BÜYÜK VAATLER



Pazar, 10 Şubat 2008

BÜYÜK VAATLERİbrahim BALTALISüleyman Demirel: "Herkese iki anahtar" (ev ve araba). "Şeffaf karakollar".
Bülent Ecevit: "Köykentleri kuracağız"
Tansu Çiller: "Her mahallede 100 trilyoner olacak"
Mesut Yılmaz: "Susurluk'u çözeceğiz"
Devlet Bahçeli: "Başörtüsü sorununu ürkekler değil, erkekler çözer." "Abdullah Öcalan'ı idam edeceğiz."
Yukarıdakiler Türkiye'deki siyasilerin gerçekleşmeyen vaatleri. Vaatler konusunda bir de tarihin derinliklerine göz atalım.

"Dünyayı Ağlatanlar" adlı eserinde Halit Ertuğrul şunları yazmaktadır: "...Suikastçılar senatoda hazırlanmışlardı Sezar , yerine oturur oturmaz etrafını aldılar. Onunla konuşacak , bir şeyler isteyecekmiş gibi davranıyorlardı. Sezar durumdan şüphelendi ve onlardan uzaklaşmak istedi. Hızla doğruldu , fakat , sırtındaki harmanisinin baştan başa yırtıldığını gördü . O anda suikastçılardan biri arkasından bir hançer darbesi indirdi. Hançerler üst üste girip çıkıyordu gövdesine. Etrafındakileri ümitsiz bir şekilde hızla gözledi. Son bir gayretle kaçmaya yeltenecekti. Fakat o anda , gayrimeşru çocuğu Brütüs'ün hançerini hırsla savurduğunu gördü.

Dudaklarından dökülen kısacık cümle , beklenmedik ihanetler için deyim olacaktı:

-Sen de mi Brütüs?!

Sezar , önce iki büklüm oldu. Sonra sırt üstü yuvarlandı. Hayret ve dehşetle açılmış gözleri hâlâ sorar gibi bakıyordu:
"Sen de mi Brütüs?..."

İktidara büyük vaatler içinde gelen ve kendisini tek adam yapmak uğruna binlerce canlar yakıp , zevk ve eğlenceye dalan Sezar'ın sonu , insanlık tarihinde ibret olmuştur. Çünkü ;

"Kanla gelen , kanla gider , seçimle karşılanan ise seçimle uğurlanır."

Tarihten başka bir örnek:

Avrupa'da Estergon kalesi gibi bir de Kanije kalesi vardı. Kale 1600 yılında ele geçirildi. Avusturya, İtalyan, İspanyol, Malta ve Papalık askerleri ile Macar ve Fransız gönüllüleri geleceğin imparatoru Arşidük Ferdinand komutasında Kanije Kalesi'ni kuşattılar. 1601 yılında gerçekleşen kuşatmada düşman ordusu 100 bin kişiden oluşuyordu.

Ferdinand ordunun moralini yükseltmek için askerlerine büyük vaatlerde bulundu. Burçlara ilk çıkacak olanlara 10 köy, Tiryaki Hasan Paşa'yı yakalayacak olana ise 40 köy vaad ediyordu. Böyle dolduruşa getirilen düşman ordusu ertesi sabah toplu bir hücuma giriştiyse de Tiryaki Hasan Paşa'nın 9 bin kişilik gücü karşısında sonuç alamadılar ve üstelik 18 bin ölü verdiler. Tiryaki Hasan Paşa ustaca gerçekleştirdiği manevraları sayesinde muhteşem bir zafer kazanmıştı...

Yunanlılar, Kütahya-Eskişehir Muharebelerini kazandıktan sonra, Yunanlıların bu başarılarından bahseden İngiliz Başbakanı Lloyd George: "Milli Türk Kuvvetlerini yenmiş bulunan Yunanistan'ın Sevr Antlaşması esaslarıyla yetinemeyeceği" şeklinde ileri sürdüğü büyük vaatlerle Yunanistan'ı barışa değil taarruza teşvik etmiştir.

"Bütün bunları neden yazdınız, şimdi bunların yerimiydi?" gibi bir soru mutlaka aklınıza takılmıştır. Dikkat ederseniz, verilen büyük vaatlerin arkasında hep büyük bir güç vardır; ancak bu vaatlerin her zaman için gerçekleşeği anlamına da gelmemektedir. Vaatler bazen öyle bir hal alır ki, ülkeler barış yerine savaşı seçmek zorunda kalırlar.

Son günlerde ülkemizin Başbakanı Sayın Karamanlis Anavatanımız Türkiye'yi ziyaret etti. Burada beklenildiği gibi somut çözümler çıkmadı, ya da en azından açıkça söylenmedi. Ancak Başbakan Sayın Erdoğan'ın "Patrikhane'nin ekümenikliği iç sorundur" demesi bir anda Yunanlıların umutlarını arttırdı. Batı Trakya Türkleri ise Patrikhane konusunun gündeme gelmesinden sonra, "acaba bunun karşılığında Batı Trakya'ya bir ilahiyat fakültesi mi kurulacak?" gibi bir soruyu kendi kendilerine sordular. Ancak somut olarak bir politika değişikliği gibi gözükse de vaatten öteye gitmeyen bir söylemdir.

Sonuç olarak, siyasi arenada vaatler bazen bir stratejinin uygulanmasında taktik olarak kullanılabilir. Hoşumuza gitsin veya gitmesin vaatlerin arkasında mutlaka bazı pazarlıkların da yapıldığı muhakkaktır. Umarız ki yapılan pazarlıklarda Batı Trakya Türklerinin de eğitim, vakıflar, müftülükler gibi ana sorunları da gündeme gelir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI