YORUM: AL SANA AB'DE DEMOKRASİYİ



Pazar, 25 Şubat 2007

YORUM: AL SANA AB'DE DEMOKRASİYİBir zamanlar Osmanlı'nın vilâyeti olan Bulgarista'da ırkçılar Türkiye'de yaşayan Bulgaristan vatandaşlarına, üç ay sonraki Avrupa Parlamentosu seçiminde oy kullanma yolunu kapatarak parlamento binasında sevinç çığlıklarıyla bayram yaptılar. Bulgaristan Cumhuriyeti içinde Türk varlığını bir türlü hazmedemeyen ırkçı Bulgarlar, 1990 yılında demokratik rejime geçtikleri günlerden itibaren asırlardan beri süren Türk düşmanlığını körüklemekteler. Özellikle 1989 yılında Türkiye'ye göçe zorladıkları 700 bin civarında soydaşımızın çifte vatandaşlığını koruması ve bunların 150 bininin Bulgaristan'da yapılan seçimlerde oy kullanması Bulgarlar'ı çileden çıkarıyordu.
Eski Başbakanlardan İvan Kostov liderliğindeki Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) ile ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi milletvekilleri tarafından birkaç gün önce gündeme getirilen yasa değişikliği teklifi 55'e karşı 111 oyla kabul edildi. Oylamada 40 milletvekili çekimser kaldı.
Meclisten geçen yasa değişikliği, AB üyesi olmayan ülkelerde yaşayan vatandaşların oy kullanmasını engelliyor. Bu hak için üç ay Bulgaristan'da ikamet etmek gerekiyor. İktidar partisi vekillerinin de tasarıya kabul oyu vermesi üzerine iktidar ortağı HÖH'ün Türk vekilleri genel kurul salonunu terk ederken, muhalefet partileri oylama sonucunu alkış ve sevinç çığlıklarıyla karşıladı.
Bu yılbaşında AB üyesi olan Bulgaristan'da demokrasinin göstermelik olduğu apaçık gün ışığına çıkmış oldu. Bundan böyle bu ülkedeki soydaşlarımızın en temel insanî haklarına nasıl sahip olacağı meçhul. Korkarım, bu duygu ve düşüncelere sahip Bulgar parlamenterlerin bu gidişle soydaşlarımızın sahip oldukları haklarını da ellerinden almaya kalkışacakları aşikârdır. AB'nin azınlıklar konusundaki tutumu Yunanistan'daki Batı Trakyalı Türkler'e yapılanlarla ispatlandı. Bu durum karşısında Bulgaristanlı soydaşlarımızın HÖH Partisi'nin Bulgar Parlamento'sundaki 32 milletvekilinin "Nevrokoplu Celâl Bey'in Hatıraları" nda kendisinin 1914 yılındaki 17. Bulgar Meclisi'ndeki yaptırım gücüyle tanışmalarında fayda olacağını sanırım. Bundan sonra AB'nin bütün Türkler için olduğu gibi Bulgaristan'da Türkler için bir "Cennet bahçesi" olmadığı, bir Hıristiyan kulübü olduğu daha da belirgin şekilde anlaşılmaya başlandı. İnanmayanlar bekleyip görecekler.


DİĞER HABERLER