Mevsimler, Yollar ve Ben



Cuma, 26 Ekim 2018

Mevsimler, Yollar ve Ben Mevsimler, deyince - şu bizim Rodop Dağlarının tüm mevsimleri gelir aklıma ve her birini ne kadar çok sevdiğimin farkına varırım.

Kışını, yazını, baharını ve sonbaharını... Ha!?... Sonbaharı mı?...

Sonbahar-deyince, yazın bana hoşça kal dediğini, el salladığını, sonbaharında "merhaba" dediğini yolda yürürken anladım.

Malûm ya, ben kendimi hep yollarda ararım ve yollarda bulurum.

Yürürken düşünmeyi ve düşünürken yürümeye bayılırım. Bugün de yolda yürürken gökyüzüne bakınca Sonbaharı gördüm. Çoook yükseklerde, uzaklara giden kanat germiş kuşlar farkettim ve birden Cahit Sıtkı Tarancı geldi aklıma;

"Ayva sarı, nar kırmızı - Sonbahar
hani her yıl biraz daha,
fazla benimsediğim."

Ve durdum... yepyeni sabahla beraber kimsenin göremediklerini gördüm... gülümseyen Güneşin hüzünlü olduğunu meselâ, karıncaların yuvalarına taşıdığı o yükün sesini bile duyar gibi oldum...

İnanın, beni sonbahar çok etkiler, yemyeşil yaprakları ile düne kadar tabiatı süsleyen ağaçlar çırılçıplak, yelpazeliyi yok olmuş yerlerde sarı sarı halı misali serpili... Sonbahar...Yalnızlığın, kimsesizliğin, ana-baba-kardeş yokluğunun, ıssızlığın mevsimi... hatta ölümlerin...

Yine de Sonbaharı çok severim. Ölümden bahsetmek hiç istemem, fakat ölümü bir hayat dramı gibi kabullenir ve üzerinde saatlerce düşünür dururum.

Dünyayı emsalsiz lezzetleriyle yüklü büyülü bir ağaç gibi hissederim, zamanla esen rüzgâr onun dallarını savurdukça hıçkırıklarla ağlamak gelir içimden ve yaşam denilen o zevk, o heyecan, o istek yüreğimi bir ürperti halinde yakar, kavurur, bitirir. Ama ben sonbahar güneşini, yağan yağmurunu maviliğini hiç kaybetmiyen o semasını hayranlıkla seyre dalarım.

Ben bütün bunların sevme nazikliğini, inceliğini, yüceliğini İstanbulun kocaman bir mezarlığında yatan, hakkını hiçbir şeyle ödeyemeyeceğim, Atatürk sevdalısı, Rumeli insanına - Babama borçluyum. Rodopları, mevsimleri, sevgileri, insanlığı, hep ondan öğrendim. Şimdi bile onu görür gibi oluyorum, karşı yamaçlarda göz gezdirirken, her sabah doğan güneşi karşılarken, ıslık çalarcasına kaybolup giden rüzgâr saçlarımı dağıtıp okşarken, şırıl şırıl yağmur sonrası akan dereleri dinlerken...

Ahhh Yollar...Ahhh Mevsimler... Ahhhh Bizler...Etrafımızda ne güzel ne harikulâde şeyler varda niye göremiyoruz?... veya görmek istemiyoruz? Daha doğrusu farkedemiyoruz. Ben hayran kaldığım herşeyi çok severim, sevdiğim herşey için de esir olabilirim, ölebilirim bile...

Mevsimlerimi, Rodoplarımı, Vatanımı, Yollarımı severim, gözlerimin erişebildiği yere kadar bakarım ve bakıp da görebildiğim herşeyi tüm güzellikleriyle, değerleriyle içime doldurup onları ruhumla, aşkımla, benliğimle beslerim yarınlara torunlarımıza, genç nesillerimize aşılamak için.


SONBAHAR

Åvet Sonbahar!
"ayva sarı , nar kırmızı"....
Yaprak döşeli yerler
Kadife misali...
Sabah seheri,
Akşam serinliği,
Gece sefası.....
Hava berraklığı-
Deniz mavisi semada-
Boncuk boncuk bulutlar...
Tüm sevgimle
-Merhaba Sonbahar!
Evet!
Sarı ayvasıyla,
Kırmızı narıyla
Doğumuyla,ölümüyle
Cahit Sıdkı Tarancının
SONBAHARI
Niye benim olmasın ki?
Ressam fırçasını alabildiğine
Oynatmış binbir çeşit
Bütün renklerle.....
Önemli olan yaşamak ve yaşatmak.
Hem de iyi ve güzel
yaşadım diyebilmek için
İyilik ve güzellik yaratarak
YAŞAMAK!
Ha bugün ölmüşsün,
Ha yarın ölmüşsün
Sonuçta budur yaşamak.
Mutluluk dağıtarak
Zamanlara ve mevsimlere
Kucak açarak
Kaderle dost olarak
YAŞAMAK..
Hele mevsim Sonbaharsa
Bizim RODOPLARDA!!!

Habibe Ahmedova


DİĞER HABERLER