Yenipazar'ın yukarılarındaki dereciklerin ta aşağılarda oluşturduğu Kocadere'nin solunda, sağında ufak tefek bir sürü köy ve mahallenin arasında en yaşanası, en düzgünü İdirizli dir. Tabiatın kim bilir kaçıncı milyon son baharında yeşilden sarıya dönüşen Kocadere boyundaki kavakların yaprakları sararmış, hafif bir esintide sapır sapır döküldüğü günlerde Sofya'dan inşaat işlerinden dönen Ayanoğulların on sekizlik delikanlısı Kadir'in bu mevsimde yeryüzünde olan güzel değişiklikler hiç de umurunda değildi. Zaten eve geleli kaç gündür köy meydanında göründüğü de yoktu. Genç delikanlı odasına kapanmış, köyün karşısındaki Beşiktepe'de güneşin batışını izlerken kafasında hayatının rotasını çiziyordu. Birkaç hafta önce ilk defa eniştesi Fehmi Bey onu Sofya'ya inşaat işlerine götürmüştü, şahısların inşaatlarında çalışarak babasının ko¬operatifte aldığı maaşın 6-7 katını kazanmıştı. Bundan böyle de refah bir hayat sürebilmesi için iyi kazanç sağlayabilecek bir mesleği seçmeliydi. İnsan çalışmalıydı, ama başkasının kölesi olmadan çalışmalıydı. Komünist düzende herkesin devlet sektöründe çalışma zorunluluğu olduğundan bu biraz zordu. Öte yandan ülkede idare-deki parti yönetiminin "tek devlet, tek millet" programının uygulanması da hız kazandığından Kadir de çok rahatsızdı. 1972'de Pomak Türklerinin, daha sonra da Çingenelerin Tük adları Bulgar adıyla değiştirilmişti. Yakın yıllarda sıranın Türklere geleceği söylentileri de kulaktan kulağa dolaşıyordu. Kadir'in içi bu konuda da rahat değildi. Çenesi iki avucunun arasında, bakışları Beşiktepe'ye odaklanmış, ufukta aşmakta olan güneşi seyrederken kendi kendine, "Demek ki komünist rejim yakın yıllarda köyleri abluka altına alıp TKZS (Tarım emek kooperatifleri)lerin kurulduğu yıllarda Kadir Dede'min 400 kadar davarına ve yüzlerce dönüm arazisine el koydukları gibi bizi zorla Bulgarlaştırmaya kalkarlarsa, bir Türk, Âyanoğlu neslinden gelen biri olarak ben de bu güneş gibi batıp, yok olup gitmeye mahkûm olacağım. Bu yenilir yutulur türden bir şey değil" deyip kalkıp evin içinde dolaşıyor. Doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyordu.
Bu iki konuda tam bir hafta düşündü durdu ve nihayet kararını verdi. Ömründe refah bir hayat sürdürebilmesi için yüksek kazanç sağlayacak inşaat sektöründe çalışmalıydı, eğer bir gün Türklerin isimleri değiştirilme kararı alınırsa, ne yapıp yapıp bu ülkeyi gizli bir şekilde terk edecekti.
Türk gençlerinin yekûnu gibi Âyanoğulları'nın Kadir de inşaat erleri olarak askerlik yapmak için kışlaya girdi. Haskovo'da motor teknik elemanı olarak diploma almış olduğundan onu garnizon kâtibi görevine getirirler. İşi rahattır, ama içi rahat değildir. İnşaat erleri iki yıl süren askerlik süresince bir meslek sahibi olup her biri asker ocağından kolunda altın bilezikle çıkar. Kadir arkadaşlarının çalıştığı yerlerde Bulgaristan'ın en ünlü inşaat ustası olarak bilinen Trın ustalarının olduğunu öğrendiğinde komutana gider kendisine verilen kâtiplik görevinden azledilmesini ister. Nitekim meşhur Trın ustalarından inşaat mesleğinin sırlarını öğrenme fırsatını yakaladığından ötürü çok memnundur. Âyanoğlu Kadir, Trınçeni ustaların maharetini izleyerek geçen her gün kendisi için yeni yeni bir şeyler öğrenmekten mutludur. Lâkin bu mutluluk kısa sürer. Bir gün kışlada Kadir gibi yüzlerce Türk gencinin önüne Bulgar isim listesi atılır ve emrin çok yukardan geldiğini, burada her askerin kendine bir Bulgar ismi seçmesi gerektiği emredilir. Aksi takdirde cezanın tahmin edemeyecekleri kadar ağır olacağı hatırlatılır. Hiçbirinin içi el vermese de kışladan kaçış yok. İstemeyerek de olsa, her askerin adı değişmiştir. Bu kendine ait olmayan, zorla verilen Bulgar adı, birçok Türk gibi Kadir'e de esaret zinciri kadar ağır gelir. 