Bulgaristan'da patriyotar egemenliğinin asimilasyon politikasına karşı ilk protesto gösterisi, 24 Aralık 1984 tarihinde Kırcaali'ye 30 km mesafede olan Tosçalı köyü yakınlarındaki Sütkesiği mevkiinde bulunan Belediye binası önünde yapılmıştır.
Bu gösteriye Tosçalı, Hallar, Ağmatlar köyleri başta olmak üzere, civar köylerden de gelenlerle birlikte binlerce Türk katılmıştır.
Böyle geniş katılımlı bir direniş beklemeyen patriyotarlar, şaşkınlık içinde kalmışlar ve onların güvenlik güçleri de kalabalığı dağıtmak için otomatik silahlarla çevredeki ağaçların dallarına ateş açmakla yetinmişlerdir. Ertesi gün de yüzlerce Türk'ü tutuklayarak işkence ile sorguya çekmişler ve onlarcasını da Belene kampına sürmüşlerdir.
Ancak bu ilk kıvılcımdan birkaç gün sonra, Kırcaali bölgesinde yapılan diğer gösterilerde, protestoculara otomatik silahlarla ateş açılmış olup, Kirli yakınlarında annesinin kucağındaki 18 aylık Türkan bebek, Ayşe Hasan ve Musa Yakup hayatlarını kaybetmişlerdir ve onlarcası da yaralanmıştır.
Görüldüğü gibi ilk gösteride protestoculara ateş edemeyen güvenlik güçleri, daha sonraki günlerde ateş etmekte tereddüt etmemeleri için daha yukarılardan emir aldıkları apaçık ortada.
Yazının başında, alışılmışın dışında "otoriter rejim" yerine, "patriyotar egemenliği" yazdım, çünkü bu asimilasyon politikası sadece otoriter rejim dönemini kapsamıyor, öncesini ve sonrasını da kapsıyor.
Her ne kadar 1989 yılında Bulgaristan'da rejim değişikliği olsa da, patriyotar egemenliği kalıntılarının bir kısmı, - parlamentoda olsun, devlet kademelerinde olsun - hala görevdedir.
Örneğin patriyotar egemenliğinin kalıntıları, bugün karşımıza Türkçe anadil eğitimi konusunda karşımıza çıkmaktadırlar, 1992 yılından beri Türkçe ders kitabı bastırmayarak...
Örneğin patriyotar kalıntıları, Kırcaali'de Türk vakıflarının mallarını, özellikle de medresesini gasp ederek "müze" ye çevirip ve aynı "müze" de Hıristiyan kültürünü yüceltmeye kalkıştıkları için de hiç vicdan azabı çekmeyerek...
Bunlara benzer binlerce örnek eklenebilir!...