Bugünkü Bulgar gazetelerine baktım sabah sabah. Öyle özel bir ilgiden değil, zaten birkaç yıldan beri internetten üç dört yerel ve ulusal Bulgar gazetesini okumak alışkanlık oldu.
Son iki gündür Bulgaristan ziyaretinde bulunan T.C. Başbakan'ı Recep T. Erdoğan'ı Bulgar basını bugün es geçmiş, yani bir nevi yok saymış. Gazete yönetiminin işine karışmak haddime değil, ne isterse onu yazarlar. Ama 75 milyonluk bir Türk devletinin Başbakanı'nı yok saymak şık olmuyor doğrusu. Bu da Türk ve Türkiye'den nefret eden, kıskanan, bir kaşık suda Türkleri hemen boğmaya hazır olanlar sadece ATAKA partisi üyeleri değil, basın patronları da buna dahil. Ben böyle telâkki ediyorum bu konuyu.
Bulgarlar'a dostlarımız mı desem, komşumuz mu desem, zaten hoşgörüyle yaklaşan hep biz Türkleriz. Onlara söylemek istediğim birkaç söz var:
Bir-Beş asır sizin kimliğiniz koruyan Türkleri sevmeniz, bağrınıza basmanız gerekirken, bu kin, bu nefret niye?
İki-Balkan Savaşı'nın akabinde bir yerleriniz sıkışınca, Türk askeri geldi, sizin için Romanya ve Sırbistan cephesinde canını verdi. Ama sizde vefakârlık nerdeeee?
Üç-Bunca yıldır göçedip yerleştiğimiz Anavatanımız kaç kuruş tazminat istendi sizden?
Fazla tarihin derinliklerine inmeyelim, zaten tarihî bilgim de kıt.
Son 20 yıla gelelim:
Bir-Elektriğiniz yetersiz kaldı, T.C. yetkilileri masaya bile oturmadan bir sözde verdi.
İki-Türk işadamları bunca yatırım yapıp on binlerce Bulgaristan vatandaşına (Buna has Bulgarlar da dahil) aş ve iş sağlandı.
Üç-Erdoğan Kırcaali'ye soydaşlarını ziyarete gitmeseydi mi?
Çağdaş demokrat olun! Öyle Avrupa Birliği'ne girdik diye böbürlenme bir şey ifade etmez. Kafanızdaki beyini harekete geçirin artık, ayıp oluyor doğrusu.