Bir insan hangi millete mensup olursa olsun anadiliyle dünyaya gelir. Doğduğunda ilk söylediği şefkatli söz de "Ana"dır. Sonraları bu dil ile ortama uyar, gelişir. Büyüdükçe anadiliyle gurur duyar. Bir ömür boyu tüm kederini, sevincini o dilde paylaşır. Yaşanası dünyadan son sözleri yine anadiliyle göçüp gider. Bu, dünyada eşi ve benzeri olmayan bir silseledir.
İnsanoğlunun anadili gelişmesi için, ona daha küçükten dil sevgisi aşılanmalı. Bu aşıyı yapmak ilk önce aile ortamında velilerin, okul çağında ise öğretmenlerin boyun borcu olmalı. Pek tabi ki, bu konuda en büyük görev devleti yöneten hükümetlere düşmektedir.
Dünyada azınlık olmayan bir devlet yoktur. Olmadığına göre, doğal olarak, çoğunluğun yanı sıra, onların da din, dil, özgürlük hakları var olmalı. Maalesef, vatanımız Bulgaristan'da yaşayan biz Türklerin yakın geçmişine bir göz atacak olursak, yürekler acısı tablo ile yüz yüze geleceyiz.
Totaliter komünist Jivkov rejimi döneminde kaşıkla verilen haklarımız, aralıksız, kepçe ile alındı. Zamanla Türkçe okullar kapatılırken, birleştirilmiş (Bulgar okulları ile) okullarda Türkçe ana dili saatleri yıldan yıla kesildi ve 1975 yılında da son verildi. Günden güne basın da tarihe karıştı. BKP' nin yürüttüğü "Daha güzel hayat için Türk azınlığının Bulgar halkına iltihak" politikası, "eritme" politikasıymış aslında. Bunun acı sonuçlarını 1985-1989 yıllarında yaşadık.
Bulgaristan Türklerinin faal katılımıyla memleketimize demokrasi geldi. O ilk günlerde, meydanlara toplanmış kalabalık halkın (Türklerin) en doğal istekleri din, dil, okul ve özgürlüktü. Kürsülerden yağlı ballı sözler verildi ve... sıcak koltuklar ön plana geçti...
2000 yılında UNESKO 21 Şubat'ı "Ana Dili Günü" ilan etti. Anadilinin paha biçilmez kadar önemli olduğunu bilen Kırcaali Haber gazetesi "Anadilimiz Türkçe" adlı kompozisyon yarışması düzenledi.
25 yıl (1975-1990) dil öğretim-eğitim boşluğu ardından, 20 yıl da ana dili konusunda seke seke bu günlere geldik. Buna rağmen yarışmaya ülke çapından 220 öğrenci yapıtları ile katıldı. Elimizi göğsümüze koyarak söylemek gerekir ki, her yazıda anadili sevgisi onun okullarda zorunlu ders olarak okutulması gerektiğini ve geleceğe doğru dürüst taşınması ifadeleri ağırlık basmaktadır. Ençest (Salman) köy okulundan 6. sınıf öğrencisi Melek Mümün Mustafa bu konuda bakın ne demiş ; "Dilini, kültürünü bilmeyen bir insan köksüz ağaç gibidir. Köksüz ağaları ise seller, rüzgarlar çok çabuk yok eder. Bizler de, yok olmamak istersek dilimizi öğrenip yaşattırmalıyız ve gelecek nesillere taşımalıyız." Bu konuda misal alınacak hemen hemen her yazıda var. Gönül rahatlığı ile söylenebilinir ki, öğretmenlerimizin alın teri boşuna gitmiyor. Filizler yeşerirken ardından gelecek meyvelerin günden güne daha da olgunlaşacağına emin olmamak elde değil.
Sınıflara göre dört gruba ayrılan yapıtları Kırcaali Eğitim Müdürlüğü Türkçe Müfettişi Harun Bekir'in başkanlığındaki komisyon değerlendirdi. Tasnif olunanlar ise :
I. GRUP: 1. - 4. SINIF
1. Sabri Emrittin Sabri - 3. Sınıf - Borovitsa
2. Cem Bekir - 2. Sınıf Kırcaali - "Kiril ve Metodiy" okulu
2. Sinem Durmuş Recep - 4. Sınıf - Çernooçene
3. Ceyda Gülbeyaz - 3. Sınıf - Gorno Prahovo
II. GRUP: 5. - 6. SINIF
1. Mervan Raif Arif - 6. Sınıf - Most
2. Fatme Lütvi - 6. Sınıf - Nanovitsa
3. Melek Mümün Mustafa - 6. Sınıf - Ençets
III. GRUP: 7. - 8. SINIF
1. Rabiye Erdoğan - 8. Sınıf - Rani List
2. Semiha Sabahtin - 8. Sınıf - Luliçka ( Krumovgrad)
3. Embiye Celal Mustafa - 8. Sınıf - Fotinovo
IV. Lise:
1.Gündoğan Gündoğdu Ömer - 12 Sınıf - Ardino
Kırcaali Haber gazetesi tüm katılanlara başarıların devamını diliyor. Derece kazanan yazılara gazetenin sayfalarında devamla yer verilecek. Gelecekte de bu tür alanlarda ilke imza atacağımıza ve devamı olacağına hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Durhan ALİ -Kırcaali Haber Gazetesi Genel Yayın Yön. Yrd.