AYNA



Perşembe, 16 Ağustos 2012

AYNAŞefika REFİKKırcaalı'nın hayli yüksek bir yerinde bulunan eski bir bina var - Devlet Psikiyatri Hastanesi. Sıcak bir eylül sabahı oraya yolum düştü. Sarıya boyanmış demir parmaklıklar hayatı ve yaşamı ikiye bölüyordu adeta. Yanlış seçimlerin ve acı pişmanlıkların son durağı, oradaki büyük ağaçların altında ikamet ediyordu.

Kapıda duran beyaz saçlı görevli beni içeri davet ederken, kalbimin hızla çarpmaya başladığını hissettim. Ağır adımlarla ilerlerken, şöyle etrafıma korkak gözlerle bir baktım. İçime bir kasvet, anlatılması zor olan bir sıkıntı düştü. Yabancı yüzler, yaşanmış hayatlar, yarım kalmış hayaller, pişmanlıklar, aşklar vardı burada. O, farklı bakan gözlerde çaresizliği, tükenmişliliği okumak gayet de mümkündü. Orada öyle kıpırdamadan kaç dakika durduğumu bilemem, lakin kapıcının sesini duyduğumda buraya ne için geldiğimin farkına vardım. Bana nöbetçi hemşirenin odasını gösterip, üç katlı binanın ikinci katını işaret etti. Hemen oraya gidip yarım kalan evrakımı tamamladım. Artık buradan gidebilirdim, daha doğrusu kaçabilirdim... çok, çok uzaklara gitmeliydim.

Odadan çıktığımda, basamakların hemen solunda bulunan bankın üzerinde oturan genç kadın, eliyle bana işaret edip, yanına davet etti. Şaşkın ve meraklı gözlerle, titreye titreye oturdum o banka. Sanki yıllarca tanışıyormuşuz gibi, kadın başladı hayat hikayesini anlatmaya. Yıllar önce tesadüfen yakışıklı bir erkekle tanıştığını, onunla gözlerden uzak nasıl buluştuğunu, zamanla da onun ne kadar yanlış bir insan olduğunu anlamasına rağmen, ilişkisini devam ettirdiğini ağlaya ağlaya anlattı. En çok da onun bir gün ortalıktan aniden kaybolmasına, başka bir ülkeye taşınmasına ve bir kerecik bile aramaması yediği en acı tokat olduğunu adeta haykırıyordu. Farkında bile olmadan gözyaşlarıma boğulduğumu anladım. O genç kadına bakarken sanki dev bir aynaya bakarmış gibi kendimi görmeye başladım. Onun yaşadığını, şu an ben de yaşıyordum. Başkasının ağzından yanlış seçimlerini duymak gerçekten de çok ağırdı, acı veriyordu insana. Ayladır Allah'tan bir işaret, bir yol için yalvarıyordum. Ve nihayetinde bu eski binanın avlusunda, yaptığım en yanlış adımımı tüm çıplaklıyla görüyordum şimdi. Ben kendimi ve geleceğimi o kadının derin ve yaralı gözlerinde gördüm. Ürperdim, kanım dondu sanki birden. Vazgeçmeliydim! Hemen şimdi sevdiğimden vazgeçmeliydim! Kimse onu sevmeme engel olamamıştı bügüne kadar, beni o kadar üzmesine rağmen, ben bile söz geçirememiştim kalbime bunca zaman. Ama bu kadın...bu kadın aklımı başıma getirdi. O, benim görmediklerimi, görmek istemediklerimi benden önce görmüş, yaşamış, şimdi ise bana anlatıyordu. Şöyle ona bir baktım da, ne kadar güzel bir yüzü vardı aslında, ne kadar masum, farklıydı. İçindeki sevgiyi öldürebilmek için mücadele veren genç bir savaşçıydı şimdi o...

Hikayesi bitince durdu, kolumdan tutup, beni taa kapıya kadar uğurladı. Gülüyordu, rahatlamıştı, mutluluk kırıntıları sezdim yüzünde ayrılırken.

Sokağa çıktığımda, son bir kez dönüp baktım o binaya. Evrak tamamlamak için gelmiş olduğum bu mekândan hızla uzaklaşmaya başladım. Beynimde ve kalbimde oluşan ayrılık kararıyla birlikte koşmaya başladım o dar sokaklarda. Kaçıyordum... Belki biraz kendimden, ya da sadece geleceğimden...

YAZARIN DİĞER YAZILARI