Tarihten bu yana milliyetçi politikalarla yok edilmeye, toplumdan silinmeye çalışılan farklı dilden, farklı dinden, farklı mezhepten topluluklarda olduğu gibi Bulgaristan'daki Müslümanlar da asimile tehlikesiyle karşı karşıya...
1997-2000 yılları arasında Başmüftülük görevini üstlenen Mustafa Aliş Hacı 2005 yılında yapılan seçimlerle yeniden göreve geldi. Fakat açılan dava nedeniyle Bulgaristan Yüksek Mahkemesi tarafından seçim iptal edildi. Geçen yıl yapılan kongre ile tekrar seçildiğini fakat devletin kendisini tanımadığını ifade eden Başmüftü kendilerinin tanınmak istenmediğini, dinlerini yaşamaya müsaade edilmediğini dile getirdi.
7,5 milyon nüfusa sahip Bulgaristan'ın Müslüman nüfusu 1,5 ila 2 milyon arasında. Diğer dinler ise Bulgar Ortodoks'u yüzde 83,5, Müslüman yüzde 13, Roma Katolik yüzde 1,5, Yahudi ve diğer dinler yüzde 0,8 dilime sahip.
Yüzde 83'ü Bulgar, yüzde 8,5'i Türk, yüzde2,6'sı Roman, yüzde 5,9'u başka milletlerden.
Bulgaristan nüfusunun büyük çoğunluğunu Bulgar Ortodoksları oluşturuyor. Aslında bana göre burada vurgulanması gereken de orda haksızlığa uğrayan kitlenin sadece Müslümanlar olması değildir. Asıl sorun hangi milletten ve dinden insan olursa olsun bir ülkede azınlık sayıda olmaları nedeniyle kültürlerini, dillerini, dinlerini özgürce yaşayamama sorunudur. İster Müslüman, ister Hıristiyan...
Mustafa Aliş Hacı, Müslüman olarak kendilerinin asimile edilme tehdidiyle karşı karşıya olduklarını, ibadetlerini yapmakta büyük sıkıntı yaşadıklarını ve Müslüman mezarlıklarının bile olmadığını dile getirdi toplantıda.
Haklıdır çünkü tarihten bu yana azınlıkta kalan her toplum asimile edilme durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Bulgaristan'da yaşayan Müslümanlara uygulanmaya çalışılan asimile politikası, diğer bazı ülkelerde de en çirkin yüzüyle kendini göstermiştir.
Nazi iktidarı, Auschwitz toplama kampında üstün ırk' olarak kabul ettiği Alman ırkı adına, aşağı ırk olarak gördüğü Yahudileri' diri diri yakmıştır. Amerika'daki cezaevleri siyahî vatandaşlarla dolup taşıyor. Günümüzde de hala en aşağılık, onur kırıcı, insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyorlar. Keza Çingene' olarak tanımlanan Roman vatandaşlar da... Toplu taşıma araçlarında yer vermeye lüzum görmediğimiz, her fırsatta hırsız ilan edip suça ve yoksulluğa ittiğimiz vatandaşlar onlar...
Yani tarihten bu yana azınlıkta kalan her dilden, her milletten, her dinden, her kültürden topluluklar güya milliyetçilik adına kıyımlara uğramış, aşağılanmış, dilleri, dinleri, kültürleri yok sayılmış, toplumdan tecrit edilmeye çalışılmışlardır.
Şu an da Bulgaristan'da azınlıkta yaşayan Müslümanlar da aynı zihniyetle baskı altına alınmaya çalışılmakta, asimile politikasına maruz bırakılmaktadırlar. Bırakın Hıristiyanlar ibadetlerini kiliselerde yaparken, Müslümanlar da camilerde inançlarının gereğini yerine getirsin...
Bu korku, bu endişe niye?
yazan :Serap ÖZTÜRK
Kent Gazetesi