Oreşari köyünde "Büyük Dönüş" konulu sergi yapıldı



Çarşamba, 26 Haziran 2019

Oreşari köyünde Beş şehirden 150'den fazla öğrenci, 18, 19 ve 20 Haziran 2019 tarihlerinde Bulgarlaştırma süreci ve Krumovgrad (Koşukavak) ilçesine bağlı Oreşari (Kozluca) köyünün terkedilmesi konusunda bir sergide ve bir dizi tartışma toplantılarına katıldılar.

Terkedilen Oreşari köyünde düzenlenen land art (arazi sanatı), enstalasyon ve fotoğraflar içeren "Büyük Dönüş" isimli sergi, Bayram Bayramali'nin eseridir. Sofya Platformu Vakfı'nın desteği ile gerçekleştirilen proje, 1985-1989 döneminde Bulgaristan'da Türklere uygulanan asimilasyon politikasını ve yerli halkın kaderini hatırlatıyor. Haskovo (Hasköy) şehrinde dünyaya gelen 22 yaşındaki Bayram Bayramali, görsel sanatçıdır. Londra Sanat Üniversitesi Belgesel Fotoğrafçılık Bölümünü bitiren yetenekli genç, Bulgaristan'da komünist rejimin baskısı ve günümüzdeki sonuçları ile ilgilenmektedir.

Konuyla ilgili Bulgaristan Ulusal Radyosu'na demeç veren Sofya Platformu Vakfı İcra Müdürü Luiza Slavkova," Issız bir köyün neye benzediğini hayal etmek benim için de çok zordu. Üstelik bu köy evlerin hiç korunmadığı derecede boştur. Köyün, bölgedeki en eskilerden biri olduğu söyleniyor - yaklaşık 400 yıl önce kurulmuştur, çok güzel taş evler var. Ben daha önce böyle evler görmedim. Köyde yaklaşık 50 evde yaklaşık 130 aile yaşıyormuş. Bulgarlaştırma süreci döneminde köy tamamen boşalmıştır" diye anlattı.

Slavkova,"20 yıldan fazla bir süredir terk edilmiş olmalarına rağmen çok ilginçtir ki, bazı evlerin yanından geçtiğinizde bahçe çiçekleri göreceksiniz. Ve bu terk edilmiş köyün ortasında Bayram Bayramali, Bulgarlaştırma süreci döneminde sakinleri tarafından terk edilmiş yerlere bir nevi dönüşü andıran bir enstalasyon çalışması yapmaya karar vermiştir" diye ifade etti.

Sofya Platformu Vakfı İcra Müdürü," Kurbanların ve mağdurların yanı sıra, ortada başka hangi öyküler var, çünkü tarih hiçbir zaman sözde kurbanların ve cellatların öyküsü değildir ve her zaman hem empati hem de iyi komşuluk hikayelerinin yanı sıra insanın açgözlülüğü, nefret, bencillik hikayeleri de vardır. Tüm bu hikayelere yer verilen bir alan açmamız ve nihayette tabii ki tarihsel bağlamı çözmemiz ve kurbanların ve mağdurların gerçekte kimlerin olduğunu ve ayrıca bundan kimlerin sorumlu olduğunu ve aynı zamanda günlük hikayeleri anlatmamız bizim için önemliydi. O dönemde Bulgaristan tarihi, bir ailenin evinin kapısını kilitleyip Türkiye'ye gittiği ve evin anahtarlarını evini koruyan Bulgar komşularına bıraktığı öykülerle doludur" diye kaydetti.

Slavkova," Her zaman konuya bu tür yaklaşımlar arıyoruz, çünkü bu konu gençlerden ne kadar uzaksa onlara anlatmanın daha zor olduğunu fark ediyoruz. Gelecek hafta Bulgaristan'da komünist dönem hakkında konuşacağımız her yıl Belene'de düzenlediğimiz yaz okulumuza hazırlanıyoruz" dedi.


DİĞER HABERLER