Bulgaristan'da Türk Olmak



Çarşamba, 15 Ekim 2014

Bulgaristan’da Türk Olmak Sebahat NECİBBir ülkede azınlık isen, yaşamın her bakımdan zordur. Mesela, bazı "vatansever" vatandaşlara insan olduğunu kabullendiremezsin, seni eşek yerine alabilir.

Kültürünü, örf ve adetlerini yaşatmak istiyorsan, seni bu ülkede tehdit olarak görebilirler. İbadet etmek için camiye gidiyorsan, taşlanabilirsin. Ana diline sahip çıkmak istiyorsun, çok görülür. Ülkede resmi olmayan bir dilde "seni seviyorum" diyorsan, tokadı yersin.

Yapılan erken genel seçimlerde üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi partisinin elde ettiği sonuçlardan rahatsız olan bir grup, sonucu protesto ederek, yanlarında getirdikleri bir eşeği Türk asıllı milletvekili gibi gösterip ağır ithamlarda bulundular. Eylemde, "Türkler vekil olabiliyorsa eşekler de parlamentoya girebilir" yazan pankart açıp taşıdılar.

1990 yılından bu yana Bulgaristan demokratik bir ülke, 2007 yılı itibariyle de Avrupa Birliği üyesidir. Biz böyle bir demokratik ülkede yaşıyorsak, neden vekil olmamıza itiraz edenler var. Bu ülkede herkes eşit şartlar altında yaşamalı. Nasıl ki bir Bulgar vergi ödüyorsa, aynı şekilde bir Türk de vergisini ödüyor. Türkler Bulgaristan'da sadece tütün tarlasında veya inşatlarda çalışıyorsa o zaman iyi bir vatandaş sayılıyor. Bizlerden yönetici, devlet memuru, bakan, belediye başkanı olduğu zaman kötü insan sınıfına giriyoruz.

Bulgaristan'ın ekonomisi gittikçe kötüye gidiyor, yaşam şartları zorlaşıyor, işsizlik had safhada, üniversite mezunları inşaatlarda çalışmak zorunda, gençlik ise ülkeyi terk ediyor...

Ülkemiz bu durumdayken, buna çözüm aramak yerine, neden ırkçılık ve Türk düşmanlığı giderek artış gösteriyor?!

Geçenlerde sokakta 10 yaşlarında iki çocuğun konuşmalarına kulak misafiri oldum. Daha küçücük yaşlarına rağmen, ne konuştuklarını duyduğumda, Türk düşmanlığının bu kadar da arttığına inanasım gelmedi. Çocukların kendi aralarındaki konuşma şöyleydi: "Türkler neden Bulgaristan'da yaşıyor ki, onlar kendi ülkelerine, Türkiye'ye gitsinler", "Bulgaristan'da sadece Bulgarca konuşulmasını istiyorum", "Lütfi Mestan'ın isteği neymiş, özgürce Türkçe konuşmak. Buna asla izin vermeyeceğiz.", "Pis Türkler, hepsi buradan defolup gitmeli".

Gençlerimiz ülkemizin geleceği ise, küçük yaşlardaki bu çocukların ırkçılık duygularıyla beslenmeleri, büyüdüklerinde ülkemize ne gibi faydaları dokunacak acaba?!

Bizler özbeöz ülkemizde her zaman hoşgörü çerçevesinde yaşamayı tercih edip iyi geçinmeyi seçtik. 

Lakin, bir kişi karşısındakine hoşgörü gösteriyorsa bunun anlamı: "Ben insanım ve senin de insan olduğuna inanıyorum" demektir, "Ben eşeğim, gel sırtıma bin, ben her yükü taşırım" demek değildir.

Unutmayalım ki, toplumlar gökkuşağı gibi farklı renkleri bir araya toplayarak renkli yaşamlar sunabilir, birbirlerini anlayarak geleceğe hep birlikte bakarak yürüyebilir ve yürümeli de.

YAZARIN DİĞER YAZILARI