Çağdaş dünyanın baş belası haline gelen çevre sorunları çok yakında bölgemizin de kapısına dayanacağa banziyor. Bölgemizde yaklaşık olarak 14 yıldan bu yana devam eden siyanürlü altın olayı son zamanlarda yine gündemde. Bölge halkı, kurum ve kuruluşlar, seçilmiş insanlar defalarca bu tür yatırımlara karşı olduklarını belirtmelerine rağmen şirketler bu yatırımdan bir türlü vaz geçmiyor. Zaman zaman bölge halkından bazı sorumsuz ve de çocuklarının geleceğini düşünmeyen kişiler şirketlerin vaatlerine uyup altına «evet» imzasını da atabiliyorlar. Gözlemlerimize göre bölge halkı hiç bir zaman bu tür bir yatırımı tasvip etmeyecektir. Ancak bu konuda hep ayakta ve uyanık olmak gerekir. Altına Karşı Mücadele Örgütü bu konudaki çalışmalarını her zaman sürdürmektedir. Mücadele örgütüne Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği'nden de bir grubun katılması beklenmektedir. Mücadele örgütü geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantılarda halkın duyarlılığını ortaya koymak ve mevcut iktidara yeni bir mesaj göndermek amacıyla 4 Mart günü saat 11:00'de Dedeağaç (Aleks/polis)- Gümülcine (Komotini) otoyolunu trafiğe kapatacaktır. Burada kalabαlık olması, hükümete ve altın şirketlerine yeni bir mesaj olacaktır. Eyleme bölgenin seçilmiş kişilerinin de katılması beklenmektedir.
Bölgemiz altın belasından henüz kurtulmamışken, şimdi de önümüze Burgaz-Dedeağaç petrol boru hattı olayı çıkıverdi. Boru hattı konusunda ne yazık ki herkes bilgisizdir. İnsanlara sağlayacağı iş imkanlarının yanında, çevreye vereceği zarar proje anlaşması bittikten sonra gündeme gelmeye başlamıştır. Bazı görüşlere göre petrol boru hattı Dedeağaç'ın batı kesimindeki Miri veya Dikilitaş kıyılarına kadar uzanacak ve denizin 2-3 mil içinde gemilere yükleme yapılacaktır. Burada gemilerin yanaşması için gerekli derinlik mevcuttur. Petrol tankerlerinin buraya yanaşmaları esnasında yılda 70 ton petrol denize dökülecektir. Bu da bölgede denize girmenin imkansız olduğunu göstermektedir. Ancak burada sevindirici olan ise bu bölgeye petrol işleme tesislerinin kurulmayacak olmasıdır. Bu da AB'nin bir kararıdır. Bu konularda önümüzdeki günlerde Dedeağaç belediyesinde halkı bilgilendirici toplantıların yapılması beklenmektedir.
Altın, petrol derken son günlerde Evros bölgesine nükleer santral yapımı da gündeme geldi. Atina'da yayınlanan bir gazete, Yunanistan'ın AB'deki üst düzey diplomatı nükleer santral konusunda halkın psikolojik olarak hazırlanmasını Başbakan ve diğer bakanlardan talep etti' şeklinde bir haber yayınladı. Evros bölgesi depreme dayanıklı olduğu ve de Dedeağaç'taki limandan atıkların kolay taşınabilecek olması bu bölgeyi nükleer santral için cazip hale getirmektedir. Bize göre bu bölgenin seçilmesine sebep bir başka sebep ise buranın Bulgaristan ve Türkiye arasında sıkışmış kalmış bir bölge olmasıdır. Burada meydana gelecek bir kaza Yunanistan'ın diğer bölgelerini fazla etkilemeyecektir. Yine bu bölge için Bulgaristan ve Türkiye'nin herhangi bir itirazı düşünülemez. Bulgaristan'da zaten Kozlodui nükleer santrali var ve bu günlerde ikincisinin yapımı da gündemdedir. Türkiye'de ise 14 adet nükleer santralin yapımı gündemdedir. Dolayısıyla bu bölge gösterilecek tepkiler açısından en uygun bölgedir.
Nükleer santral konusunda bütün bu yorumları yaptığımız esnada, Dışişleri Bakan Yardımcısı E. Stilyanidis'in içimizi rahatlatan haberi geldi. Stilyanidis'in 23 Şubat tarihinde söylediklerine göre bu haber tamamen asılsızdır ve Yunanistan bu tür santrallere sıcak bakmamaktadır. Haber asılsız olduğuna göre, hedeflenen nedir? Bize göre bu asılsız haberler altın şirketleri tarafından halkın cesaretini ve mücadele azmini kırmak için çıkarılmış olabilir. Ve, bakınız bölgenize daha başka bu tür yatırımlar geliyor. Siz bölge halkı olarak altına karşı çıkıyorsunuz, petrol boru hattına karşı olanlarınız var, şimdi de nükleer santrale tepkiniz var. Sizler bölgenin kalkınmasını istemiyorsunuz ve eylemlerinizde samimi değilsiniz' deyebiliriler.
Dünyada teknoloji hızla ilerlemektedir. Nükleer santrallerin her ne kadar güvenli oldukları söylense de zaman zaman kazalar olmakta, canlılar ve çevre olumsuz yönde etkilenmektedir. Teknoloji bir yandan insanlığa hizmet sunarken, bir yandan da yeni yeni sorunlar doğurmaktadır. Önemli olan teknolojinin getridiği sorunları en aza indirebilmektir.
Geçenlerde bir internet sitesinde bir arkadaşımız Batı Trakya'nın savunulması en zor olan bölgelerden biri olduğunu yazmıştı. Bir başka yazıda da uluslararası ekonomik yatırımların olduğu bölgelerin güvenli olduğu yazılmaktaydı. Savunma, ekonomi, çevre, güvenlik, nükleer atıklar, siyanür artık yabancı olmadığımız kavramlar. Bu kavramlar önümüzdeki yıllarda da bölge halkını meşgul etmeye devam edecek.