BEYLERBEYİLİKLER



Cuma, 09 Kasım 2007

 BEYLERBEYİLİKLERİbrahim BALTALIGeçtiğimiz günlerde Afroditi Karamani imzasıyla çıkan bir yorumda, KEDKE- Yunanistan Belediyeler ve Nahiyeler Merkez Birliği'nin "Kapodistrias-2"nin uygulanması esnasında Osmanlı dönemindeki eyalet sistemine geçilmesini önerdiği belirtildi. KEDKE'ye göre; belediye sayısı 1.033'ten 400-500'ze,vilayet sayısı 52'den 16'ya, bölgeler de 13'ten 6 veya 7'ye indirilmelidir.
KEDKE'nin benimsediği Osmanlı dönemindeki eyalet sistemi nasıldı?
Osmanlı döneminde devlet güçlü iken bu sistem son derece iyi yürümüştür. Devletin gücü azaldığı zamanlarda ise eyaletler neredeyse devlet gibi hareket etmeye başlamışlardır. Osmanlı'nın 1360 yılında kurduğu ilk eyalet Rumeli Beylerbeyliği idi. Fethedilen topraklar hızla eyalete dönüştürülmekteydi. Eyaletler, sancak ve kaza gibi alt yönetim birimlerine ayrılmaktaydı. Eyaletin başında "beylerbeyi" bulunuyordu. Beylerbeyi "Paşa Sancağı" denen yerde oturuyordu. Adalettte tarafsızlığı sağlamak ve devletin mali işlerini disiplin altına almak için maliye ve kadılık işlerini üstlenen kişiler merkezden tayin edilmekteydi. Eyaletin yönetimi beylerbeyi divanından gerçekleşmekteydi. Beylerbeyi aynı zamanda sultanın icra gücünün de temsilcisiydi. Vezir rütbesinde olanların ise yetkileri daha fazlaydı. Eyaletler 17 yüzyılda küçük orduya ve güçlü ekonomik kaynaklara sahip olmaya başladılar. En sonunda da devlete başkaldırdılar. 1864 Vilâyet Nizamnamesi ile bu sistem son buldu ve "vilâyet" uygulamasına geçildi. Osmanlı'da 32-40 arasında eyalet bulunuyordu.
Günümüzde AB ülkelerinde Osmanlı yönetim sisteminin benimsenmesi, bunun doğruluğunu ortaya koyduğu gibi, Osmanlının "neden bu kadar uzun ömürlü olduğu" sorusuna da yanıt vermektedir. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, insanların eskilere tekrar dönmeleri bir arayışın olduğunu göstermektedir.

Konu yönetim birimlerinden açılmışken AB kaynaklarını en iyi kullanan azınlık belediye ve nahiyelerini de gözardı etmemek gerektiğine inanmaktayım. Rodop ilinde Gümülcine (Komotini) belediyesi 57.959.577 eouro ile Doğu Makedonya-Trakya bölgesinde ilk sırada yer alırken, Yunanistan genelinde beşinci sıraya yerleşmiştir. Bu hiç kukuşuz D. Koçakis başkanlığındaki yeni yönetimin büyük bir başarısıdır. Azınlık belediyeleri içinde ise Hemetli (Organi) nahiyesi halk deyimiyle hepsini sollayarak 1.447.660 eouro ile ilk sırada yer almıştır. Dr. Mehmet Eminoğlu'nun yönettiği bu nahiyemizde sağlık sorunlarından ulaşıma kadar bir çok sorunun üzerine gidilmiş ve birçoğunda da başarı sağlanmıştır. Hemetli nahiyesinde halkın sorunlarını çözme yönünde büyük bir çabanın olduğu görülmektedir. Bu konudaki en iyi örnek geçtiğimiz günlerde nahiyeye "Thiseas" programından alınan bir ötobüstür. Otobüsle köylerdeki öğrencilerin ulaşım sorunu çözüme kavuşmaktadır. Hemetli'de yer alan Biçki-Dikiş Kursu kursiyerlerinin, Çocuk Kulübü öğrencilerinin, köylerdeki futbol takımlarının ulaşım sorunları bu şekilde halledilmektedir. Bölge Genel Sekreteri'nin de bu bölgeye bizzat gelerek sorunları yerinde incelemesi, yapılan girişimlerin ses getirmeye başladığının ispatıdır. Belediye ve nahiyelerin uygulamaya koydukları projeler zaten herşeyi anlatmaktadır.

Rodop ilindeki Belediye ve nahiyelerin AB kaynaklarını kullanma durumu ise şöyledir:

Gümülcine Belediyesi: 57.959.577
Kavaklı Belediyesi: 3.427.718
Şapçı Belediyesi: 2.439.470
Canbaz Belediyesi: 2.136.719
Yassıköy Belediyesi: 2.136.235
Maronya Belediyesi: 1.470.399
Hemetli Nahiyesi: 1.447.660
Kozlukebir Belediyesi: 1.049.032
Sirkelli Belediyesi: 863.584
Mehrikoz Nahiyesi: 796.988
Susurköy Belediyesi: 401.126
Arabacıköy Nahiyesi: 338.760

Yukarıdaki rakamlar belediye ve nahiyelerin araştırma, çalışma ve yenilikleri takip etme durumlarını çok net olarak ortaya koymaktadır. "Kapodistrias -2" uygulanırken bu performanslar da mutlaka dikkate alınacaktır. Bazı belediyelerimiz, kısır siyaset yaptıklarını işte o zaman anlayacaklar, fakat iş işten geçmiş olacaktır!

Şimdi yeni dönemde "beylerbeyini" devlet mi tayin edecek, yoksa halk mı seçecek? Eğer Osmanlı dönemindeki gibi olacaksa bunu devlet tayin edecektir! İşte tartışma burada başlamaktadır. Halkın demokratik seçimler sonucunda seçtiği meclisin üstüne tayinle bir kişinin atanması demokrasiye vurulan bir darbe olmayacak mıdır? Fakat, asıl sorun bu değildir. Eyaletlerin nüfuslarının en az bir milyon olacağını düşündüğümüzde, biz Batı Trakya Türkleri olarak nasıl temsilci seçeceğiz? Batı Trakya Türklerine Yunanistan Parlamentosu'nda veya da eyalet meclislerinde kontenjan hakkı tanınacak mı? Yoksa şimdikiler son seçilmişler mi? Sonuç olarak bütün bu düzenlemeler yapılmazdan önce, ülkemizin Azınlıklar Çerçeve Sözleşmesi'ni meclisten geçirip uygulamaya sokması gerekmektedir. Aksi takdirde Batı Trakya'daki Türk azınlığın temsilci seçmesi yakın bir gelecekte çok çok zor olacaktır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI