ANADİLSİZ MİLLET AYAKTA KALABİLİR Mİ ?



Cuma, 18 Temmuz 2008

 ANADİLSİZ  MİLLET  AYAKTA  KALABİLİR Mİ ?Lâtif KARAGÖZYıllar yılı Bulgaristan'da Türk azınlığı var olmuştur ve var olmaya da, devam edecektir. Orada Türk milleti ana dili olan Türkçeyi konuştukça, onu kuşaktan kuşağa taşıdıkça o ülkede Türklük ayakta kalabilecektir.
1950 yıllarında bizim yetiştiğimiz, büyüdüğümüz zamanda, Türkçemiz lâle devrini yaşıyordu. Hele Deliorman, Dobruca, Sliven ve Kırcaali bölgelerinde Türkçe dersi, okullarda mecburi ders olarak okutuluyordu. Hatta bu saydığım yerlerde İlkokuldan Orta son sınıflara kadar bütün okullarda öğretim programı hep Türkçe olarak yapılıyordu. Ayni zamanda İlçe ve İllerde bile Türk liseleri vardı. Bundan başka Şumnu, Sofya, Kırcali ve Haskovo şehirlerinde Türk filialları Türk okullarına Türkçe öğretmenleri yetiştiriyorlardı. Hele Razgrat, Şumnu ve Kırcaali Türk tiyatroları ise övgüye değerdi...
Ama, komunist dikta rejiminin hedeflediği 1985 yılında Bulgaristan'da tek millete dönüşme hezeyanına ne dersin ki?.. Onlar sinsi bir şekilde, bu plânlarının uygulanmasına çoktan bile geçmişlerdi. Hasıraltından su yürütürmüş gibi, yavaş yavaş Türkçenin üzerine gidilmeğe başlanılmıştı. İlkten Türkçe okulları Bulgar okullarıyla birleştirildi. Daha sonra da Türkçe dersleri kısıtlandı ve günü geldiğinde de yasaklandı...
Bütün bunları tekrar tekrar yazmaya hacet yok. Çünkü bu acı gerçekleri bizler başımızdan geçirdik, onları yaşadık. Bir sürü akıl almaz olaylardan sonra, Bulgaristan'da Todor Jivkov dikta rejimi çöktü. Ve yeniden özgürlük yeşerdi. Azınlıklar tekrar önceki günlerine kavuştu. İlk zamanlarda, büyük sevinç ve mutluluklar içinde, beklentiler gerçekten de meyvesini göstermeğe başlamıştı.
Her yerde hiç korkusuz azınlıklar kendi dillerince konuşuyor, ibadetlerini, gelenek ve göreneklerini eskisi gibi yerine getiriyorlardı. Türkçe olarak "Hak ve Özgürlük","Güven","Zaman Bulgaristan" gazeteleri, sonra "Ümit" dergisi, "Kaynak" dergisi,"Balon" ve "Gönül" çocuk ve gençlik dergileri,"Filiz"çocuk gazetesi gibi, bir sürü Türkçe yayını hayata geçirilmişti. Okullarda da Türkçe dersi seçmeli olarak da olsa okunmağa başlamıştı. Belki de ileride, önceleri gibi mecburi ders de olacaktı. Beklentiler bu yöndeydi. Bir sözle ana dili okundukça, o millet nerede olursa olsun ayakta kalmaya, ayakta durmaya devam edecekti. Doğrusu ya, bu olup bitenlere gönülden inanmak istiyorduk.
Maalesef, umduklarımız gün geçtikçe meyvesini vereceği yerde, elde edilenler bile zamanla hor görülmeye, birer birer söndürülmeye başlandı. Neler oluyordu?.. Bütün bunlar göz göre göre niye yapılıyordu?... Bulgaristan'da özgürlük var diye dünyaya karşı o övünmeler boşuna mıydı?...Volen Siderov'un "Ataka" partisine mi boyun eğilecekti?...
Gelin hep birlikte Bulgaristan'da Türk azınlığının durumuna, şöyle bir göz atalım. Türkçe dersi okullarda hep daha zorunlu olamadı. Bütün Türkçe çıkan yayınların musluğu kesildi. Onlar da birer birer yok olup gitti. Yalnız şu anda "Filiz" gazetesi zorlukla ayakta durabiliyor. Son yıllarda bir de "Müslümanlar" dergisi meydana çıktı. Ve dini içerikli "Zaman Bulgaristan" ile "Ümit" dergisi hayatlarını devam ettirebiliyorlar. Ama bir milletin ayakta kalabilmesi yalnız dinle olmuyor ki?.. O millet ana dilini öğrenmedikçe, konuşup yaşatmadıkça, onun geleceği nasıl olabilir?... Yine Kırcaali'de açılan Türkçe dersi filiali, bin bir bahanelerle acaba neden kapatıldı?...Ve nice "acabalar?..."
