İçinde bulunduğumuz dönem kapitalizmin, yani maddiyatın tavan yapma yolunda hızla ilerlediği bir dönem. Öyle ki, hayatımızın her bir bölümünde maddiyat büyük ölçüde yer almakta. Bizler artık ne eskisi gibi karşılıksız bir iyilik yapmaktayız, ne karşılıksız bir muhabbet etmekteyiz. Hatta karşılıksız sevmeyi dahi bilmiyoruz. Daha önceki dönemlerde de muhakkak maddi çıkarlar insanın hayatında yer almıştır, yer almaya da devam edecektir, fakat şu an insanlar arasındaki iletişim belki de eskiden bu durumda değildi.
Günümüz insanları birçok şeye sahip olmalarına rağmen, eskiden hiçbir şeyleri olmayan insanlardan daha mutsuz haldeler. Bizler kazandıkça daha içine kapanık ve daha bencil olmaktayız. Hayat listemizin ilk sırasında maddi çıkarlarımız yer alırken, listenin alt sıralarında sevgi, saygı, akraba ilişkileri gibi manevi işler yer almakta. Hatta daha da kötüsü bu manevi işler bazılarının listesine hiç giremiyor. Bizler o kadar çok maddiyata bağlı olduk ki, hafif atlatılan bir trafik kazasından sonra sağ olduğumuz için şükür edeceğimize, maddi hasarlar nedeniyle birbirimizle kavga eder hale geldik. Hani eskilerin kullandıkları bir söz vardır ya Cana geleceğine, mala gelsin'. Bu söz insana olan değerin her şeyin üzerinde olduğunun en basit örneği, fakat günümüzde bu söz zihinlerimizden yavaş silinmekte ve bazı kitapların sayfalarında unutulmaya yüz tutmakta. Bizler artık mal ve mülk uğruna en büyük değerlerimizi feda eder hale geldik. Bu değerler arasında akrabalarımız, hatta kardeşlerimiz, hatta ve hatta evlatlarımız yer almakta. Peki, bu gidişatın önüne geçmek hiç mi mümkün değil? Her ne kadar imkânsız görünse de, fazla çalışarak bu sıkıntılardan insanları kurtarmak mümkün. Peki, nasıl olacak? Tabi ki de gençler üzerinde yapılacak çalışmalarla. Çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirerek geleceğimizi kurtarabiliriz. Bunun için de tabi ki en büyük görev ailelere düşmekte. Şu an sorsak, çocuklarını kötü yetiştiren aile yoktur. Aileler çocuklarını her zaman iyi yetiştirdiklerini zannederler ve şu anda gençlerin bulundukları durumdan diğer aileleri suçlarlar. Ailelerin artık başka aileleri eleştirmek yerine kendi ailelerine daha fazla önem vermeleri gerekmekte ve şu anda gençlerin bulundukları sıkıntılardan öncelikle kendilerinin sorumlu olduklarını düşünerek hareket etmeleri gerekmekte. İnsanlar bugün maddiyata çok bağlıysalar bunun suçlusu ailelerdir. Neden mi ? Bir çocuk dünyaya geldiğinde yakasına önce altın ve para takarak daha küçük yaşta çocuklara para sevgisini aşılanmakta. Ailelerin evlatlarına kaliteli giysiler almak için para harcamayı bırakıp, kaliteli bir kimlik giydirmek adına varlarının yoklarını harcamadıkları sürece maalesef içinde bulunduğumuz bu durum daha da kötüye gidecektir. Tabi bunu başarabilmek için de öncelikle Cana geleceğine, mala gelsin' sözünü kabullenmemiz gerekecektir. Bizler bunu kabullenemediğimiz taktirde çocuklarımıza kabul ettirebilmemiz mümkün olmayacaktır.