Son günlerde Bulgaristan'da gündemden düşmeyen bir konu var: Bulgar etnik azınlıkların sınır dışında ana dilinde eğitim hakkı. Ukrayna'nın Eğitim Yasasında, etnik azınlıkların ana dilinde eğitim hakkını kısıtlanması, Bulgaristan'da büyük tepki yarattı.
Cumhurbaşkanı Radev'in ise konuyla ilgili büyük çabaları ve kesin duruşu dikkat çekti. Radev, "Bu nesli elimizden kaçırırsak, onların çocukları Bulgar benliği ve bilincine sahip olmayacaktır" diyerek kesin bir görüş sergiledi.
Daha sonra Arnavutluk'un aynı şekilde azınlık haklarını tanımaması da Bulgaristan'da tepkilere yol açtı. Bulgaristan ve Arnavutluk Başbakanları arasında yapılan ikili görüşmeler, istişareler, iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının toplantıları, Bulgar AP milletvekillerinin konuyla ilgili gönderdikleri mektuplar ve düzenledikleri imza kampanyaları sonucunda Arnavutluk, Bulgar azınlığını tanıdı ve büyük haklara sahip olmalarını sağladı.
Bunun sonucunda alınan yeni karar ile Bulgarların10 yıldır sarf ettikleri çaba ve isteğe göre:
- Bulgar koleji yapılabilecek.
- 3 yıldır Tiran'da 100 çocuğun ve 70 yetişkinin okuduğu kilise okulu mevcut.
- Bulgar dernekleri kurulabilecek.
- Bulgar partisi kurulabilecek.
- Ulusal azınlıkların yerel makamlarla ana dilinde konuşabilme hakkı sağlanacak.
- Sokak isimleri, toponımler ve topografik bilgilerin Arnavutça yazılmasının yanı sıra, azınlıkların kendi ana dilinde de yazılabilecek.
- Kurumlarda azınlıkların ana dilinde bilgi almaları sağlanacak.
Gel gelelim Bulgaristan'ın yurtdışındaki kendi soydaş azınlıklarının hakları için sarf ettiği çabayı kendi vatandaşı olan azınlıklar için uygulamakta mı?!
- Azınlıkların Bulgaristan'da hiçbir yerde okulu yoktur.
- Nüfusu yaklaşık 1 milyona yakın Türk azınlığının yıllardır sarf ettiği çaba ve isteğe rağmen okullarda ana dilinde eğitim dersi zorunlu görülmemektedir. Eğitim Kanunu'nda yer alan ana dilinde ders konusunun seçmeli ders olarak tanımlanması ve koreografi dersi ile aynı sıraya konulması gibi düzensizliklerden dolayı Türkçe okuyan çocukların az olması buna en büyük etkendir.
- Ulusal azınlıkların yerel makamlarla ana dilinde konuşabilme hakkı yoktur.
- Sokak isimleri ve topografik bilgilerin Bulgarca yazılmasının yanı sıra, sadece İngilizce yazılmaktadır. Yıllar önce Kırcaali'nin ismini Türkçe olduğu için Ataka partisinin lideri Siderov tarafından şehrimizin ismi Delovgrad ile değiştirme çabaları herkesçe bilinmekte. Aynı şekilde Rila dağının zirvesi Musala'nın da Türkçe olduğu için değiştirilmesi teklifinde bulunmuştu.
- Kurumlarda azınlıkların ana dilinde bilgi almaları yasaktır, hatta imkansızdır. Bulgarca bilmeyen yaşlılara kurumlardaki muamele ise insan haklarına bile aykırıdır.
- Seçim kampanyası sırasında ana dilinde propaganda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne rağmen, yasaktır. Yapana ise para cezası uygulanmaktadır.
Bulgaristan kendi soydaş azınlıklarının hakları için sarf etmiş olduğu çabayı, maalesef kendi vatandaşı için uygulamayıp onların haklarına aykırı kanunlar almaktadır.
İşte buna çifte standart denilir.
Bizler bu ülkede eşit vatandaş olmak, ibadetlerimizi özgürce görmek, dilimizi özgürce kullanmak, kültürümüzü özgürce yaşatmak istiyoruz.