ÖNCELİKLE MEHMET TÜRKER KİMDİR? ONU BİR TANIYALIM.
1950 yılında Kırcaali bölgesindeki Sindelli Köyü'nde doğdu. Sofya Üniversitesi'nin Batı Dilleri Fakültesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Kırcaali ilinin değişik köylerinde öğretmenlik yaptı. O yıllarda Mehmet Halilov adıyla birçok gazete ve dergide Türkçe ve Bulgarca haber, röportaj ve hikâyeleri yayınlandı.
Bulgaristan'da asimilasyon harekâtına geçildiği 1984 yılı sonunda, hükümetin politikasını desteklemediği için Mestanlı'da öğretmenlik yaptığı okulda tutuklanıp, Belene Kampı'na sürüldü. Bu kampta 485 gün kaldı. Akabinde bir yıl daha Bobovdol kasabasında tutukevinde cezalandırıldı. 1987 yılında kamptan çıkarılıp Köstendil ilinin Dragoviştitsa Köyü'ne sürgüne gönderildi ve orada da 16 ay sürgün hayatı yaşadı.
1989 yılının Mayıs ayında birkaç bavul, 2 çocuğu ve eşiyle sınır dışı edilip Viyana'ya gönderildi. 31 Mayıs'ta Türkiye'ye geldi. İstanbul'a yerleştikten sonra ilk on yıl Türkiye Gazetesi'nde muhabir olarak çalıştı. Ekovitrin Dergisi'nde ve Kanal 7'de Ekovizyon programı için hizmet verdi.
- BU GÜNE KADAR YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALARINIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ?
- Bu güne kadar yayınlanmış beş kitabım var altıncısı da yayınlanmak için hazır.
Çıkardığım Kitaplarım
1) Zulmün Ateş Çemberi: Belene(2002)
2) Gölgedeki Kahraman(2003)
3) Kalem Kılıçlaşınca(2004)
4) Bozgun Zamanı(2006)
5) Hazanda Son Yolculuğu(2006)
- YAZMAYA NE ZAMAN VE NASIL BAŞLADINIZ?
- 10. Sınıfta gazetelere yazı yazarak başladım. Yazı yazar simit paramı çıkartırdım. O zamanlar bir simit 10 stotinki bense 70 stotinki alırdım.O zaman benim için bulunmaz nimetti bu miktar.
- ANILARINIZI YAZMA FİKRİNİZİ NASIL FAALİYETE GEÇİRDİNİZ?
- Türkiye'ye geldikten hemen sonra anılarımı yazmaya başladım. Çünkü bu benim için önemliydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi'nden teklif aldım ve bir müddet orda çalıştım.
- NEDEN ÖĞRETMEN DEĞİL DE GAZETECİ OLDUNUZ?
- Türk dili üzerine eğitim almış olmama rağmen öğretmenlik değil de gazetecilik istedim, çünkü bu çocukluğumdan beri hayalini kurduğum meslekti. Ve istediğimi yaptım.
- KİTAPLARI ÇIKARMAKTAKİ AMACINIZ NEDİR? YANİ VERMEK İSTEDİĞİNİZ MESAJ NEDİR?
- Amacım Bulgaristan Türkleri'nin hayatını gerçek tarihli bir roman olarak yayınlayarak gerçekleri günümüz gençlerine aktarmak.
- TÜRKİYE SINIRLARINI AÇARAK BULGARİSTAN TÜRKLERİNE SİZCE İYİLİK Mİ YAPMIŞTIR?
-Yaşadığım ülke demokratik olsa bile ben kendi bayrağımın altında yaşamak isterim açıkçası.
- BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN GELECEĞİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?
-Bulgaristan'da demokratik bir ortamda da olsa 1 milyon üzerinde ki Türk soydaşımızın ben ebediyen Bulgaristan'da varlığını sürdüreceğinden açıkçası şüpheliyim.
- SINIRLAR AÇILMASA BULGARİSTAN'DA DURUM NASIL OLURDU PEKİ ?
- Sınırlar açılmasa Bulgaristan 'da Türk yoğunluğu çok fazla olur ve iktidarı da bana göre ele geçirirdi. Bu da Türkler ve Bulgar'lar arasında kargaşa yaşanmasına neden olur ülkede kargaşa ortamı oluşabilirdi. Sınırların açılması bir bakıma iyi oldu.
- PEKİ SON OLARAK GÖÇ İLE İLGİLİ SÖYLEYECEKLERİNİZ NELERDİR?
Demokratik şartlarda da olsa azınlık olarak yaşamak kolay değildir. Dedelerimiz 93 harbinden beri Balkanlarda bir kalkan olarak çile içinde ömür geçirmişlerdir. Şahsen ben bayrağımın altında T.C kimliğimi taşımayı tercih ederim. Bugün 20 yıldan bu yana Bulgaristan'da Demokratik bir rejimde yaşamakta olan 1 milyonun üzerinde Türk kardeşimizin ebediyen varlığını sürdüreceğinden şüphe duymaktayım.