Nisan ayı her geldiğinde, büyük ozan Orhan Veli'nin dizeleri gelir aklıma: "İmkansız şey şiir yazmak, şairsen eğer ve yazmamak aylardan Nisan'sa."
Gerçekten Nisan ayında bizim iller başka, hem de bambaşka.
Kırcaali, köyleri, Arda her biri ayrı incidir Rodoplar'da, gelin gibi süslüdürler baharda. Bizim köyümüz Kobilane de bunlardan bir tanesidir. Kırcaali ve Ardino'ya eşit uzaklıkta bulunan /15-er km./ Kobilane 500 metre deniz seviyesinde, 10 adet mahalleden ibarettir. Merkezinde muhtarlık ve haftada bir defa gelen doktora ait odalar bulunan bina, artık talebeleri olmayan kapalı okul, bir kütüphane, bir de anaokul... Marketler, kafeterya ve çok yakında açılan benzin istasyonu. Tam kavşakta, boş bir araziye yerleşen bu güzel bina gece ışıklarıyla köyümüze harikulade bir imaj veriyor. İkinci dönem muhtar Erhan İzzet köy için güzel projeler olduğunu, fakat her yerde olduğu gibi bizim köyde de, hemen gerçekleşmeyeceklerini söylüyor. Mesela bazı mahallede su, yol gibi projeler hala askıda. Celiloğulları mahallesine artık 2 yıla yakın yollarını ihale ile alıp başlatan firma hala bitiremedi. Çamur ve susuzlukla boğaz boğaza gelen sakinler yağmur yağacak diye korkuyor. 925 nüfusu olan Kobilane'de 450 sakin yaşamaktadır. Köy camisinin de yeni projesi hazırlanmıştır.
Muhtar Erhan İzzet, köy merkezinde çocuk parkı, bunun yanı sıra sakinler için de eğlence-dinlence yeri yapılacağını söyledi.
Yazın köyümüz daha da kalabalık oluyor. O aylarda gurbetçiler ve Türkiye'den yurduna, akrabalarına ziyarete gelenlerle dolup taşıyor. Çocuk ve gençler daha çok kütüphaneyi ziyaret ediyorlar. 53 yıllık tarihi olan kütüphanede 4400 kitap bulunmakta. Köyümüzden bir hayırsever dans ve folklor grubuna 1000 leva bağışta bulundu.
Her yıl 2 Mayıs'ta, köy bayramında, şarkılar söyleniyor, şiirler okunuyor, hasretlik gideriliyor, dostlar buluşuyor...
Kendi kendime diyorum: insan her şeyi fark etmeli, kendisini, hayatı, olayları, gidişatı, insanları, iyiyi ve kötüyü. Gülün dibindeki o dikeni ve dikenin yanı başındaki o gülü fark etmeli ve yaşamalı. Yaşamalı, yaşadığı memleketin değerini bilerek, severek. Çalışarak yüceltmeli o değerleri ve gelecek nesillere aşılamalı.
Emsalsiz lezzetlerle dolu bir ağaç gibi yaşatmalıyız, yaşamalıyız ve zaman denilen rüzgar onu salladıkça, meyveleri toplamalıyız. Yaşam sevgisi yarınlara taşınmalı ve geleceğin gerçeklerini kabul etmeliyiz.