SAHNE GÜZEL PERFORMANSLARLA ŞAHLANDI SALONUN YARISININ BOŞ OLMASI YÜREKLERİ ÜZDÜ



Çarşamba, 24 Mart 2010

SAHNE GÜZEL PERFORMANSLARLA ŞAHLANDI SALONUN YARISININ BOŞ OLMASI YÜREKLERİ ÜZDÜDün akşam Kadriye Latifova Müzikal ve Drama Tiyatrosu balesi, orkestrası ve oyuncuları seyircilere güzel ve keyifli anlar yaşattı. Aramızdan yakında ayrılan tiyatro dramaturgu ve yazar Fehim Horozov'a atfen sunulan Bahar Konseri ilginç düşünceler ve yorumlarla doluydu. Başlangıç siyah ve beyazdı. Sanki Veselina Todorova bizlere yaşamı Snejana Momçilova da ölümü danslarıyla anlatıyorlardı. Hayat kendi ritminde bu iki gerçek arasında gidip gelmekteydi. Fondaki Sufi müziği de dansa apayrı bir gizem katmaktaydı. Ardından salondaki seyirciler bazen okunan şarkı ve türkülerden coşuyor bazen de okunan şiirlerden hüzünleniyordu. Belli ki temsilin hazırlanması çok dikkatli yapılmıştı. Bir şarkı bir şiir, coşku ve hüzün bir de bunlara balenin o müthiş dansları eklenince ortaya alışılmışın dışında bir yorum getirilmişti. Hem orkestranın canlı müzikli eşliği, balenin o büyüleyici dansları ve güzel kostümleri ve de oyuncuların çeşitli kültürlerden ve dillerden şarkı okumaları, aslında seyircilere sanki dünyayı avuç içinde sunmaktaydı. O kadar ki tiyatro müdürü Stefan Kışev ünlü Joe Cocker'ın 60 yıllardan bir şarkısına yeni yorum getirirken. Onun bu yorumuna sanki bir söz atışması, birbirini tamamlayan aynı şarkının iki parçası gibi Sevgül Kardamova, Yakub Yakub ve Dinko Kovaçev Türkçe cevap vermekteydiler. Orhan Murat'ın da dünya çapındaki ünlü görme özürlüsü şarkıcı Stevie Wonder'dan bir parça okuması da çok güzel ve ilginçti. 80 dakikanın nasıl dolduğunu anlamadım. Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis'in de ailesiyle birlikte seyircilerin arasında olması gazetemizden kaçmadı. Seyirciler arasında kardeş Razgrad Devlet "Nazım Hikmet" Müzikal ve Dram Tiyatrosu Müdürü ve genel Sanat Yönetmeni Emine Halil de vardı. Keşke bu ekonomik kriz olmasaydı, keşke halkımız bu tiyatroya, bu tiyatroda yüzlerce saat çalışıp da bizleri dünya kültürünün bir parçası yapan ve hademesinden müdürüne kadar amansız çalışan bu kültür elçilerine, oyuncularına, balerin ve baletlere, orkestraya daha fazla sahip çıkabilseydi. Yoksa bizler bu tiyatroyu hak etmiyor muyuz? Yoksa Kırcaali kültür kenti değil midir, ne dersiniz sevgili hemşerilerim?


Diğer Fotoğraflar

DİĞER HABERLER