Şüphesiz bir toplumun lokomotifi gençlerdir. Bir toplumun gelişmesi ve büyümesinde gençlerin oynadığı rol çok büyüktür. Bu yüzden gençlerin en güzel şekilde yetiştirilmesi gerekir. Bu görev de anne ve babaya düşmektedir. Bir anne ve babanın dünyadaki 1 numaralı görevi ve en büyük amacı evladını en güzel bir şekilde yetiştirmek olmalıdır. Maalesef içinde bulunduğumuz şartların da etkisi ile aileler nasıl çocuğumuzu güzel terbiye ederiz diye düşünmek yerine nasıl çocuğumuz daha güzel imkanlar sağlayabiliriz düşüncesi ile hareket etmektedir. Ailelerin bu konuya çok dikkat etmeleri gerekmektedir. İyi evlat yetiştirmek çocuğunuzun her dediğini yaparak, onun üzerine titreyerek, cebine harçlık koyup kendi başına bırakmakla mümkün olmamaktadır. Ne yazık günümüz ailelerin çoğu bu yanlışa kapılmaktadırlar. Modern aileler çocuklarının altlarına bağladıkları bezleri bile özel olarak seçerler, hatta kimileri alt bezlerini ütüleme zahmetini bile göstermektedir. Bir anne çocuğunu kucağına aldığında Bugün ben seni sallıyorum, yarın sende dünyayı sallayacaksın' mantığı ile değil de aman koşmasın, hoplamasın, zıplamasın da bir an önce uyusun diye sallamaya davam ettikleri sürece dinamik ve başarılı gençler yetişmesi mümkün değildir. Daha da kötüsü bugün 10 yaşındaki bir çocuk elmayı dahi ısırarak yemekten bile yoksundur. Bu konuda annesi çocuğu uyarmıştır. Eğer elmayı ısırarak yerse görgüsüz derler diye çocuğuna elmayı parçalayarak yemesini öğretmiştir. Allah aşkına daha 10 yaşında elmayı bile ısırarak yemesini bilmeyen bir nesilden kahraman gençler olmasını beklemek çok saçma değimlidir. Modern gençlik maalesef ailelerin yanış eğitiminden dolayı bu hale gelmiştir. Bir genç 18-19 yaşlarına geldiğinde bile aileleri gözünde daha ufaktırlar. Onlara çalışmayı öğretecekleri yerde onlara bir bilgisayar alıp farklı oyunlar oynayarak veya internette dolaşarak zaman geçirmelerine izin vermektedirler. Bu durumda da güya çocuklarına iyilik yaptıklarını sanırlar. Bugün 20 yaşına gelmiş bir genç bir tabak yemek yapamamakta, iki eşyaya ütü yapamamaktadır. Böyle gençler maalesef günümüzde çoğunluğu oluşturmaktadır. Bunun da bir numaralı sorumluları anne ve babalardır. Çocuklarını bu denli yanlış yetiştiren aileler ileride çocukları başarısız olduğunda isyan etmeye başlarlar. Efendim ben bu kadar da üzerine titredim, yemedim yedirdim karşılığı bu mu olacaktı diye sorarlar. Cevabı da kesinlikle karşılığı budur' olacaktır. Yirmi yaşına kadar kendi başına bir şey yapmamış, anne-babası üzerine titremiş, yemeğini bile nerdeyse annesi yedirmiş, bütün gününü bilgisayar karşısında geçirmiş bir gençten başka ne beklenebilir ki. Ailelerin çocuklarını bu şekilde yetiştirmekten vazgeçmeleri ve onları hayata daha çok küçük yaşlarda hazırlamaları gerekir. Bir çocuk ne kadar rahatlık içinde büyürse kendi başına başarılı olması okadar da zorlaşır. Aynı şekilde bir çocuk küçük yaşlarda daha hayatın zorluklarını öğrenirse, kendi ayakları üzerinde durmasını daha iyi öğrenecektir. Anne ve babaların artık çocukların kötülük yapmayı bırakmaları ve onları gerektiği şekilde yetiştirmeleri gerekmektedir.