Bu yıl da 24 Aralık 1984 yılında komünist totaliter rejimin başlattığı Bulgarlaştırma sürecine karşı ilk büyük direniş yürüyüşün yapıldığı Ardino'nun (Eğridere) Mleçino (Sütkesiği) meydanında anma töreni gerçekleştirildi. Tören Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin (HÖH) Ardino (Eğridere) İlçe Başkanlığı tarafından düzenlendi. Bu münasebetle yüzlerce soydaşımız yaşanılan kötü olayları anarak geçmişten geleceğe ders almak için bir araya geldiler. Törenden önce merkez köy camisinde mevlit okundu. Ardından bir grup genç sundukları şiir dinletisi ile gelen misafirleri selamladılar. 30 yıl önceki olayları Faik İsmail Arda, Recep Küpçü, Rasim Bileziroğlu, Niyazi Hüseyin Bahtiyar, Ahmet Emin Atasoy, İbrahim Kamberoğlu, Habibe Ahmedova, Ali Durmuş, Ramadan Hüseyin Muslu'nun şiirleriyle canlandıran gençler seyircileri duygulandırdılar. Öyle ki yürekler doldu taştı. Gençler özgürlüğün sembolü olarak birer güvercin havaya uçurarak kürsüden ayrıldılar.
Anma töreninde HÖH Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Ferihan Ahmedova, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Necmi Ali, Haskovo milletvekilleri Saliha Emin ve Mehmet Ataman, Kırcaali milletvekilleri Şabanali Ahmet ve Mustafa Ahmet, T.C. Filibe Başkonsolosluğu Muavin Konsolos İmren Kaygısız, HÖH İl Başkanı ve Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, HÖH Gençlik Kolları İl Başkanı Bayram Bayram, Ardino Belediye Başkanı Resmi Murat ve 24 Aralık 1984 yılı olaylarını teşkilatlandıranlardan Belene mağdurları Rıfat Yağcı, Rıfat Şerif, Recep Hakif, Mümün Mahmut, Duran Hüseyin, Şaban Sadullah, Sabri Ramadan, Adem Yakub, Gürsel Hasan ve İlyaz Hüseyin, Fehim Tahirömer ve Siyasi Mağdurlar Vakfı Başkanı Halil Küçük yerini aldılar.
Ayrıca Türkiye'den gelen Ardino'nun Onursal Vatandaşı Bursa Eğridereliler Derneği Başkanı Ahmet Kahraman, Ardino Onursal Vatandaşı Reşat Aydın, İstanbul HÖH Temsilcisi Fahri Vatansever, Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Sekreteri Zülkef Yeşilbahçe ve Yunanistan'dan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Toraman da törene konuk olarak katıldılar.
Törende Kırcaali ili ilçe belediye ve Meclis başkanları, Meclis üyeleri, parti ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yurt içinden ve yurt dışından yüzlerce vatandaş hazır bulundular.
Konuşmasını Belene mağdurları için yaptığını belirten Rıfat Yağcı, 23 Aralık gecesi Hallar'dan, Karamusollar, Çıraklar, Harpoğullar, Dedeler, Mustafacıklar, Yusufpaşalar, Haşallar, Amatlar köylerinde evleri dolaşan arkadaşların isimlerini okudu. Onlar Rıfat Şerif, Nuri Nureddin, Fehim ve Ramadan Tahirömer, Saffet Ahmet, Sami Ahmet, rahmetli Sali Mahmut, Mümün Mahmut, Salim Mümün, Rahmi Şaban, rahmetli Fevzi Recep, İsmet Abdülhekim, Hüseyin Mümün, Necatin Azis ve Celalettin Hasan. Törende bulunanları kürsüye davet etti.
