KIRCAALİ BÖLGE MÜFTÜSÜ ŞABANALİ AHMED: RAMAZAN BEREKETTİR



Cuma, 29 Ağustos 2008

KIRCAALİ BÖLGE MÜFTÜSÜ ŞABANALİ AHMED: RAMAZAN BEREKETTİRİslam dini insanlara iki alemde de saadet ve mutluluk sağlar. Ahlak anlayışıyla küçüklerin büyüklere saygısı büyüklerin de küçüklere karşı sevgisi genel kaideleriyle insanın dünya hayatı bir nizam içerisinde geçmesi için her şey düşünülmüştür. İslam'ın beş şartından olan oruç da bir ay boyunca insanın nefsini terbiye etmesine sebep olur adeta bir okul gibi. Kur'an'i Kerim Ramazan ayıyla ilgili bize şu bilgiyi vermektedir:
Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere garz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç sayılı günlerdir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.(O sayılı günler) insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Süre-2 ayet- 183-185)
Bu ay boyunca insanın yapabileceği ve yapamayacağı bellidir yanı kısaca buna Ramazan okulu diyebiliriz özellikle bu ayda sabah sahura kalkıp yemeğimizi yemek kuran okumak ve bol ibadet etmenin yanında insanlara karşı davranışlarımızda da bir değişiklik olur mesela bağırıp çağırmadan bir şeyleri anlatırız hatta Hz. Peygamber (a.s.v.) bize şöyle öğüt vermektedir:
Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu: Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: ‘Ademoğlunun oruç dışında her ameli kendisi içindir, oruç ise başka maksad ve gösteriş olamayacağı için sadece benim içindir. Önceden bildirilmiş ölçülerin çok üstünde olan mükafatla mükafatını da ben vereceğim. Oruç günah ve hastalıklara karşı bir siperdir. Biriniz oruçlu olduğunda kötü söz söylemesin ve kavga etmesin, şayet birisi kendisine söver ve çatarsa ben oruçluyum desin. Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu için iki sevinç anı vardır biri iftar ettiği zaman, diğeri ise oruçlunun Rabbine kavuştuğu andır.
Hadis'i-şeriften de anlaşılacağı gibi oruçlu sadece bir şey yememek içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmakla kalmıyor aynı zamanda davranışlarında konuşmalarında da kendine çeki düzen veriyor.
Ramazan'ın ilk günü ile birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten süzülen nurânî bir hava ile dolup taşar.. Ulvi âlemlerin masum ve mübarek sakinleri öbek öbek mü'minlerin çevresini sarar. Rahmet ülkesinden müjdeler, kâinatın Rabbinden selâmlar ve mağfiret ümitleri getirir, Ramazan ayı...
Mukaddes kelâmın nazil oluşunun yıldönümünü mü'minlerle birlikte cinler, melekler; ağacı, çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dünyamız da kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde tam manasıyla bir bayram havası yaşanır.
Yine Hz. Peygamber (a.s.v.) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır.
?Herhangi bir kimse Allah rızası için bir gün oruç tutarsa Allah o kimsenin yüzünü Cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar.

Bu ayın Cenâb-ı Hak katında müstesna bir yeri vardır. Yüce Rabbimiz kendisine muhatap olarak seçtiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder. Kur'ân-ı Kerim bu ayda nazil olması bu günlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur. Ve bize bilgi veren şu hadis bu ayın önemini şöyle anlatır:
‘Kim inanarak ve sevabını da Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.'

Mü'minlere İlâhî bir ihsan olarak bu günleri birer güzel fırsat bilerek değerlendirme, Rablerine olan kulluk derecelerini gösterme, Ona muhatap olabilme gayreti içine girerek tam bir ihlâs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.

Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler tatlı bir ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi pekçok nimete de mazhar olurlar hadisten de anlaşılacağı gibi.

Ubâde bin Samit anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir günde Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:

"İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır."

Ramazan her yönüyle bir ibadet mevsimidir. Her mü'min namazı, orucu, iyilikleri hizmetleri ve duâsıyla bu rahmet ve bereketten nasibini almaya çalışır. Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu günahları için Allah'tan af diler. Rabbine niyazda bulunur.

Cenâb-ı Hak da kulunun bu samimi dua ve niyazını karşılıksız bırakmaz, günahlarını affeder, rahmetine garkeder.
Ramazan ayının kudsiyet ve bereketini bildiren şu hadis-i şerifi birlikte okuyalım. Peygamber Efendimiz geniş anlamda bu hususu dikkatimize vermektedir.

Selmân-ı Fârisî (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam Şaban ayının son günlerinde bize irad ettiği bir hutbede şöyle buyurdu:

"Ey insanlar büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınızın üstüne düştü. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır.
Bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."


Ashâb-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Allah bu sevabı bir tek hurma ile bir içim su ile bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir" buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:

"Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse, Allah da onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisinden ise hiçbir zaman ayrı kalamazsınız.

Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, kelime-i şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah'tan mağfiret dilemenizdir.
Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah'tan Cenneti istemek, diğeri de Cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.


Ramazan ayının bir nimet olduğunu ayet ve hadislerden anladık bunu fırsat bilerek hayatımızı daha düzenli bir hale getirebiliriz yani yapacağımız ibadet ve yardımlaşmalar bu ayla sınırlı kalmaz ve bütün hayatını kapsar eski günahlarımızdan kurtularak temiz ve düzenli bir hayata başlayalım inşallah. Bu vesile ile bütün Müslümanların Ramazan ayını kutlar hayırlara vesile olmasını daha iyi Müslüman olmamız temennisiyle selam ve dua ile.


DİĞER HABERLER