ANA DİLİ



Pazartesi, 09 Ocak 2017

ANA DİLİ
Hasan VARADLINuray hanım yedi yaşlarında ki, oğlu Cemal'i okul kapısından almış, evlerine daha kısa yoldan gidebilmek için büyük parktan geçiyorlardı. Küçük Cemal etrafını dikkatle izliyor, gözüne ilişen her olayı annesine soruyor, cevabını almaya ısrar ediyordu. Büyük çınar ağaçları dallarında, o daldan o dala konan, "gak, gak" diye ötüşen kargalar, birkaç adım sonra, ağaç dalları arasından yanık yanık, ötüşen bülbül sesleri, ağaçların alçak dallarında cıvıldaşarak ötüşen serçe kuşları, birkaç adım daha yürüyünce, bir başka ağaç da kumrular ötüşüyorlardı. Çevresinde gördüğü bu olaylar Cemal'in çok dikkatini çekmişti. Annesine :

"Anne, kargalar, bülbüller, serçeler hepsi kuş değil mi ? Niye her biri başka başka dilde sesler çıkararak ötüşüyorlar !..."
"Oğlum, onların her biri ayrı türden kuşlar. Her kuş türünün kendine ait dili var, yavrularına o dili öğretiyorlar, o dil vasıtası ile aralarında anlaşıyorlar. Tıpkı biz insanlar gibi. Dünyada her çocuk mensup olduğu ailede konuşulan o ana dilini öğrenir, okuluna başlayınca önce ana dilinde okuma, yazma öğrenir, Almanlar, Almanca, Ruslar, Rusça, Bulgarlar, Bulgarca, biz de Türk olduğumuz için, önce ana dilimiz Türkçe'yin konuşmasını öğreniyoruz..."

"Anne, madem her milletin çocukları önce kendi ana dilini öğreniyorsa, bizim sınıfımızda yarıdan fazlamız Türk, neden ana dilimizi okumuyoruz ? Dedemin anlattığına göre onlar daha ikinci sınıfta iken diğer derslerle beraber Türkçe okumuşlar, adam daha sonra okumuş doktor bile olmuş. Şimdi biz neden okumuyoruz ? "

"Bak oğlum, biz Bulgaristanda yaşadığımız için, önce Bulgarcayı öğrenmemiz lazım..."
"Hani her çocuk önce kendi ana dilinde konuşur, kendi ana dilinde okuma, yazma öğrenir, diyordun ya..."
"Biraz daha büyüyünce, beşinci sınıfa geçince, seçmeli ders olarak okuyacaksınız...".

"Ölme eşeğim, ölme, demek Bulgaristanda yaşıyoruz, diye Ana dilimiz Türkçeyi konuşmayacağız, öğrenmiyeceğiz yani ? Madem kuşlar dahi kendi ana dilinde konuşuyorsa, biz neden ana dilinde konuşmayalım, okumayalım, yazmayalım, be anneciğim !...Hem geçen akşam babamın kitaplığından Türkçe bir masal kitabı buldum, abime bu kitaptan bana bir masal okumasını rica ettim, "ben Türkçe okumak bilmiyorum" diyerek beni yanından kovdu..."

Küçük oğlu Cemal'in kuşlar aleminden etkilenerek, böyle sorular sorması Nuray hanımı oldukça etkilemişti. Yolda eve varıncaya kadar bu sorun hiç kafasından çıkmadı. Şu veya bu nedenle okullarda okuyamadıysak, Ana dilimizi neden evde öğrenmeyelim, ailecek her akşam bir saat vakit ayırsak, bu iş tamamdır, diye düşündü. Evlerinin önündeki küçük parktan geçerken, fidanların, çiçeklerin tek tek Türkçe adlarını oğluna anlatırken giriş kapısına gelivermişlerdi.

İçeri girince Nuray hanım akşam yemeği hazırlıklarına başladığında, mutfak araç ve gereçlerinin Türkçe isimlerini hatırlamaya çalışıyordu. Bu sırada giriş kapısının zili çalındı. Kapıyı açdı, liseli oğlu Cemil'di. Hemen oğlunun boynuna sarıldı ve :

"Benim aslan oğlum, canımın içi, sizleri ne kadar çok seviyorum ..." Diyerek karşıladı. Cemil okul çantasını kapı ardındaki askıya bırakıp ceketini çıkarırken, telefonu çaldı. Sınıf arkadaşlarından biri arıyordu. Odasının kapısı açık olduğundan annesi de Cemilin konuşmasını rahatlıkla işitebiliyordu. Telefon görüşmesi bitince annesi oğluna seslendi :

"Oğlum, bu nasıl bir konuşma idi, yarısı Türkçe yarısı Bulgarca ? "

"Ne yapalım anne, benim de arkadaşımın da Türkçesi o kadar. Birçok kelimelerin, terimlerin, Türkçesini bilmiyoruz ki... "
"Haklısın oğlum, orta okulda seni Ana dilimiz Türkçe derslerine göndermemekle büyük hata yapıldı. Ben diyorum ki, bundan böyle ailecek her akşam Türkçeye birer saat vakit ayıralım, Ana dilimiz Türkçeyi bir güzel öğrenelim. Baban bize gereken kitapları temin eder. Sen de var mısın oğlum ?
"Tabii, varım anne, zaten bu zamanda bir Türkoğlu Türkün Ana dilinde okuma , yazma bilmemesi ayıp, birçok arkadaşımız Türkçeyi öğrenmişler. Kimi roman okumuş, kimisi tarih, kimileri hikayeler, ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Arkadaşlarımdan bunları duyunca, içimden, onlardan benim neyim eksik de, ben Ana dilim Türkçeyi öğrenmiyorum, diye zaten bin pişman oluyorum. Onların yanında adeta mahçup oluyorum. Birçok aileler böyle uygulama yaparak çocuklarına Türkçeyi öğretmişler, kısmetse bizde öyle öğreneceğiz... "
2016 t.

YAZARIN DİĞER YAZILARI