Evet! Şimdi de iki Devlet Türk Tiyatrosu var. Yani Razgrat'ta "Nazım Hikmet Devlet Tiyatrosu" ile Kırcaali'de "Kadriye Lâtifova Devlet Tiyatrosu" faaliyet gösterme çabasındalar. Nedense, şimdiki yaşam tarzı öncekinin hiç yanından bile geçmiyor...Oradakiler, yani oradaki soydaşlarımız gelecekteki akıbetlerine hiç düşündükleri var mı acaba?...Duyumlara göre, Türkçe dersinin okullarda seçmeli olmasından dolayı, bazı yerlerde bu dersin okutulmasına lakayt davranılıyormuş!..
Son zamanlarda, hatta kimi yerlerde düğün dernekler bile hemen hemen Bulgarca oyunlarla sürdürülüyormuş. Genç neslin ana dillerine karşı sevgisi hiç de yok gibi!.. Bulgaristan'a gidildiğinde, oradan birçoğumuz pek tatminkâr intibalarla dönmüyor. Komünist dikta rejiminin düşmesinden artık 19 yıl geçmesine rağmen, beklenen özgürlükler hep daha rayına oturmuş değil... Kazanılan bazı haklar da, sanki kaybediliyor!..
Ama yakın günlerde duyduklarım ve gördüklerim, benim yüreğime biraz su serper gibi oldu. Bazı milli ruhlu kişilerin büyük çabalarıyla Bulgaristan'da Türkçenin yaşatılabilmesi ve ayakta kalabilmesi için gönül okşayıcı atılımlar yapılıyor. Örnek mi, Deliorman'ın Razgrat şehrinde TV "Deliorman" yayınlarında haftada iki defa 45-er dakikalık Türkçe yayın yapması çok çok sevindiricidir. Ve yine orada Sn. Hüseyin Kösev'in bin bir zorluklarla çıkardığı "Hoşgörü" dergisi de övünmeye değerdir. Ayni Şumen'de "Nazım Hikmet" Kültür Derneğinin Türkçe olarak yayın organı dergisi de ileri atılan yeni adımdır. Hele Kırcaali'de Sn. Müzekki Ahmet ve ekibinin Türkçe konusunda gösterdiği çalışmaları övgüye değerdir. Aralık - 2007 yılından bu yana Müzekki Bey'in sahibi olduğu "Kırcaali Haber"gazetesi her ay neşredilmektedir. Bundan başka Kırcaali'de "Yeni Hayat" gazetesi de yayınına devam edebilmektedir. Müzekki Bey'in bir de" Bulgaristan Türklerinin Haber Portalı" İnternet sitesi de var. Ayni zamanda artık 15 yıldır onun müdürü olduğu "Ömer Lütfi" Kültür Derneği de ayakta durabilmektedir. Elbette bütün bunların gerçekleşmesinde, en büyük pay Kırcaali Belediye Başkanı Mühendis Sn. Hasan Aziz Beye düşmektedir. İşte son günlerde, altıncısı düzenlenen Balkan ülkelerinden Yunanistan, Türkiye, Makedonya ve Bulgaristan'dan oluşan 8 folklor ekibi, yine "Ömer Lütfi" derneğinin önderliğinde (06-10 Temmuz 2008) tarihleri arasında festivalde, Kırcaali tiyatrosunun önünde gösteriler sergilemişlerdir. Bütün bunlar diğer 7 Belediyenin mali destekleriyle yapılmaktadır. Bunlar hep sevindirici gelişmelerdir. Gönül ister ki, böyle faaliyetler tüm Türklük bölgelerinde de gelişip devam etsin...
Artık Avrupa Topluluğu'nun bir üyesi olan Bulgaristan, orada yaşayan Türk nüfusunun kesin sayısını bilmediğim, ama tahminime göre bir milyona yakın veya üstünde olduklarını bir düşünelim. Türk azınlığının hak ve hukuklarını yerine getirmede, Bulgaristan hükümeti niye sessiz kalıyor?..Nedense tüm bu yapılanlar yetersiz kalıyor... Azınlıklara karşı görevini yerine getirmeyen böyle bir ülkeye, bu sorumlulukları, acaba bir gün sorulur mu dersiniz?... Çünkü, bazı yöneticilerin Bulgaristan Avrupa topluluğuna girdiğinde, bizim tüm beklentilerimiz kendiliğinden çözülecektir, diye konuşmaları vardı. İşte bu güncel sorunu bizler biraz geç de olsa, ne olur şöyle bir tartışalım!..
Duydunuz mu beni kıymetli soydaşlarım, buna bir çözüm üretelim ki, bu kanayan Türkçe yarasını gelin hep birlikte saralım ve orada Türklüğü yaşatalım!...


Lâtif KARAGÖZ
Çorlu/ Tekirdağ
Türkiye

YAZARIN DİĞER YAZILARI