Bu yıl da Momçilgrad'da (Mestanlı) düzenlenen anma töreninde 30 yıl önce 27 Aralık tarihinde soykırım sürecini protesto etme esnasında şehit düşenler anıldı. 26 ve 27 Aralık 1984 tarihlerinde yöre halkı, Kırcaali'nin Momçilgrad kasabasında büyük protesto yürüyüşü düzenledi. Ancak protestocuları dağıtmak amacıyla müdahale eden asker ve milis güçleri Mestanlı sokaklarını kana buladı. Sokaklara dökülenlerden birçokları tutuklanarak yargılanmadan ölüm kamplarına ve hapislere sürüldü. Yakın geçmişimizde yaşanan bu trajik olaylar, anmak üzere yüzlerce insanı şehitler anıtı önünde bir araya getirdi. Anma töreni, gelen konukların şehitler anısına çelenk ve çiçek koymasıyla başladı. Programın devamında Raven (Yeni Cuma) ve Gruevo (Hayranlar) çocuklar duygulu şiir dinletileri sundular. Daha sonra gençler tarafından birer birer şehitlerin çerçeveli fotoğrafları sahne önüne konuldu.
Şehit Ravenli Mümün Ahat, Nanovitsalı Yusuf Halilibrahim, Momçilgradlı Mehmet Halil, Austalı Aliosman Ali, Drumçeli İbrahim İbrahim, Svobodalı Mustafa İbrahim, Gorsko Dülevolu Mustafa Osman, Gruevolu Mustafa Ali ve Abdülazis Bekir'in ruhlarına saygı duruşunda bulunuldu, Kırcaali Bölge Müftülüğü Vaizi Nasuf Halil tarafından dualar okundu.
Anma töreninde resmi konuklar arasında Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan, HÖH Gençlik Kolları Başkanı ve AP Milletvekili İlhan Küçük, HÖH Kırcaali İl Başkanı ve Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, T.C. Filibe Başkonsolosluğu Muavin Konsolos İmren Kaygısız, Bursa Balkan ve Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Başkanı ve Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Zürfeddin Hacıoğlu, Bursa BAL-GÖÇ Genel Başkanı ve Balkan Göçmenleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr.Yüksel Özkan, Mestanlı Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Öztürk, Kırcaali Siyasi Tutuklular Vakfı Başkanı Halil Rasim, Momçilgrad Mağdurlar Vakfı Başkanı Halil Feyzulla hazır bulundular.
Ayrıca çok sayıda milletvekili, belediye başkanı, Meclis başkanı, Türkiye'den kardeş belediyelerin temsilcileri, Bulgaristan ve Türkiye'den sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Türkiye'de HÖH temsilcileri, şehitlerin yakınları, ülke çapından siyasi mağdurlar, Türkiye'ye sınır dışı edilen ve göç eden yüzlerce vatandaş da anma törenine katıldı.
İlk önce T.C. Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe'nin tebrik mesajı okundu. Mektubunda Sayın Gökçe, görevi icabı Türkiye'de bulunması nedeniyle törene bizzat katılamadığını belirterek, "Bu vesileyle kimlik ve isimlerini korumak uğruna hayatını kaybeden şehitlerin aile ve yakınlarının derin acısını paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum. Ve şahsınıza, tüm soydaşlarımıza kalbi selam, saygı ve esenlik dileklerimi sunuyorum" diyor.
Momçilgrad Belediye Başkanı Akif Akif, selamlama konuşmasında herkesin yeni 2015 yılını kutlarken, tüm insanlığa huzur, barış, sağlık, bereket ve hayır getirmesini diledi. 30 yıl önce bu meydanda yaşanan acı olaylara değindi. Şehitlerin ölmediğinin altını çizerek, "Biz de atalarımız gibi, şehitlerimiz gibi vatanımızı çok seviyoruz. Gece gündüz demeden ülkemize hayırlı, atalarımıza layık insan olmamızı bizlere nasip eyle Ya Rabbi! Şehitlerimizi anmak üzere burada bulunmaktan siz aziz vatandaşlarımız gurur duyacaksınız. Kendinize güveniniz ve bu özgüven içinde doğru yürüyerek ilçemizi, devletimizi, milletimizi iyi bir gelecek beklediğinden hiç şüpheniz olmasın" dedi. İlçe halkını Momçilgrad Devlet Orman İşletmesi'ne Şükrü Veli'nin göreve atanmasına karşı protesto etmek için 6 Ocak 2015 tarihinde saat 11.00'de bu meydanda toplanmalarına davet etti.
