleri için önemli bir mekân. Hem de eş dosta bir selâm verelim, ne yapıyorlar, ne durumdalar, halkın durumu nedir onları bir gözlemek istedik. Özellikle Kırcaali Belediye başkanını, meclis başkanını ve onlarla birlikte makamını ziyaret ettik. Belediye başkanıyla birlikte yeni yapılan çarşıyı, Ayşe Molla çeşmesinin son halini gördük. Pasaport şübesini ziyaret ettik. Orada kardeşlerimizle görüştük. Öğleden sonra da Mestanlı ve Kirkovo Belediyesini ziyaret ettikten sonra da Cebel Belediye başkanını da ziyaret ettim. Bu sabah da Dardereye uğradım sabahleyın orada da bir kaçamak yedik, şimdi de "Ömer Lütfi" kültür derneğindeyim ve akşama da Bursa'ya döneceğiz kısmetse.

SON ZAMANDA BULGARİSTAN BASININDA YENİ YAPILAN VİZE ANLAŞMASI İLE İLGİLİ ÇIKAN HABERLERDE TÜRK VATANDAŞLIĞINI ALMAMIŞ OLAN BULGARİSTAN GÖÇMENLERİ'NİN TÜRKİYE'DE ÜÇ AYDAN FAZLA İKAMET EDEMİYECEKLERİNİ YAZDI. BUNUN DOĞURUSU NEDİR?

Şimdi bu vize anlaşmasıyla ilgili tabi Türkiye'de de bir sıkıntımız vardır. Biliyorsunuz 1997 den sonra Türkiye'ye kaçak gelenler (biz üç aylıklar diyorduk onlara) girip çıkmak zorundaydılar, o tür çok kişiler de vardı. Onlara zaman zaman Türkiye Cumhuriyeti bir af getiriyordu, önceki senede onlara çocukları Türkiye'de okuyanlara bir yıllık oturum izni verdiler, geçen sene bunlar 6 aylık oturma izni alabiliyorlardı. Bu yeni anlaşma daha çok 2001 yılından sonra kaçak gelenlerlerin durumuyla ilgili. Bu ülkemizin tek taraflı bir kararı değil, devletler arasındaki bir anlaşma. Bu yeni yasaya göre üç ay Türkiye'de kalabilecek, üç ay dışarda. Yani Bulgaristan bir Avrupa Birliği ülkesi olduğundan böyle olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin de şu yönden hassasiyeti var. O üç aylıklar dediğimiz 1997den sonra gelenlerin vatandaşlık ve çalışma izinleri yoktu ve bunlar da bu guruptaydı. Biz onların oturma izinlerini ve çalışma izinlerini alalım diye uğraşırken bu guruplan da karşılaştık. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Bulgaristan'da demokratik bir süreç işlendiğini ve kendi kimlikleriyle burada ayakta durabildiklerini, seçme seçilme haklarının olduğunu ve 1 Ocaktan itibaren de Bulgaristan Avrupa Birliğine girmesi, burdaki vatandaşlarımıza hem Bulgaristan'da, hem de Avrupa Birliği ülkelerinde serbest dolaşım ve çalışma izinleri alması vatandaşlarımızın Türkiye'yede değil burda daha etkin olmasını daha çok arzu ediyor ve bizler de Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma derneği bu yönden destek veriyoruz. Çünki bu kişiler Türkiye'de çok maadurlar. Çalışma izinleri yok, iş veren kaçak çalıştırıyor, çalışan kişiler çoğu emeyinin karşılığını alamıyor. Böyle bir sıkıntımız var şu an ama bu insanları da Bulgaristanda olmalarını arzu ediyoruz. İki üç gündür de burada gezilerimde buradaki insanlarımızın kendi öz güvenlerini yavaş yavaş geldiğini görmek ayrıca mutluluk veriyor. Ve daha önceki yıllarda gelenlerin bile emekliye ayrılmışların yaz tatilini burada geçirdiğini görüyorum, o da büyük bir mutluluktur. Vize açısından böyle bir gelişme var.

