Devletimizin Başmüftülük imtihanı... Nereye bu gidiş?



Çarşamba, 02 Mart 2011

Devletimizin Başmüftülük imtihanı... Nereye bu gidiş?Vedat S. AHMEDBulgaristan Müslümanlarına yönelik son bir yıldır yürütülen aşırı yıpratıcı çalışmalar sonucunda özellikle 2010 yılında Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü etrafında sunî olarak ortaya çıkarılan sorunları çözmek ve Bulgaristan Müslümanları arasında dinî önderlerinin seçimi konusunda ciddi bölünmelerin olmadığını göstermek amacıyla 12 Şubat 2011 tarihinde Sofya'da Olağanüstü Millî Müslümanlar Konferansı düzenlendi. Defakto olmayan, ama bazı hakimlerin çok net olmayan kararlarına dayanarak Bulgaristan Müslümanları ile ilgili karar verici kurum olarak takdim edilen Yüksek Müslüman Dinî Şurasının üyelerinin yarısının hayatta olmaması sebebiyle karar alma yetikisi bulunmadığından Konferans, Bulgaristan Müslümanlarını temsilen her yerleşim yerinde bulunan Müslüman Encümenlerin ezici çoğunluğunun yazılı talebi üzerine ve her yerleşim yerinde Cuma namazlarından sonra şeffaf ve her Müslümana açık bir şekilde yapılan genel toplantılarda seçilen delegelerin katılımıyla gerçekleşmiştir. 1000'e yakın delegenin katılımıyla, yurt içi ve dışından resmî kurum ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşen Konferansa yönelik Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov ve Başbakan Boyko Borisov selâmlama mesajı, İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve T.C. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez temsilci ve selâmlama mesajı göndermişlerdir. Ayrıca Balkan ülkelerinin başmüftüleri de katılmışlardır. Konferans, yeni Tüzük kabul etmiş, yeni yönetim organları - Başmüftü Mustafa Hacı, Yüksek İslâm Şurası Başkanı Şabanali Ahmed ve 31 kişiden oluşan Yüksek İslâm Şurası seçmiştir.
Dinler Kanunu gereğince, Konferans tarafından alınan kararlar tescil olunmak üzere 15 Şubat 2011 tarihinde Sofya Şehir Mahkemesine dilekçe yatırılmıştır, daha sonra ek olarak mahkemeye iki açıklayıcı belge daha sunulmuştur. Ancak 24 Şubat 2011 tarihinde Sofya Şehir Mahkemesi belirli çevrelerin baskısıyla Bulgaristan Müslümanlarının iradesini hiçe sayarak Konferansta alınan kararların tescilini reddederek 1.5 milyon Müslümanı bikaç ayyaşa bağımlı kılma yönündeki teşebbüsleri bir adım daha ileriye götürmüştür. Ancak bu şekilde mahkeme bir kez daha Müslümanların iradesini yok sayarak yapması gereken tescili yapmayarak Bulgaristan Müslümanlarının dinî hususiyete haiz olan içişlerine müdahale ederek Müslüman toplumu tekrar uzun bir hukuk sürecinin içerisine sürüklemiştir.
Ancak sorunun hukukî olmadığı ayan beyan ortadadır. Çünkü Bulgaristan Müslümanlarına soykırım politikalarının uygulandığı komünist dönemin Başmüftüsü Nedim Gencev, Konferansa kadar olduğu gibi, Konferans sonrasında da Müslüman toplumu yıpratma çabalarını sürdürmekte ve bu konuda Bulgaristan Devleti'nin de aktif veya pasif desteğini görmektedir, bu konuda özellikle İçişleri Bakanlığı ve Başsavcılığın büyük katkısı bulunmaktadır. Çünkü Bulgaristan Müslümanlarının hür iradesiyle seçtikleri Başmüftülük yönetiminin Nedim Gencev ve elemanları ile ilgili onlarca suç duyurularına (2009-2011 yıllarında) rağmen, bunların dosya halinde Başsavcı Boris Velçev'e sunulmasına ve gereğini yapacağına dair taahitte bulunmasına rağmen, Başsavcılık ve İçişleri Bakanlığı birimleri bugüne kadar hiçbir soruşturmayı neticelendirmemişler, hatta birçoğunu başlatmamışlardır. Ancak Nedim Gencev'in bütün şikâyetleri ile ilgili, hatta 12 Şubat 2011 tarihinde düzenlenen Konferans ile ilgili olarak Başsavcılığa yaptığı suç duyurusundan dolayı Başmüftülük yetkilileri, Konferansın organizatörleri, bölge müftüleri ve Konferansa delege olarak katılan imam ve encümen üyeleri suçlu muamelesine tâbi tutularak sorgulanmaya başlanmış bulunmaktadır.
Ayrıca 12 Şubat 2011 tarihli Konferansta gerçekleşen seçime istinaden yeni seçilen yönetim, Sofya Savcılığı ve İçişleri Bakanlığına hitaben bir yazı yazarak hukukî birtakım kurnazlıklarla Savcılık ve İçişleri Bakanlığı tarafından yeni bir Konferans yapılıncaya kadar olmak üzere kapatılan Başmüftülük binasının Müslüman toplumun seçtiği yönetime iade edilmesini talep etmiştir. Ancak bugüne kadar bu gerçekleşmemiş ve 1.5 milyon Müslümanın dinî idaresi halâ kulübe gibi bir yerde çalışmalarını sürdürmektedir. Büyük emeklerle onarılan Başmüftülüğün asırlık binası ise hava şartlarının etkisiyle donma ve boru patlamalarına maruz kalarak ciddi anlamda hasar görmüş bulunmaktadır.
Bununla birlikte Nedim Gencev'in çevresinden bir grup 1.5 milyon Müslümanın dinî önderi Başmüftü Mustafa Hacı'nın ikamet ettiği apartmana izinsiz bir şekilde dalmak suretiyle mülke tecavüzde bulunmuşlar, işgal etmişler ve Başmüftüye evini dahî kullanmaya müsaade etmemektedirler. Bu konu ile ilgili olarak gerekli suç duyuruları yapılmış ve bütün gerekli belgeler ibraz edilmiş olmasına rağmen, Savcılık ve Emniyet yetkilileri işgalcileri apartmandan çıkarmamışlar, yapılan işgale seyirci kalmakla da yetinmeyerek işgalcileri korur bir vaziyet almışlardır. Konunun medyalara intikal etmesi üzerine işgalciler güle-oynaya serbest bırakılmışlar, Başmüftünün dairesi ise kapatılıp mühürlenerek polis korumasına terk edilmiştir. Bu başıboşluktan istifade eden haklarında onlarca soruşturma başlatılıp hiçbiri sonuçlanmayan aynı birkaç kişi Başmüftülüğün kiraya verdiği Sofya'nın göbeğindeki başka bir vakıf malını işgal etmişlerdir. 10 sene boyunca Gencev'in oğluna peşkeş çektiği bu vakıf binası 2006 yılında Gencev'ten binbir mücadele sonucu alınmış olmasına rağmen, bugün devlet organlarının sessizliği ve hiayesi altında bir grup silahlı bıçaklı Filibeli ayyaşın işgali altındadır. Bu da yetmiyormuş gibi, işgalcilerle uğraşması gereken emniyet görevlileri, Başmüftülüğün Genel Sekreterini kelepçeleyerek onun şahsında Bulgaristan Müslümanlarına gözdağı vermeye çalışmışlardır. Parlamentoda kendisine yöneltilen soruları cevapladığı sırada bütün bu olanları savunur bir tavır sergileyen İçişleri Bakanı Tsvetan Tsvetanov, daha önce dostu olduğu iddiası medyalara dahi yansıyan Filibeli Haşim'i kelepçeleyip gereken yere göndereceği yerde himayesi altında tutuyor. Sayın bakanın kulakları kurşun ile kaplı herhalde ki, Müslümanların şikayetlerini duymuyor... Başsavcı Velçev'in ise dili tutulmuş olmalı ki, bir tutuklama emri veremiyor. İki muhteremin âmirleri konumundaki Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın ise gözleri kör, kulakları sağır... Seçimler yaklaştıkça duyu organları çalışmaya başlar mı bilmem?! Bakalım bu aymazlığın sonucu nereye varacak?!..
Bizim için hava hoş, çünkü bizim inancımız belli:
Gelse celâlinden cefâ
Yahut cemâlinden vefâ,
İkiside câna safâ;
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

YAZARIN DİĞER YAZILARI