Siyasi mağdurlar adına konuşan Burgaz İli Ruen İlçesi'nden Sabri Mehmetali, "Biz Batı Rodoplar'dan, Deliorman'dan, Dobruca'dan, Burgaz bölgesinden totaliter rejime karşı birleştik, boyun eğmedik, gazi olduk ve bugün aranızdayız. Bizim Hak ve Özgürlükler Hareketi partimiz var. Bizler korkmuyoruz. Sen de korkma Başkanım (Lütfi Mestan), arkanda büyük bir güç var, kürsüye çıktığında bizleri hatırla" dedi.
Mestanlılar adına törende bulunanları selamlayan Hasan Öztürk, "Tek arzumuz var. Artık bunu herkes anlasın, bizden Bulgar olmaz. Bizden vatan haini de olmaz. Tek isteğimiz hakkımızı almak ve her alanda Bulgaristan'ın kalkınmasına katkıda bulunmak. Atalarımızın bize emanet ettiği bu topraklara sahip çıkmak, birliğimizi, birlikteliğimizi, yan yana duruşumuzu, haklarımızı ve özgürlüklerimizi korumaya her zaman ihtiyacımız var. 30 yıl önce olduğu gibi bugün de buna ihtiyaç duyulduğunu hepiniz biliyorsunuz" diye ifade etti.
HÖH Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Stanislav Anastasov, "Dünkü anma töreninde Türkan bebek yaşasaydı benim gibi 31 yaşında olacaktı, ama acaba bu devletin durumundan memnun olacak mıydı, diye düşündüm. Yönetimde milliyetçi ve popülist partilerin yer almasından, milletvekili, bakan gibi insanların Türk, Roman ve ayrımcılığa karşı azınlıkları savunan Bulgarlara karşı sözel saldırıda bulunmasından memnun olacak mıydı?!" diye ifade etti. Bu durumdan korkulmaması gerektiğini, aslında şu anda korkanların yabancı düşmanlığı besleyen ve yardımcılarının /Reform Blok/ olduğunun altını çizdi. Bugün 1984 yılında olduğu gibi değil, yabancı düşmanlığına Roman, Türk, Ermeni ve hatta Bulgarların kendilerinin de tepki verdiğine dikkat çekerek, bundan korktuklarını belirtti. Anastasov, "Yalnız değiliz. Avrupa ve NATO müttefikleri bizimle, korkmayın" dedi.
AP Milletvekili İlhan Küçük, Bulgaristan'ın AB üyesi olmasına rağmen ülkede temel haklarla ilişkin yaşanılan sorunlara değindi. Seçim kampanyası sırasında HÖH Başkanı'ndan başka kendisi ve başka parti temsilcilerine de Türkçe konuşmak gerekçesiyle ceza kesildiğine dikkat çekerek, kimliklerle ilgili meseleleri Avrupa Parlamentosu'nun gündemine getirmeye devam edeceklerini belirtti. Bunun sebebinin ülkenin üzerine leke düşürülmesi değil, Bulgaristan'ın demokratik bir ülke olmasını ve hem Stanislav'a, hem de İlhan'a karşı üvey anne değil de, anne gibi davranmasını istiyoruz" diye kaydetti.
BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr.Yüksel Özkan, 25 yıl demokrasiye rağmen bazı partilerin hala Bulgaristan Türklerine ikinci sınıf muamelesi yaptıklarına dikkat çekerek, Parlamento'da gerçekten bir hoşgörüsüzlük olduğunu belirtti. Sözde Türkleri temsil eden Reform Blok dahilindeki Kasim Dal'ın partisinden yöneticilerin ve Türk asıllı Kültür Bakanı Vecdi Raşidov'un da Türkçe Haberlerin devlet televizyonundan kaldırılması talebine karşı bile ses çıkaramadıklarını ifade etti. Doç. Dr. Özkan, "Aslında siz 10 dakika Türkçe Haber değil, 24 saat Türkçe yayın talep etmelisiniz. Bu sizin hakkınız! Türkçeyi öğrenmeyi de talep edin, lütfen! Mayıs ayında verilen dilekçelere on değil, yüz binlerce olsun, lütfen! Bakın 1984-1985 yıllarında 1milyon 306 bin Türk kardeşimizin ismi değişti. Bunun anlamı, Bulgaristan'daki Türk varlığı tüm Balkanlar'daki Türk varlığının 4-5 misli" diye kaydetti. BAL-GÖÇ Başkanı, "Üç yıl önce birileri sizleri parçalamak istiyordu. O zaman da söyledik. Hak ve Özgürlükler Hareketini siz kurdunuz, siz yalattınız, siz yaşatacaksınız. Birlik ve beraberlik içinde gençlere de yer vereceksiniz, değişimi de sağlayacaksınız. Siz seçimlerde bu birliğe, beraberliğe el uzatanlara aslında cevabınızı verdiniz. Ben size teşekkür ediyorum. Bulgaristan'ın birinci sınıf vatandaşları olmak için mücadele edeceğinize inanıyorum. Yöneticilerin HÖH partisini yönetimde partner olarak görerek, daha akılcı yol alacaklarına inanıyorum" diye altını çizdi.
Muavin Konsolos İmren Kaygısız, Büyükelçi Süleyman Gökçe ve Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş'ın selamlarını ileterek, "Bugün aranızda değiller ama buradaki duyguyu, sizlerin yaşadığı acıyı hepimiz sizlerle birlikte cani gönülden paylaşıyoruz" dedi. Ailesinin de Rodop göçmenleri olup, üç yıldır sürdürdüğü Filibe Başkonsolosluğu'nda görevinin manevi anlamda öneminin çok büyük olduğunu ifade etti. Türkçe eğitimi, Türkçe yayın gibi hakların hak edilen şekilde sağlanması için gayret etmeye devam edeceklerini kaydeden Sayın Kaygısız, "Sizlerin bu etkinliklere gelmesi, yaşlı genç, çoluk, çocuk, hepinizin milli bilincinize, tarihe sahip çıkmanız çok önemli. İnşallah, bundan böyle de devam eder ve Bulgaristan Türkleri daha eşit, barışçıl, daha hak ve özgürlüklerini elde etmiş bir şekilde yaşar" dedi.
Zürfeddin Hacıoğlu, "Ben öncelikle o acı günleri söyledikleri şiirlerle bu kadar güzel ifade eden çocuklarımızı ve öğretmenlerini tebrik etmek istiyorum. Birkaç yıldır bu kürsü her yıl daha serbest bir kürsü oluyor. Bu kürsüyü serbest kürsü haline getiren başta HÖH Genel Başkanı, tüm organları ve üyelerine de teşekkür etmek istiyorum. 25 yıldır demokrasi döneminde tüm kazanımların bir kısmını demeyeceğim, tamamı HÖH sayesinde olmuştur. Daha yapacağımız iş var mı, mutlaka var" diye ifade etti. Dün Mogilyane'deki anma töreninde değindiği gibi şehitlerin kanını akıtanların mutlak suretle adalet karşısına çıkarılmasını istediklerinin altını çizdi. Bulgarlaştırma sürecine ilişkin soruşturmanın devam etmesini ve bu konuda kamuoyuna ve siyasetçilere baskı unsuru olunmasını istirham etti.
