Kent gündemine giren ama bir türlü sonuca ulaşamayan TRT Balkan projesi için BAL-GÖÇ 1 yıldır beklemede.
Geçen yıl mart ayında TRT Genel Müdürlüğüne sunum yapmış BAL-GÖÇ Başkanı Yüksel Özkan.
Başkan Özkan'ın sunum yaptığı toplantıya 15 dernek ve federasyon katılmış.
Ama rapor sunan tek STK Bal-Göç olmuş.
O toplantıda TRT Balkan'ın kurulmasının neden gerektiğini uzun uzun anlatan Başkan Özkan TRT Genel Müdürü'nün önceliğinin TRT İngilizce olduğunu öğrenmesi şaşkınlık yaratmış.
Hem Balkan kökenli dernekler çağrılmış bu toplantıya hem de TRT İngilizce kurmaktan söz edilmesine anlam verilememiş haklı olarak!
TRT Balkan'ın bir an önce kurulması ve en önemlisi de Bursa'da kurulması için BAL-GÖÇ Başkanı Yüksel Özkan'ın sunduğu rapordaki bazı önemli maddeleri paylaşmak istiyorum;
1. Balkanlar, her zaman acıyla anılan bir coğrafya oldu. Balkan Savaşı'nın 100. yılında barışa şans vermek mutlaka olumlu bir girişimdir. Bu bir başlangıç olmalı ve bundan sonra da Balkan ülkeleri ve halkları arasında dostluğu öne çıkarmaya özen gösterilmelidir. Ancak, dostluk öne çıkarılırken, Balkan coğrafyasında yaşayan soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın haklarının da günümüzde, uluslararası toplumda, AB normlarında geçerli olan demokratik hak ve özgürlükler bağlamında ele alınması da unutulmamalıdır, dahası barışa paralel olarak bu konulara çok daha fazla yer verilmelidir.
2. Türkçe konuşma konusunda, bazı ülkelerde eğitim yönünden büyük sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin Bulgaristan'da, Anadil Türkçe' seçmeli ders olarak okutulmaktadır. 1991-92 eğitim yılında okullarda Türkçe okuyan öğrenci sayısı 114 bin iken 2010-11 eğitim yılında ise bu sayı 7 bine düşmüştür. Bu bağlamda, ilk ve ortaokul seviyesine Türkçe alfabeden başlayan eğitim programlarının (yazma, okuma, okullar arası Türkçe bilim yarışmaları, şiir ve kompozisyon yarışmaları, çocuk dizileri, çizgi filmler, çocuk tiyatrosu v.s) düzenlenmesi büyük önem taşıyacaktır. Ayrıca TV aracılığı ile verilen meslek içi eğitim programları ve benzer yapımlarla, Türkçe öğretmenlerinin de donanımlarını artırabilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Müslüman ve akraba toplukları içinde Türkçe öğrenme isteğine yönelik programların yapılması (özellikle Arnavut, Boşnak ve Pomaklar için) gerekmektedir.
3. TV yayınlarında, bölgeye yönelik yapımlarda birlik ve bütünlüğe dikkat edilmesi uygun olacaktır. Konunun hassasiyetinin ve bölge insanının psikolojisinin iyi bilinmesi ve dikkat edilmesi önemlidir. Özellikle son zamanlarda, Türk-Arnavut, Türk-Pomak, Türk-Boşnak v.s. ayrımcılığının körüklendiği Balkan coğrafyasında, TRT'nin yayınlarının bütünleştirici olması hassasiyetini güderken soydaşlara yönelik içeriklerin daha ağırlıkta olması önem arz etmektedir. Balkanlar'da yaşayan akraba topluluklarına örnek olması için Türkiye'de yaşayan Arnavut, Boşnak, Pomakların birlik, beraberlik ve dayanışma içinde bir üst "Türk" kimliği ile nasıl yaşadıklarını yansıtan programların yapılması örnek olacaktır. TV yapımlarında dikkat edilmesi gereken hususların başında Balkanlar'da yaşayan Türklerin ve Müslümanların bir bütünün parçaları olduklarının hissettirilmesi gerekmektedir.
Bölge insanı başta TRT olmak üzere diğer TV yayınları sayesinde diğer Balkan ülkelerinde de kendisi gibi Türkçe konuşan, Müslüman insanların olduğunu fark etmiş, aynı kültürün bir parçası olduğunu görmüştür.
O bölge insanını bir araya getiren ve yerinde (aynı şehirde, aynı bölgede) programların düzenlenmesi.
4. TRT yayınlarında Balkanlar'daki Türklerin kültürel ve sosyal faaliyetlerine daha geniş yer verilmesi, özel günlerinin o bölge insanın da katılımı ile aktarılması uygun olacaktır.
5. Sadece TRT Çocuk bile hazırlanan özel programlarla, oralarda yetişen Türk çocuklarına, kendi dilini ve değerlerini öğrenmesi yönünden çok şey katabilir. Özetle TRT Bulgaristan'daki Türk çocuklarının yetişmesinde, yetişkinlerin de Türkiye hakkında sağlıklı bilgi edinmesinde ve kendi değerleriyle buluşmasında etkilidir.'
6. Balkanlar'da bölgesel Türkçe TV ve radyo kanallarının kurulmasına destek sağlanmalıdır. Bu kanalların basılı yayın organlarının oluşmasına da destek verilmelidir. Bu konuda, azınlık Türk Kültür Dernekleri öncülük yapabilir. Teknik donanım ve yetişmiş eleman konusunda TRT diğer kurumlar (örneğin TİKA v.s.) ile ortak hareketle bu projelerin gerçekleşmesini sağlayabilir. Kalıcı olması, o bölge insanını işin içine çekecek, sorumluluğunu ve özgüvenini artıracak TV ve radyo kanallarının kurulması en önemli hedef olmalıdır. Balkanlar'da etkin olabilmemiz ve soydaşlarımıza sahip çıkmak için "balık yemeyi değil de balık tutmayı öğretmek" ana hedef olmalıdır.'
TRT Balkan'ın Bursa'da kurulması gerçekleşirse ciddi bir başarıya imza atılmış olacak.