Bulgarlaştırma süreci esnasında yapılan baskıların, zulümlere değinerek, aslında komünist rejimin asimilasyon ve yıldırma politikasının 1956 yılında başladığını kaydetti. 1970'li yıllarda Pomak ve Roman kardeşlerin de Türkçe isimlerinin değiştirildiğini hatırlatarak, 1980'li yıllarda zirve yaptığını vurguladı. 1984 sonbaharda başlatılan isim değiştirme kampanyasında karşı gelenlere akla gelmeyecek işkenceler yapıldığını belirtti. Şahit olmasın diye köylerin gece basıldığına dikkat çeken Yağcı, 29 Kasım Gıdırlar, 9 Aralık Sinanlar, 15-16 Aralık Ürpek, 19 Aralık 1984 Yatacık köylerinin basıldığını paylaştı. Hallar (Başevo) köyünden olan Yağcı, bunu kabullenemediklerini ve 23 Aralık gecesi Gorno Parhovo (Tosçalı) köyünden bir grup gençle bir araya toplanıp karşı koymaya karar verdiklerini dile getirdi. Sabahın 4'üne kadar yoğun kar yağışı altında Başevo'dan 16 ve Gorno Prahovo'dan birkaç arkadaşla beraber yukarıda belirtilen köylerde evleri tek tek gezip Mleçino'da barışçıl miting düzenleme kararını ilettiklerini ifade etti.
Ertesi günü Sütkesiği köyü meydanına geldiklerinde burada on binlerce kişi olduğunu, ancak devletin asker ve milis güçlerinin protestocuları tanklarla, top tüfekle karşıladıklarını paylaştı.
İtilerek ve dövülerek oradan kovulduklarını ve birkaç gününe direnişte önde gelenlerin Belene kampına gönderildiğini anlattı. Belene mağduru, "Bugün bizler bu meydandayız, 30 yıl önce sokulmadığımız bu meydanda. Bugün, "Bir daha asla dokunmayın dilimize, dinimize ve de ismimize!", demek için buradayız" diyerek sözlerini tamamladı.
Eski göçmenlerden aslen Topallar (Hromitsa) köyünden olan yazar Zülkef Yeşilbahçe, Bulgarlaştırma sürecinin şehitleri ve gazilerin önünde saygıyla eğildiğini ifade etti. Yeşilbahçe,"Milletler arasında, Bulgaristan-Türkiye arasında dostluğu nasıl geliştirebiliriz, nasıl mesajlar verebiliriz düşüncesinin üzerinde durma zamanı gelmiştir. Çünkü intikam intikamla temizlenmez. İntikam hoşgörü ile temizlenir. Bu iki millet 550 yıl kardeşçe yaşamış" diye dikkat çekerek, Bulgar arkadaşlara, "Gelin dost olalım, dost kalalım. Düşmanlığı değil, dostluğu gelecek nesillere miras bırakalım" mesajını verdi. "Ata Topraklarından Ana Vatana Anılar" isimli kitabından uyarlanarak "Kaçış-1950" isimli sinema filmi çekildiğini ve geçen asrın 50'li yıllardan 70'li yıllara kadar Bulgaristan Türklerinin çektiği ıstırapların filmi olduğunu açıkladı. Hiçbir telif hakkı almadığını paylaşan Yeşilbahçe, belgeselin birkaç ay sonra ilk gösterimi olacağını paylaştı.
Filibe Başkonsolosluğu Muavin Konsolos İmren Kaygısız, kalabalığı T.C. Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe ve Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş'ın adına selamladı. Ülkede 3.yıldır görevde olduğunu ifade eden Kaygısız, dedesinin de Smolyan (Paşmaklı) kasabasından Türkiye'ye göç ettiğini ve 40 yıl boyunca ailesini ziyarete gelemediğini paylaştı. Sayın Kaygısız, "Sizlerin acılarını cani gönülden paylaşıyorum" dedi. Bütün şehit ve gazilerin önünde saygıyla eğildiğini belirten Muavin Konsolos, "Bundan böyle nefreti değil de, kardeşliği, barışı, sevgiyi aşılamamız lazım" diye mesaj verdi. İleride Türkçe'nin doğru dürüst öğrenilmesini, barış içinde ve eşit şartlarda yaşaya bilinişini ümit ettiğini ifade etti.