"Bizler adımız elimizden alındığı için kıymetini iyi biliriz" diyerek Lütfi Mestan, bugün Stefan Günü olduğu için tüm kalabalık adına hoşgörü ifadesi olarak bu adı taşıyanların gününü ve Hıristiyanların da Noel Yortusunu kutladı. Acı şiirlerin söylendiği programın Bulgaristan şiiriyle bittiğini ve bunun da Türklerin büyük bir millet olduğunun işareti olduğunu ifade eden Sayın Mestan, "Ben rövanşizm ve bölücülük yolunu seçmeyen Mestanlılarla ve bu yolu izlemeyen HÖH partisinin Başkanı olmaktan gurur duyuyorum. Bizler hep birlikte Avrupa ve demokrasi yolundaki Bulgaristan'ı inşa edeceğiz. Türkler ve Müslüman topluluğu Avrupa'da en hoşgörülü azınlıktır" diye belirtti. Totaliter rejime karşı ilk kurulan anıtın da bu meydanda olduğunu belirten Sayın Mestan, daha önceki dönemlerde de Müslümanlara karşı asimilasyon uygulandığını hatırlatarak, aslında bugün Bulgarlaştırma sürecinin son aşaması olan en kitlevi asimilasyon kampanyasının anıldığına dikkat çekti. Bulgarlaştırma süreci için tek kişinin bile suçlu gösterilmesinin HÖH'ün acısı olduğunu ifade eden Başkan, bunu yapmaya yetkili makamların başkaları olduğuna dikkat çekerek, "Bizler bu yüzden Bulgarlaştırma süreci davasında ve tüm totaliter rejimde yapılan suçlara ilişkin davalarda zaman aşımı uygulanmasına karşıyız ve bu yüzden de Ceza Kanunu Hakkında kanun önergesi sunduk. Davanın zaman aşımına uğramaması için bu yasa tasarısının biran evvel kabul edilmesi şart" dedi. 41.Halk Meclisi tarafından kabul edilen asimilasyon politikasını kınama bildirisini hatırlatarak, bildiriyi destekleyen partilerin yönetimde ırkçı ve milliyetçi partilerin olmasına izin verdikleri için samimiyetlerinden şüphe edildiğini ifade etti. Irkçı ve milliyetçi Vatanseverlik Cephesi'nin yönetimden uzaklaştırılmasını talep etmek için kalabalıktan izin istedi. Yöneticilerin Romanlara karşı ayrımcı ifadeler kullandıklarına dikkat çeken HÖH Başkanı, onların ülkenin eşit vatandaşları olduklarını ve bunun için de HÖH'e oy vermeye devam edeceklerini belirtti. Başbakan Boyko Borisov'un sık sık milli uzlaşmadan bahsederken, bölgede GERB temsilcilerinin Reform Blok ile birlikte siyasi nedenlerle yoğun olarak memurları görevden aldıklarını ve yine böyle sebeplerle ilk defa Raven Avcılık Alanı'nı üçe ayırmaya çalıştıklarını ifade etti. Bu alanda kutsal dini mekanlar olduğunu hatırlatarak, protestocuların sesine kulak vererek, Başbakan'ın buna izin vermemesini umduğunu paylaştı. Bulgar avcılık hareketinin temel prensibinin parti üstü olduğunu belirtti. Türkçe konuşmalarından dolayı aldığı cezaları hatırlatarak, "Bulgarca konuştuğum için birileri korktuğumu sanmasın. "Ben korkmam" dedi. Dünkü törende gibi borcunun 12 687 leva olduğunu ve davaları kaybederse Strasburg'da Bulgaristan'a karşı dava açacağını kaydederek, Türk çocuklarının Anadilini okumaları çağrısında bulundu.
Tüm konuşmacılar asimilasyon şehitleri ve gazileri rahmetle ve saygıyla anarak şükran ve minnetlerini sundular, törene katılan herkesin gelecek yeni 2015 yılını kutladılar.
Momçilgrad'dan önce Raven ve Gruevo köylerinde de şehit düşen soydaşlarımız için kısa anma törenleri yapıldı.