Belli bir yaşam tarzı içinde günlük görevlerimizle paralel televizyon seyretmemiz de olur. Haberleri, olayları izler zamanla vaktimizi ayarlamaya çalışırız. Ne var ki bazen umduklarımızı, beklediklerimizi bulamadığımız anlar olur, üzülür kalırız.
Yayınların çoğunda önümüze hırsızlık, çalıp kapma, çocuk tecavüzleri, ırza geçme gibi acayip levhalar serilir. Böyle bir durum karşısında onurumuz ve içdünyamız sarsılır, yıkılır. Kimliğimiz bir boşlukta kalır gibi olur. Düşünüp durur olayların nedenlerini yeni düzende, toplumda, kişinin ahlâk ve görüşlerinde zuhur eden değişiklerde görürüz.
Yıllar öncesi Kuran, tecbit ve diğer kitaplardan edindiğim bilgilere göre İslam Dünyasında, Dinimizde bunların hiçbirine müsade edilmemiş, ayrı ayrı ayetlerde yasaklanmıştır. Dini kuralların ne zaman nerede hangi dönemde olursa olsun geçerli olduğunu, bunların korunmasında yolsuzlukların, işlenen cinayetlerin azalacağını, işlerin müspet bir yöne gireceğini düşünüyoruz. Zira dinimizin temellerinde, esas kurallarında, insanoğlunu kötülüklerden huzur içinde, hoşgörü içinde anlamlı bir yaşama götürecek güçlü unsurlar vardır.
Dürüst ahlâk ve iyiliklerin, manalı bir hayatın ailede yapılabileceğini bildiğimiz halde çocuklarımıza zamanında dini bilgilerin de verilmesinin kendimize bir borç ve ihtiyac olduğunu asla unutmamalıyız. Bu hususta aranıp bulunacak çok yollar vardır. Bilgi ve davranışlarımıza dayanarak bunları bazı misallerle de destekleyebiliriz.
Komşularından bir köyün imamına mahkemede kendisine şahit olmasını ister. Hiç düşünmeden İmam bunu yapamam der. Insanlar beni mahkeme kapılarında görünce adresimde neler konuşmazlar diyerek kapatır konuyu. Bu ibret verici bir olay olsa gerek. Ahlak sahibi kişi mahkeme kapılarında görünmek bile istemez...
Benzeri daha nice misaller gösterebiliriz. İslâm Dünyasında Dinimizin kuralları temizlik, adalet ve dürüstlük için tükenmez bir kaynaktır. Yeter ki onları zamanında anlayıp değerlendirebilelim...