Batı Trakya Türkleri adına kalabalığı selamlayan Sami Toraman, "Bizler biriz. Diniyle, kültürüyle, ülküsüyle tekiz. Bize kimse vaftiz babalığı yapmasın. Biz dilimizden, Türk olmaktan ve Müslüman olmaktan çok onurlu ve gururluyuz. Bu konuda taviz vermeyiz. Biz bu topraklarda 31 Ağustos 1913 tarihinde ilk Türk Cumhuriyeti'ni kurmuş insanların torunları ve çocuklarıyız" dedi. Eğitim uzmanı, "Kan kanla temizlenmez. Her zaman barışı takip etmeliyiz" diye ifade etti.
Resmi Murat, 30 yıl önce bu meydanda direnişi başlatan kahramanların önünde saygıyla eğildiğini ifade ederek, asimilasyon politikası şehitlerinin anısına düzenlenen 12. anma töreninde bulunan herkesi ve ayrıca Türkiye ve Gümülcine'den teşrif eden misafirleri selamladı.
Başkan Murat, "Anma törenlerinin tertiplenmesine katkısı olanlardan birisiyim ve bundan onur duymaktayım. İnşallah, birliğimiz ve beraberliğimiz zor günlerde ve mutlu günlerde devam edecek" dedi. Ülkede süren istikrarsızlığa rağmen Ardino bölgesinde iyi çalışmalar yapıldığını belirtti. Bunun HÖH'ün önceki hükümette ortak olduğu 1 yıl içinde desteklediği projeler sayesinde olduğuna vurgu yaptı. İlçede gerçekleştirilen onlarca projenin her bir yerleşim yerinde mevcut ihtiyacın karşılanması üzere devam edeceğinin altını çizdi. Konuşmasını bitirirken Belediye Başkanı, tüm Türk halkının Yeni Yıl'ını kutlarken sağlık, barış ve yeni dostluklar getirmesini diledi. Daha sonra bu yıl Bulgarlaştırma sürecine karşı direnişin 30.yılı münasebetiyle HÖH Ardino İlçe Başkanı İzzet Şaban ile birlikte Belene mağdurlarına birer plaket sundular. Resmi Murat bugün HÖH Başkanı Lütfi Mestan'ın doğum günü olduğunu hatırlatarak, kendilerine güç kuvvet ve partiyi yönetmeye, Bulgaristan Türklerinin gururu olmaya devam etmesini diledi.
Milletvekili Saliha Emin, bu yıl 1989 Zorunlu Göç'ün de anıldığını hatırlattı. Pazar günü Bursa'da olduklarını ve orada BAL-GÖÇ Genel Kongresi'nde zorunlu göçü anlatan bir belgeseli izlediklerini paylaştı. Ergen yaştayken annesini kaybeden Benkovski (Killi) köyünden bir soydaşın ve aynı zamanda Türkan bebeğin kuzeninin, "Türkan daha 2 yaşında yoktu. Sarı saçlarla, mavi gözlerle bir çocuktu. Nasıl da kıydılar" dediğini aktardı. Milletvekili, Türkan bebekle hemen hemen emsal sayıldıklarını ve sağ olsaydı onun da belki bugün bir anne olabileceğini düşündüğünü ve buna çok üzüldüğünü ifade etti. Şehitleri rahmetle andığını, gazilere minnet ve şükranlarını sunduğunu belirten Sayın Emin, "Gerçekten şehitlerimize çok şey borçluyuz. Geçmişimizi unutmayacağız ama günümüze de uyanık bir şekilde bakmamız gerekir. Milliyetçi cephelerin cirit attığı bir ülkede işimiz kolay değil" diye altını çizdi. Haklarımızı koruyabilmemiz için birlik, beraberlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Herkesin gelecek 2015 yılını kutladı.
Direnişte yer alanları selamlayarak konuşmasına başlayan milletvekili Şabanali Ahmet, "Kim güzel bir çığır açarsa, o çığır yaşadığı müddetçe onların sevap hazinelerine devamlı yazılmaya devam edecektir. Şimdi bugün yeni nesil kendi usullerince, geleneklerince devam ettiriyorlar " diye hatırlattı. Milletvekili, ilk direnişten 30 yıl sonra bu meydana toplanan kalabalığın var oldukça mücadeleden vazgeçmeyeceği anlamına geldiğini düşünüyor. Sayın Ahmet," Hakikaten biz burada kültürümüzle, medeniyetimizle, dinimizle, milli kimliğimizle 500 yıl içerisinde Bulgaristan'da bir medeniyet inşa ettik. Biz bu topraklara geçici güzellik için gelmedik. Burada bu toplumun yaşamının sürmesi için geldik. Bundan sonra da bu devam edecek. Biz Yunus Emre'nin dediği gibi, Yaradılanı Yaradandan ötürü severiz. Biz insancıl, hoşgörü ile bakarız. Karşılığında da hoşgörü bekleyerek, hoşgörülü olmayı iddia ediyoruz " dedi. Bulgar tarih kitaplarında Bulgarlaştırma sürecinin gerektiği gibi yerini almadığına dikkat çeken milletvekili, ancak birlik, beraberlik içinde hareket edildiğinde haklarımızı savunabileceğimizi belirtti. Bugün 24 Aralık'ta Hıristiyanların en büyük bayramlarından biri Noel Yortusu'nun kutlandığını ve 30 yıl önce böyle bir günde "Soydan Dönüş" olarak adlandırdığı asimilasyon politikasına kalkıştıklarına dikkat çekti.
Necmi Ali, 12 yıl önce anma törenine bu meydana sadece 40-50 kişinin toplandığını ve bugün bu kalabalığı görünce mutluluk duyduğunu ifade etti. 25 yıldır demokrasi yolunda yüründüğünü, HÖH iktidardayken hakların yerine geldiğini, fakat muhalefette olduğunda hak ve özgürlüklerimize saldırıldığını belirtti. Sayın Ali, iki dönem Savunma Bakan Yardımcısı olduğunu, bugün ise Savunma Bakan Yardımcısı'nın Türk olduğu için ırkçı ve milliyetçi partiler tarafından makamdan alınmasının talep edildiğine dikkat çekti. Türklere ayrımcılık yapıldığını söyleyen AP Milletvekilli, seçim kampanyasında HÖH partisi temsilcilerine Türkçe konuştukları için artık 15 ceza kesildiğini hatırlattı. Bu meseleyi Avrupa Parlamentosu'na taşıdıklarını açıkladı. Bu mesele ile ilgili çalışmalar yapan bir grup oluşturulduğunu ve yakında sonuçların ortaya çıkacağını ifade etti.
Katılımcılara Rusçuk bölgesi halkının selamlarını ileten milletvekili Feriha Ahmedova, HÖH Genel Başkanı Lütfi Mestan, Genel Merkez ve Meclis Grubu adına da kalabalığı selamlayarak, Yeni Yılı güzel dileklerde kutladı. Tarih kitaplarında Bulgarlaştırma sürecinde yaşanan zulümlere yer verilmediği için bu anma töreni düzenleyenlere teşekkür eden milletvekili, tüm şehit ve gazileri rahmetle ve şükranla andığını ifade etti. Ahmedova, "Haklarımızı vermiyoruz diyerek sizler bizlere örnek oldunuz. Ben haklarımızı siyaset yoluyla korumak için siyasete atıldım" dedi.
Şu anda Sofya Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun olmak üzere lisan tezi hazırlayan Sezer Ayhanov, tüm Bulgarlaştırma sürecinin kurbanları için dua okudu.
Tören, HÖH partisinin etkin üyelerin, yurt içinden ve yurt dışından gelen duyarlı konukların ve yerli halkın köy meydanındaki 24 Aralık 1984 yılı anıt çeşmesine çelenk ve çiçek koyarak saygı duruşlarıyla son buldu.
Videolar: Kırcaali Haber