ANADİLİM TÜRKÇEM



Salı, 23 Şubat 2010

ANADİLİM TÜRKÇEMGündoğan ÖMER Anadilim, Türkçem gülmüyor artık. Umarım, "Hiç dil gülümser mi, olacak şey değil !" demiyorsunuzdur.
Bir çiçeğin açması o çiçeğin gülümsemesidir. Her ağacın meyve vermesi onun gülen yüzüdür. Bir dilin tebessümünü de o dili konuşanların kendi dillerini çok iyi bilmeleri, korumaları ve geliştirmeleri sayesinde gözler önüne serilir.
Anadilimiz Türkçeyi bir ağaca benzetebiliriz. Bu ağacın kökleri harfler, gövdesi heceler, dalları kelimeler, yaprakları cümleler ve meyveleri metinlerdir ( şiirler, hikâyeler, romanlar vb.).
Bir ağaç emek sarf etmeden, hizmet etmeden yetişmiyorsa, bir dilin de gelişmesi uğraş, çaba gerektirir. Ağaç bahçıvan ister, kendisini sulayan, gübreleyen ve gereksiz dallarını budayan. Dil ise gramerine dikkat, kelime hazinesine bolluk ve zenginlik ister. Ve yabancı dillerden kendisine bulaşmış gereksiz kelimeleri elimine edecek aydınlar ister.
Dil bir milletin, onu konuşan her topluluğun kültürel varlığının en önemli göstergelerinden biridir. Anadilimiz her şeyimizdir. Kimliğimiz, kültürümüzdür. Birleştirici unsur olarak topluluğumuzu bir arada tutar. Kültürümüzü de onun sayesinde ayakta tutar, geliştiririz. Milletlerin, büyük küçük toplulukların en büyük ve birleştirici değerleri din, dil, müşterek kültürleridir. Konfiçyüs, '' bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dil ile başlayın" demiş.
Biz Bulgaristan Türkleri olarak varlık sebeplerimiz olan, annelerimizin dili olan Türkçemizin önemini, bu dilin bu ülkede konuşulabilmesi için ne bedeller ödendiğinin ne kadar bilincindeyiz acaba diye düşünüyorum.
Bugünlerde ana dili Türkçe olan biz gençlerin kaçta kaçı gereğince türkçe yazıp okuyabiliyoruz? Konuşma dilimiz hangi düzeyde? Anne ve babalarımızla, kardeşlerimizle konuşurken güzel Türkçemizi ne gibi kusurlarla zedeliyoruz?
Okullarda Türkçeyi, Bulgarcayı, İngilizceyi karıştırarak bir "dil salatası'' yapıp, güzelim Türkçemizi bir "semantik teröre'' teslim edecekmiyiz?
Biz, Bulgaristan Türk gençliğinin anadilimiz olan Türkçemizi öğrenip geliştirmemizde okullarda türkçe derslerinin rolü çok büyük olduğunu düşünüyorum. Ne var ki, bu derslerin birçok yerde düzenli olarak verilmediğini görmek mümkün. Bir yandan öğrencilerin ilgisi yetersizken, öte yandan da Türk dili öğretmenlerinin az olmasından anadilimizin öğretilmesinde sorunlar yaşanmakta.
Türkçemizi sadece okullarda aldığımız bilgilerle yeterince geliştiremeyeceğiz. Yazılı basının bu yönde yararı tartışma gerektirmiyor.
Kendi çocukluğumdan biliyorum, Türkçe olarak yayımlanan ''Balon'', "Filiz", "Cırcır" , ''Güven'', ''Kaynak'', "Ümit", ''Kırcaali Haber'' vb. yazılı basının ürünü olan gazete ve dergiler dil bilgilerimizi geliştirdi, Türkçemizi sevmeyi öğretti bizlere.
