Yaşasın Demokrasi



Perşembe, 24 Kasım 2016

Yaşasın DemokrasiBulgaristan'ı terk ettiğim 1989 yılın Mayıs ayından bu yana defalarca "Yaşasın demokrasi" derim. Sovyet ordusunun sayesinde 1944 yılında iktidara gelen komünistler ülke sınırlarına demir perdeyi çekince Bulgaristan halkının ayaklarına pranga vurulmuş, çoğunun seyahat hürriyeti elinden alınmıştır. Gençtim, çalışıp çabalıyor, yurtdışına çıkabileceğim param da vardı. Birkaç kez güzergâhı İstanbul Boğazı'ndan geçen seyahatlere katılmak istedim. Emniyet mensupları yüzüme "Bizi, senin gidip de dönmeyeceğini bilmeyecek kadar dangalak mı zannediyorsun?" deyip men ettiler, hatta Doğu Almanya'ya gitmeme bile izin vermemişlerdi.

Çok şükür, o çok güvendikleri ve inandıkları sistemin sınırları açıldı ve halkı da ayaklarındaki prangalardan kurtuldu. Bendeniz özgürlüğüne 89 yılın 25 Mayısında kavuştum. Önce Avusturya, sonra Türkiye ve hayallerimizin şehri İstanbul! Çok şükür 27 yıldır seyahat özgürlüğümüzü kullanıyoruz. Bu imkânlar dahilinde Londra, Paris, Köln, Aşkabat, Bişkek, Kıbrıs, Yunanistan derken gezip gördüğüm ülkelerin sayısı 24 oldu.

KÂBE İLE YÜZ YÜZE

Şimdi de Suudi Arabistan'ın Mekke kentindeyim. Dünya Müslümanlarının merkez-i hâk saydıkları Kâbe'deyim. İnançlı insanların hayali Kâbe! Çok şükür, Hak Tealâ emreyledi ve bu fakir Mekke'de, Beytullah'ın dibinde buldu kendini. Kana kana zemzem içerken, Kâbe'de saf tutmuş müslümanları seyrediyorum. Mahşeri andıran tavafta saf saf insanlar. Ankaralı Dr. İbrahim Karaer'in mısraları dökülüverdi dilimden:

"Kadın erkek birlik omuz omuza,
Herkes eşit, herkes aynı hizada,
Diyeceği yok siyahın beyaza,
Allah katında girmiş tavafa.

Şu geçen genç Arap Mısırlı mıdır?
Şu kadın Yemenli mi, Faslı mıdır?
Kimi Türk, kimi Endonezyalıdır,
Milletleri kaynaştırıyor tavaf".

Duygular zirvede. Dünyaya geldiğimizden beri topluluğumuzun dilinden düşmeyen Mekke, Kâbe, Medine, hacılık, hacı sarığı, hacı bürgüsü gibi kavramlar, hep burasıyla özdeşleşmişti. Lakin, komünistlerin idaresinde bunlar sadece konuşulabiliyordu, sadece sözde vardı. Bildiğim 45 yıllık totaliter rejim döneminde rejim yandaşı birkaç ‘müftü efendi' ancak hac ziyareti yapabilmişti. Bugün sadece Bulgaristan Başmüftülüğü 230 kadar Müslümanı hacca getirmiştir. Müslüman Türklerin arasında Pomaklar hayli kalabalık. Pazarcık ve Yeni Zağradan Romanlar da var. Ta ki, maddi imkânı ve sağlığı yerinde olan herkes gelebiliyor. İşte bu manzara karşısında ‘yaşasın demokrasi' demeden edemiyor insan.

Mehmet TÜRKER


DİĞER HABERLER