SON AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİNDE OLDUĞU GİBİ YEREL SEÇİMLERDE DE TÜRKİYE'DEKİ SOYDAŞLARIMIZIN OY HAKLARI ELİNDEN ALINDI. BUNUNLA İLGİLİ GÖRÜŞÜNÜZÜ ALABİLİRMİYİM ?

Bulgaristan Türkleri ister Bulgaristan'da, ister Türkiye'de yaşasın, Bulgaristan'da demokrasinin gelişmesi açısından, Bulgaristan'nın Batıya kabulü, Avrupa Birliği kabulünde, çok büyük heyecan duymuştur ve destek vermiştir. Bu güne kadar hiçbir sıkıntımız yoktu. Biz Bulgaristan Türkleri 1989 öncesi bizlere yapılan bu baskıyı, bu çirkin davranışları unutmaya hazır olduğumuzu herzaman belli ettik ve dost elimizi Bulgar kardeşlerimize uzatmıştık. Avrupa Birliğine girmiş bir Bulgaristan'da ve zorumlu göçe tabi olmuş hem Türkiye Cumhuriyeti, hem de Bulgaristan vatandaşlığı devam eden kardeşlerimize yapılan ayrımcılık bizleri üzmüştür. Çünkü AB ruhunda tüm devletler kendi vatandaşlarının nerede olursa olsun oy kullanmasını teşfik ediyorlar, yani değil sandığa mektupla bile oy kullanmasını arzu ederlerken, Bulgarıstan'ın böyle bir yasa geçirmesi Avrupa parlamentosu seçimlerinde bizi üzmüştü. Şimdi bu süreçte de yine aynı benzeri bir uygulamanın olması bizleri yine üzüyor. Buradaki arkadaşlardan aldığım haberlere göre ikâmetkâh adresleri burada olanlar bu süre içinde gelmiş kişiler sanırım oy kullanma imkânı da olbilecek veya olmayacak. Ama ben AP seçimleri öncesinde verdiğim beyanatımda şunları ifade etmiştim, yine de söylüyorum. Bulgaristan'daki Türk kardeşlerimiz, burada yaşayanlar hep birlikte hareket eder sandığa giderlerse gereken cevabı vereceklerine inanıyorum. Bizi sevmeyen dostluk, elini uzatmayan, Avrupa Birliği ruhuna yakışmayan davranışları gösteren Bulgarlara da gereken cevabı gene gelen seçimlerde Bulgaristan Türkleri vareceklerdir. Biz son Cumhurbaşkanı seçimlerinde biliyorsunuz Türkiye'deki heyecanımızı , sandığa katılımımızı burdaki tüm Bulgar dostalrı da gördü, şunu ifade etmiştik, biz yalnız Türklere oy veren kişiler değiliz, bizim haklarımıza saygı gösteren, bizim kimliklerimize saygı gösteren, kültürümüze değer veren, dostluk eli uzatan tüm Bulgarların da yanında oluruz. İşte bu Cumhurbaşkanı seçimleri bunu göstermişti. Biz yine yerel seçimlerde de mutlaka Türk değil, ama Türklerin yanında olabilen, bizlere dost eli uzatanların yanında olacağız. Olmayı da arzu ediyoruz. Bulgaristan Türkleri bu gereken hassasiyeti 28 Ekim seçimlerinde göstereceklerdir diye düşünüyorum.

BAL-GÖÇ DERNEĞİ İLE BULGARİSTAN'DAKİ DERNEKLER ARASINDA NE GİBİ İŞBİRLİĞİ YAPILIYOR?

BAL-GÖÇ'ün önceki yıllardaki faaliyetlerini biliyorsunuz. Daha çok Bulgaristan Türkleri'nin daha 1985 yıllarda kurulmuş burdaki baskıyı kamuoyuna, dünyaya duyurmak ve bu baskıdan kurtulmak için büyük çaba sarfetmiş, fakat 1989 göçünün Türkiye'deki ve Bulgaristan'daki teysirleri vardı. O yaraları sarmaya, tedavi etmeye çalışırken hem ulusun, hem de uluslararası örgütlerle işbirliği yapmıştık. Şimdi artık Balkanlarda bir dosluk rüzgârı esiyor, demokratik sistemin içinde. Bize düşen ilk görev derneğimizin de amaçları içinde ilk görev diye düşünüyorum. Kendi kültürel değerlerimizi korumak, yaşatmak ve çevreye de tanıtmak. Öncülüklü amaçlarımızdan birisi bu.
Bulgaristan'da şu an yaşayan Türklerimizin kendi kültürel değerlerini korumakla ilgili heyecanı artırmak bizim amacımız. Burada Kırcaali'de bulunan "Ömer Lütfi" derneğinin müdürü Müzekki Ahmet çok kutsal bir görev yapıyor bu hususta. Öncelikle bu şekilde kültürel derneklerin kurulması, aktivitelerin öne çıkmasına bizler Balgöç olarak her zaman destek vereceğiz ve yardımda bulunacağız. Kültürel değerlerin korunmasında bir de ana dil var. Maalesef Bulgaristan AB ruhuna aykırı olarak Türkçeyle ilgili zorunlu seçmeli aldatmacasının içine giriyor. Türkçeyi anadilinde seçmeli hatta haftada dörten iki saate indirdiler. Dil bilgisine ona alternatif Avrupa Birliğinin dillerinden birinin öğrenilmesine ana dilini mi seçiyorsun yoksa İngilizceyi mi, veya Almancayı mı diye bir ayrılım yapılıyor. Öncelikle burada ana dilimiz Türkçenin zorunlu dil olarak ana okulundan itibaren eğitimin içine alınması lazım. Ve Bulgaristan'da yaşayan Türk kardeşlerimizin kendi haklarını bilerek bunun mücadelesini yapması lazım. Batı Trakya'daki kardeşlerimiz 16 yıldan beri AB içinde kendi haklarını istemezlerse AB vermediğini de gördüler. Çok güzel bir örneğidir. Bulgaristan Türkleri bundan ders alacak ve kendi haklarını isteyecekler. Türkçemiz olmadan hiçbirşey olamaz. Bunun yanında dini yönden de çalışmalar gerekiyor. Kültürel değerlerde din ve dil çok önemlidir. Müslümanız diyoruz, o zaman müslümanlık icabı da dini eğitimi çocuklarımıza verilmesinde yararı var. Bu yönde yapılaşmaya ihtiyacımız var. Yemek, düğün örf ve adetlerimizi geliştirmesi ve yaşatılmasıyla ilgili burdaki Türk derneklerine çok iş düşüyor. Hepsini biz siyasi partilerden bekleyemeyiz. Siyasi partilerin başka görevleri var. Son yıllarda Bulgaristan'da Türk kültür derneklerinin sayısı giderek artmaya başladı. Bu sevindirici bir gelişme. Sizler öncülerinden birisiniz. Ama bu sayının daha da artması gerekiyor. Bu kültür dernekleriyle bizim işbirliği daha da anlamlı olacak.
Bulgaristan'da ana dilimizde yayın yok yeterince. Bir radyo, bir televizyon yok, dergimiz, gazetemiz yeterince yok. Çok zor şartlarda çıkartmaya çalışıyor arkadaşlar. Bu yönde de hem AB içinde, hem sizin dernekleriniz, hem Türkiye'deki bu tür derneklerin daha yoğun çalışmaları gerktiğini düşünüyorum. Önümüzdeki dileklerimizden bir tanesi de bu kültürel değerlerimizi korumak yanında Balkan halklarıyle Türk halkı arasında dostluğun ve kardeşliğin geliştirilmesi.

KIRCAALİ HABER SİTESİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİZİ ALABİLİRMİYİM?

Bu sitenizi sıkça takip edenlerden biriyim. İmkan bulduğumda her zaman girmeye çalışıyorum. Ben Bulgarca bilmiyorum. Türkçe basın yok ve sizin site öncülerinden biri. Bu açıdan sizi kutluyorum. Büyük fedakârlık gösteriyorsunuz. Hem radyonuz, hem siteniz çok başarılı. Özellikle Türkiye'de göçmenler Bulgaristan'da ne olup bitiyor, türklerin durumu nedir onu yakın takip etmek isterler. İnşallah sizlere destek verecek kuruluşlar çıkar ve daha da ilerlersiniz.


DİĞER HABERLER