20 yıla yakın onurla taşıdığı dedesinin adını şimdi bir Hristiyan adıyla değiştirilmesini asla hazmedemez, o günlerden itibaren Kadir asker arkadaşlarından Mestanlılı Beysim ve Hacımahalesili Salimehmetle tanışır ve iyi arkadaşlık yapar. Askerlikten sonra da zaman zaman bir araya gelen üç kafadar ilk fırsatta sınır dışına çıkma plânları yapmaya başlar. Sınırdan kaçışın asıl mimarı Kadir olsa da iki arkadaşı hayatlarını tehlikeye atarak Kadir'den habersiz Bulgaristan'ı terk ederler. Onların sınırdan kaçmasından bir süre sonra evlenen Kadir de Bulgaristan vatandaşlarına yurtdışına çıkma izni kararı alındığında yüzlerce hemşerisi gibi ailesiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınır. Kendilerine Kırcı soyadını alırlar. Yerleştikleri Gebze'de çok sayıda göçmen gibi o da daha ilk günlerden kolları sıvayıp çalışmaya başlar. Türkiye'de inşaat işlerini yakından analiz eder, müteahhit hizmetleriyle tanışır. 1997 - 2003 yılları arası "Dedeoğlu İnşat" firmasının %50 ortağı olarak faaliyet gösterir. Burada Omko Kalıp, BOS, Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde (GOSB) bir çok fabrika yatırımlarında faaliyet göstermiştir. Kadir Kırcı otuz yaşlarına geldiğinde artık kendisinin olgun bir müteahhit olduğuna inanır ve 2003 yılından itibaren "Kırcı İnşaat" firmasını faaliyete geçirir. Kırcı İnşaat firması olarak da Teklas Kauçuk, Yat fabrikaları gibi önemli inşaatlara imzasını attıktan sonra Bulgaristan'a gider ve 2005 yılında burada da "MARS-55" inşaat firmasını devreye sokar. Bulgaristan'da büyük yatırım yapan Şişecam'ın Tırgovişte'deki "Trakya Glas" fabrikasının inşaatını üstlenir. Bu tesis Kadir Kırcı'ya iyi bir referans olur ve akabinde son 40 yılda Kırcaali'ye yapılan en büyük yatırım olan "Teklas Bulgaria" fabrikasının inşaatının üç ayda üstesinden gelir.
Böyle büyük inşaatlarda kendini iyi bir müteahhit olarak kanıtlayan Kadir Kırcı, şimdi de konut inşaatına yönelmiş bulunuyor. Kırcaali'nin gelişmekte olan "Vızrojdentsi" semtinde satışa sunduğu dünya standartlarında inşa edilmiş, ergonomik konutların ekonomik krize rağmen satışlarında sıkıntı yaşamıyor. Kırk elli kişilik ekibinin bir kısmı yıllardan beri hep birlikte çalıştığı Gebze'den hemşehrisi. Kadir Kırcı'nın hedefinde yeni yeni apartman dairelerinin yanı sıra bir de Kırcali-Mestanlı arasında bir balık lokantası açma projesi de var. "Bu ülkede işini bilen için iş yapmak, para kazanmak daha kolay" diyen İdirizlili Âyanoğlu Kadir Kırcı, kazandığı parayla sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler için de destek veriyor. Göklemezler köyünde güreş revaçta olduğu gibi İdrizli de ise futbol revaçtaymış. Köyün gençleri için stadyumu düzenleyen Kadir Kırcı, her yıl mayıs ayında köyde düzenlenen törende halka ikram için hazırlanan pilâv için de bir dana alıp bağışlamayı kendine bir borç biliyor.
Kadir Kırcı'nın ofisinde dünden bugüne geçmiş günlerimizden dem vururken, Kırcı yarı yarıya kırlaşmış saçlarını göstererek, "Bizimkiler değirmende değil, inşaat iskelelerinde kırardı" diyor ve hayatında kendini bu işe bulaştıran o zaman 27 yaşındaki Salmanlılı Yüksel adındaki ustasını hatırlıyor. Kendini bu mesleğe sokmasından dolayı Yüksel ustaya minnet borcunu ifade ederken, "Bir erkeğin işinde başarılı olması, onun ardındaki eşine de, huzurlu hayatına da bağlıdır" diyor. Unutamadığı ustalar arasında "Bulgaristan'da inşaat denince akla ge¬len Trın ustaları benim ekolümdür. İyi ki askerlikte onlarla karşılaştım. Bugünkü işimin kalitesinde ve benim Kadir Kırcı olarak bu seviyeler gelmemde onların payı çoktur " diyor.