Ülkemizde Türkçe radyo ve televizyon yayınlar var ile yok arası. Buna üzülmemek elde değil. İyi ki, demokrasi döneminde dünyaya açıldık ve komşumuz Türkiye TV kanalları dilimizi geliştirmemizde bize son derece olumlu katkıda bulunuyorlar. Bence genç arkadaşlarımın büyük bir oranı anadilini bu yolla geliştirmek durumunda.
Yaşadığımız yerleşim yerlerinde gerçekleşen kültür-sanat etkinliklerinin payına ve önemine değinmek istiyorum konumuz anadilimiz, türkçemiz açısından. Bu topraklarda doğan şair ve yazarlarımızı tanıtma amaçlı Edebiyat toplantılarına katılma şansım oldu. Bundan 3 yıl evvel bizim küçük ama güzel ve sevimli şehrimiz Ardino'da türk edebiyatının ustalarından biri olan Ardino doğumlu şair ve yazarımız Sabahattin Ali'nin 100. doğum yıldönümü kutlandı. Toplantıda Bulgaristan Türklerinin Edebiyatında önemli yer alan şair ve yazarlarımız hazır bulundu. Büyük yazar ve şair Sabahattin Ali'nin kızı Prof. Filiz Ali'nin de değerli konuğumuz olması anma toplantısına ayrı bir heyecan kattı. Vurgulamak istediğim şudur: bu toplantı gibi faaliyetlerin özellikle biz genç nesil için hem eğitici, kültür hazinelerimizi zenginleştirici, hem de dil zevkimizin ve anadil sevgimizin gelişmesi bakımından katkıları çok fazladır.
Günümüz teknoloji çağında yeryüzünün diğer sakinleri ile anlaşabilmek için en azından birkaç dile ihtiyaç duyuyoruz.
Ülkemiz Bulgaristan'da doğduk, büyüyoruz. Meslek sahibi olup yaşamımızı burada sürdüreceğiz. Ülkemizin resmi dili Bulgarcadır. Onu da iyi öğrenip düzgün konuşmaya özen göstereceğiz. Ama kendi dilimizin küçümsenmesine meydan vermeden, Türkçemizi en güzel, en düzgün bir şekilde öğrenip doğru kullanacağız. Anadilimize hakim olmak durumunda olduğumuzu asla unutmadan.
Görevimiz Anadilimizi iyi bilmek, Türkçe yazı dilimizi geliştirmek ve elbette düzgün konuşmaktır. Anadilimiz Türkçe bizim ruhumuz, canımız ve atalarımızın bize bıraktığı en değerli varlığıdır. Anadilimiz Türkçe vicdanımız ve namusumuzdur. Kimsenin Türkçemize el uzatmasına izin vermiyeceğiz.
Anadilimiz Türkçe ile muhabbet destanları yaratan dedelerimiz bu en kıymetli varlıklarını bize miras bırakırken aynı zamanda bir de anadilimizi koruyup gözetmeyi, yani gülümsetmeyi vasiyet etmişlerdir.
Anadili Gününde ve UNESCO tarafından ilan edilen Kültürlerarası Uzlaşma Yılı'nda sözümü Azerbaycan'ın büyük Ozanı Bahtiyar Vahabzade'nin "Ana dili '' başlıklı güzel bir şiirinden alıntıyla bağlamak istiyorum:

Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi
Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.

Evet, atalarımızın bize bıraktıkları değerli mirasımız Türkçemizi koruyacağız ve onu gelecek nesillere hediye vereceğiz!
Biraz karamsar başladım sözüme, iyimserlikle tamamlamak istiyorum:
Anadilim - Türkçem, her şeye karşın, gülümseyecek!


Gündoğan Ömer

Ardino
"Hr. Smirnenski" Meslek Lisesi
XII sınıf öğrencisi

Not: Bu yapıt Kırcaali Haber Gazetesi tarafından düzenlenen "Anadilimiz Türkçe" adlı kompozisyon yarışmasında derece kazanmıştır.