Bulgaristan'da eğitimin geldiği nokta



Cumartesi, 31 Mart 2012

Bulgaristan’da eğitimin geldiği noktaFevzi EHLİMANGeçtiğimiz yıl yapılan genel sayım sonuçlarına göre Bulgaristan nüfusu her geçen gün daha da yaşlanmakta. Özellikle genç nüfusun devamla azalmakta olması kesinlikle ülkenin eğitim düzeyini çok ciddi şekilde etkilemekte. Ülkede birçok okul öğrenci yetersizliğinden dolayı kapılarını kapatmış durumda. Şu anda halen faaliyet gösteren okullar da ise kapanan okulların durumuna düşmeme korkusu bulunmakta. Her okul öğrencilerinin sayısını koruyabilmek adına birçok sıkıntılarla boğuşmaktadırlar. Bilindiği üzere okulların ayakta kalabilmesi için belli sayıda öğrencinin bulunması gerekmekte. Bu yüzden sınırda bulunan okullar öğrencilerini okulda tutabilmek adına öğrencilerin birçok yanlış davranışlarını dahi örtbas etmek zorunda kalmaktadırlar. Örneğin bir öğrenci öğretmenine küfretse, derslerinde devamsızlık olsa, okulun belli kurallarını ihlale dahi etse okuldan atılma şansı bulunmuyor. Nitekim okulda gerekli sayıda öğrenci bulunmayacağı için okul kapanacak ve okulun bütün personeli işsiz kalacak. Allah aşkına böyle bir psikolojide eğitim nasıl verilebilir. Durum böyle olunca öğrenci öğretmene istediği şekilde davranabiliyor, fakat öğretmen öğrenciye bırakın bir fiske vurmayı, kalbini bile kırmaktan çekinir hale gelmiştir. Bu da öğretmenlerin günümüzde ne kadar aciz bir duruma düştüklerini gösteriyor. Öyle ki öğretmen bir öğrenciye düşük not yazdığında dahi karşısında velisini bulmakta ve yazdığı düşük notun hesabını veliye vermek durumunda kalmaktadır. Her zaman doğru karar aldığını sanan Avrupa modeli eğitim kesinlikle ülkemizde yürümemektedir. Öğrenciye tokat atmak yasaklandığından bu yana muhakkak herkes görmektedir ki, öğrenciler arasında öğretmenlerine karşı ne korku, ne saygı ne de sevgi kalmıştır. Bunun sorumlusu mutlaka ilk başta aileler, daha sonra bu eğitim modelini uygulayanlardır. Tabi ki şiddet hiçbir şeyi çözmemektedir, fakat unutmamak lazım ki sadece ılımlı davranmakla da istenilen eğitimi vermek mümkün olmamaktadır. Özellikle yaşlılar devamlı eskiden eğitim hakkında derler ki, aileler çocuklarını okullara bıraktıkları zaman öğretmene ‘eti de kemiği de senini' diyerek öğretmenlere karşı ne kadar güvendiklerini göstermektedirler. Böyle olunca öğretmenin eğitim vermesi daha da kolaylaşmaktaydı. Muhakkak her kez öğrencilik hayatında öğretmenlerinden tokat yemiştir ve şu an hatırladığında ise iyi ki öğretmenim bunu bana yapmış, yoksa bu hatamı düzeltemeyecektim diyoruzdur. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerek, karşısındakiyle onun anlayacağı dilden konuşmak gerek. Örneğin küçük yaştaki bazı çocuklar ateşin yaktığını anne-babasının uyarmasıyla anlar, kimside bizzat ateşe dokunduğunda. O yüzden öğretmenler her öğrenciyle anlayacağı şekilde eğitim vermelidir, buna da müdahale edilmemelidir. Böylesine elleri kolları bağlı ve baskı altında eğitim vermeye çalışan öğretmenlere hakikaten Allah'tan sabır dilemekten başka yapılacak bir şeyin olmaması çok acı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI