Aralık ayı başında Ankara'yı ziyaret eden Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından yapılan basın açıklamasında Güney Akım projesine ilişkin sözleri Sofya'da büyük yankı uyandırmıştır: Güney Akım projesine mevcut şartlarla devam edilemeyeceğini söyleyen Putin, basın mensuplarının Güney Akım'la ilgili soruları üzerine "...Bulgaristan'dan izin almadan projeye devam etmek mantıksız ve makul değil. Yani biz yüzlerce milyar doları bu projeye yatıracağız ve Bulgaristan sınırında duracak mıyız? Demek ki biz bu projeyi gerçekleştiremeyeceğiz... Bu arada Bulgar dostlarımız devamlı bize Güney Akım projesinde yardımcı olacaklarını beyan ediyorlardı. Ama ne yazık ki bu böyle olmadı. Tabii ki Bulgaristan egemen bir ülke (devlet). Ama egemen bir ülkeyse (devletse) Avrupa Komisyonu'ndan elde etmedikleri kâr için bir telafi istesinler. Çünkü Bulgaristan'ın doğrudan elde edeceği kâr, senede 400 milyon Avro gibi bir gelir teşkil edecekti. Ama tabii ki bu bizim ortaklarımızın bağımsız seçimi. Mutlaka bazı sorumlulukları ve taahhütleri var. Ama bu da bizim işimiz değil" ifadelerini kullanmıştır.(1) Putin, Bulgaristan güzergâhına alternatif olarak Türkiye'ye yeni bir hat yapılabileceğini vurgularken Türkiye topraklarının Yunanistan sınırında kurulacak bir doğalgaz dağıtım merkezinden de Güney Avrupalı müşterilerin ihtiyaçlarının karşılanabileceğini belirtmiştir.(2)
Bu çalışmada, yorumsamacı (hermeneutic) söylem analizi metoduyla 1-10 Aralık 2014 tarihleri aralığında Putin'in Güney Akım projesine ilişkin açıklamalarının Sofya üzerindeki etkileri ele alınacaktır. Bu nedenle analiz birimi Putin'in açıklamaları, analiz düzeyi ise Bulgaristan'dır. Söylem analizinin ayrılmaz bir parçası olarak ifadelerin "bağlamına" bakıldığında, Putin'in ele aldığı konular itibariyle enerji başlığında Türkiye'ye gönderilen doğalgazda yapılacak indirimi, Akkuyu nükleer enerji santralindeki işbirliğini ve "Güney Akım" projelerini dile getirdiği görülmektedir.
Putin'in Güney Akım Açıklamasının Analizi
Putin'in Güney Akım projesine yönelik açıklamasını anlamlandırma noktasında projenin gelişimine bakmak gerekir. Kasım 2007'de Rus Gazprom ile İtalyan Eni firmalarının anlaşmaları sonucu (3) Güney Akım projesini hayata geçirmek için Bulgaristan ana dağıtım noktası olmak üzere Rus gazının Yunanistan üzerinden İtalya'ya ve Sırbistan üzerinden Orta Avrupa'ya gönderilmesi planlanmıştır. Bu noktada, süreç içerisinde projede yer alacak olan devletlerle görüşülerek müzakerelerde bulunulmuş ve proje çerçevesi oluşturulmuştur. Ancak Moskova'nın Ukrayna'ya askeri müdahaleyi öngören yetkiyi parlamentodan alması ve ülke içi dengelerde ayrılıkçı Rus yanlılarını desteklemesi Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya'ya yaptırım kararı almasına neden olurken bu bağlamda Rus doğalgazına olan enerji bağımlılığı azaltılmak istenmiştir.
Putin'in "Bulgaristan'dan izin almadan projeye devam etmek mantıksız, ve makul değil. Yani biz yüzlerce milyar doları bu projeye yatıracağız ve Bulgaristan sınırında duracak mıyız? Demek ki biz bu projeyi gerçekleştiremeyeceğiz..." ifadesinden Güney Akım ile ilgili henüz Sofya'dan nihai iznin alınamadığı ve bu sebeple projeye başlanılamadığı anlaşılmaktadır. Yüzlerce milyar doları riske atarak projeyi ölü bir yatırım haline getirmek istemediğine atıf yapan Putin, Bulgaristan'ın izni olmaksızın bu yatırımın yapılmasını "mantıksız" olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla projede ana dağıtım üssü olan Bulgaristan'ın projedeki pozisyonunda radikal bir değişiklik olacağı öngörülmektedir. Esasen, Sofya yönetimi bu projenin en başından beri içinde yer alan bir aktör olarak Güney Akım'ın kendi ülke toprakları üzerinden geçmesini hedeflemiş ve bunun enerji güvenliği ile getireceği kazanımlar doğrultusunda ülkenin stratejik konumunu kuvvetlendiren bir unsur olarak görmüştür.(4) Ancak Rusya'nın 2014 yılının başlarından itibaren izlediği Ukrayna politikası nedeniyle AB'nin yaptırımlarına maruz kaldığı göz önünde bulundurulursa, Bulgaristan'ın AB üyesi bir ülke olarak Brüksel'de alınan yaptırım kararına uymak zorunda kalmıştır. Sofya, bu noktada AB'li yetkilileri ikna etmeye çalışmışsa da Rusya'nın Bulgaristan seçeneğinden vazgeçtiğine yönelik açıklamasına kadar sonuç alamamıştır. Yaptırımların sürmesi ve buna bağlı olarak Sofya'nın bağımsız karar alamaması nedeniyle Moskova'yı alternatif güzergâh arayışlarına girişmiştir.
Putin'in basın toplantısındaki sözlerinin devamında "Bulgar dostlarının" projeyle ilgili "yardımcı olma" beyanatlarının eyleme geçmediğini söyleyerek Sofya'nın proje kapsamında söylem-eylem uyuşması kapsamında hareket etmediğine atıfta bulunmaktadır. Buna karşın, "egemen bir devlet" olarak Bulgaristan'ın kararına saygı duyduğu anlaşılmaktadır. Rusya "Bulgar dostlarının" neden karar alamadığını ve projenin hayata geçirilemediğini gayet iyi bilmektedir. Bu bağlamda, Putin bu açıklamalarının öncesindeki cümlelerde projenin engellenmesi noktasında Brüksel'i itham etmekte ve asıl sorumlu olarak Avrupa Komisyonu'nu (AK) görmektedir. Egemen bir devlet olarak Bulgaristan'ın Güney Akım projesinden elde edeceği kârı AK'den telafisini istemesini ileri sürmektedir. Zira Putin "Bulgar dostlarının" kaybını yılda 400 milyon Avro olarak tanımlamaktadır. Diğer bir deyişle Bulgaristan'a projede devre dışı kalmasına neden olan güzergâh değişiminin ve buna bağlı olarak Sofya'nın maddi kaybının birincil sorumlusunun AK olduğunu işaret etmektedir.
Esasen Ukrayna'yı devre dışı bırakma amacıyla Güney Akım projesinde Bulgaristan'ın ana dağıtım üssü olarak seçilmesi ve buradan dağıtımın bir kolunun Sırbistan'a bağlanması Moskova'nın "Slav kardeşlerine" jesti olarak değerlendirilmiş (5) ve kardeşlerine ekonomik, politik, stratejik bir takım avantajlar sağlama amacı da gütmüştür. Dolayısıyla Bulgaristan'ın karar alamaması Sırbistan'a gidecek olan hattı da etkilemiş ve Belgrad yönetimini güç durumda bırakmıştır. Rusya'nın Belgrad'ı proje dâhil etme planı Kosova'nın 17 Şubat 2008'deki tek taraflı bağımsızlık ilanından kısa bir süre sonra olduğu göz önünde bulunurulursa, Rusya'nın Sırbistan'a sağlamak istediği çok yönlü destek daha iyi anlaşılır.
Putin'in "yıllık 400 milyon Avro" vurgusunda Bulgaristan'a kaybını hatırlattığı kadar, Bulgaristan'ın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik problemlere de gönderme bulunmaktadır. Ülkede son iki yılda yaşanan iki erken genel seçim siyasi istikrarsızlığın yanı sıra kronik hale gelen ekonomik sorunları daha güçlü bir şekilde gündeme getirmiştir. Bulgar ekonomisi batık bankalar krizi, artış kaydeden işsizlik, yolsuzluk, rüşvet, suç ve çıkar gruplarının faaliyet alanlarının genişlemesi gibi yapısal sorunlarla daha kırılgan bir görünüme sahip olmuştur. Dolayısıyla Bulgaristan'ın acil likit sermayeye ihtiyacı bulunmaktadır. Putin'in işaret ettiği nokta, geçiş ve dağıtım payları nedeniyle elde edilecek gelir Bulgaristan ekonomisine kısmî bir rahatlama yaratabilme potansiyelindeyken Sofya yönetimi Brüksel'in Rusya politikası nedeniyle bundan yoksun bırakıldığıdır. Putin'in ifadelerinin altında Euro bölgesinde yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle AB'nin Bulgaristan'a çare olamayacağı da gizlidir. Zira birkaç yıl öncesinde Yunanistan ekonomisinin kurtarılması sürecinde Yunanlılara sunulan acı reçete toplumsal olaylara da neden olmuştu. Bulgaristan'ın da böyle bir duruma düşme ihtimali bulunduğundan, Rusya AB'ye alternatif bir aktör olarak kendisini ön plana çıkarmaktadır. Zira Rusya, AB'nin Bulgaristan'ın Güney Akım'ın iptali nedeniyle yaşayacağı ekonomik kaybı tazmin etmeye yanaşmayacağını tahmin etmektedir. Basın açıklamasında Bulgaristan'ın AB'ye taahhüt ve sorumlulukları bulunduğu ifade edilirken bunun Rusya'nın işi olmadığı belirtilmiştir. Farklı bir ifadeyle Bulgaristan'ın kararına saygı duyulsa da sonuçların da ortada olduğu gösterilmiştir. Özetle Rus Devlet Başkanı, AB üyeliğinin Bulgar kamuoyunda sorgulanmasını amaçlamıştır.
Öte yandan, Türkiye'nin alternatif güzergâh olarak belirlenmesine yönelik açıklamada Erdoğan-Putin zirvesinde tarafların konuyla ilgili mutabık kaldıkları ifade edilmiş(6) ve Putin Türkiye topraklarının Yunanistan sınırında kurulacak bir dağıtım merkeziyle Güney Avrupalı müşterilerin ihtiyaçlarının karşılanabileceğini de sözlerine eklemiştir. Bu haliyle Rusya meselenin ticari yönünü düşünmesinin yanı sıra "Bulgar dostlarının" enerji ihtiyaçlarının karşılanmasına da açık kapı bırakmakta ve ara bir formül ileri sürmektedir. Ancak Bulgaristan'ın gazı bu ara formülle tedarik etmesinin maliyetiyle Güney Akım'ın eski halinde sahip olacağı bedel arasında oldukça fark olacağını tahmin etmek çok güç değildir.
Rusya'nın güzergâh değişimiyle ilgili bir diğer hedefi ise yeni Bulgar hükümetini zor durumda bırakmak olabilir. Moskova'nın komünizm döneminden gelen işbirliği nedeniyle Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile iyi ilişkilerine karşın, Batı yanlısı GERB ve Reformcu Blok koalisyon hükümetine sıcak bakmadığı bilinmektedir. Dış politika konuları her ne kadar kısa vadede Bulgar halkı üzerinde radikal sonuçlar doğurmasa da Bulgaristan'da doğalgaz fiyatlarına önümüzdeki yıllarda projenin kaybı nedeniyle yapılacak zamlar, halkın politik tercihlerini değiştirebilecek potansiyeldedir. Dolayısıyla Bulgar halkı Rusya'yla olan yakınlığı nedeniyle BSP'yi yeniden bir alternatif olarak görebilir. Söz konusu senaryo birkaç yıla yayılabilecek bir potansiyel taşısa da Şubat 2013'te Bulgaristan'da elektrik fiyatlarını protesto etmek için başlayan gösterilerin iktidar değişikliği yarattığı göz önünde bulundurulduğunda bu senaryonun eyleme dönüşebilme ihtimali olduğu görülmektedir.
Bulgaristan'daki Yankılar
Bulgar medyası Güney Akım'ın geleceğine ilişkin Putin tarafından yapılan açıklamaya yoğun ilgi göstermiş ve açıklama ajanslara son dakika haber olarak düşmüştür.(7) İlk bakışta Bulgaristan'da 5 Ekim erken genel seçimi sonrası uzun bir müzakere süreci sonucunda oluşturulan Batı yanlısı demokrat bir hükümet, Rusya'nın projeden vazgeçmesiyle Batıcıların galip geldiği düşünülebilir. Ancak ülkenin stratejik çıkarları Rus gazına duyulan ihtiyacı işaret etmesi konunun partiler üstü bir memleket meselesi' haline geldiği şeklinde anlaşılmaktadır. Zira Bulgaristan Rus gazına tamamen bağımlı durumdadır. Esasen sürecin Bulgaristan'ın aleyhine sonuçlanmak üzere olmasında iki yıldır ülkede yaşanan siyasi krizlerin de payı bulunmaktadır. Bulgaristan bu süre zarfından iç politikada enerjisini fazlasıyla tüketirken Güney Akım gibi makro ölçekte önem taşıyan bir konuya yeterince odaklanamamıştır. Konu, hukuki prosedürlerin içinde sürüncemede kalmış ve Moskova Bulgaristan'dan izin alınamadığı gerekçesiyle son tahlilde projeden vazgeçmiştir.
Söylemlerin dış politikada sonuç yaratabilme kapasitesinin en somut örneği Putin'in söz konusu açıklamalarında görülmüştür. Basın toplantısının hemen ardından gerek Bulgaristan'daki karar alıcılar gerek AK yetkilileri beyanatlarda bulunurken Rusya'nın Güney Akım konusunda projeye Bulgaristan'la devam etmesi gerektiğini bildirmişlerdir. Bulgaristan boyutunda Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, Güney Akım projesinin sadece Rusya ile Bulgaristan arasında olmadığını, aksine bu projenin kararının AB ile Rusya'nın elinde karara bağlanabileceğini dile getirmiştir.(8) Dolayısıyla Plevneliev, konuyu Sofya-Moskova hattından alıp Brüksel-Moskova hattına yerleştirmek istemiştir. Plevneliev'in bu açıklaması Bulgaristan ölçeğindeki bir ülkenin Rusya gibi bir dev karşısında karmaşık bir bilmeceye dönüşmüş olan Güney Akım projesinde ikna edemeyeceği mantığından hareketle Brüksel'i yardıma çağırma girişimi olarak değerlendirilebilir. Zira Plevneliev Kasım 2014'te Güney Akım'ın Bulgaristan için önemli bir proje olduğunu vurgulamıştı.(9)
Başbakan Borisov da Plevneliev'in ifadelerine koşut olarak Güney Akım projesinin inşa edilmesini talep etmiş ancak bunun AB kurallarıyla gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Buna karşın, AK'nin aynı kaynaktan Yunanistan'dan veya Türkiye'den gaz tedarik edildiğinde ayrımcılık yapmasını kabul etmediklerini belirten Borisov ifadelerinde "AB'nin kapalı çarşı gibi çalışmadığını" vurgulayarak Brüksel'in bu konuda stratejik düşünmesi gerektiğine gönderme yapmıştır.(10) Dolayısıyla tam da Putin'in hedefine ulaştığını gösterircesine Borisov, AK'ya serzenişte bulunmuştur. Hâlbuki Putin'in açıklamasının ardından Borisov, "senede 400 milyon Avro kazandıktan sonra Güney Akım'ı kurtaralım"(11) beyanatında bulunmuştur. Bu kapsamda projenin finansal getirilerine ve hukuki durumuna ilişkin incelemelere başlanması talimatını vermiş ve 8 Aralık'ta parlamentoda yaptığı konuşmada Güney Akım'ın Bulgaristan için iyi olduğunu ifade etmiştir.(12) Görüldüğü üzere, Bulgaristan Güney Akım projesine ilişkin hangi yükümlülüklerin altına gireceğini ve ne kadar kazanacağını aydınlığa kavuşturamadan Putin'in açıklamalarından projeyi kaybettiğini öğrenmiştir.
AB Komisyonu Başkanı Juncker ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada Güney Akım'ın inşa edilebileceğini ifade ederek Rus gazının Bulgaristan üzerinden tüm Avrupa'ya taşınmasını istediklerini ve enerji konusunda kendilerine yönelik blöfün kabul edilemeyeceğini söylemiştir.(13) Juncker'in bu çıkışı Putin'in AB Komisyonu'nu hedef göstermesine bir tepki olarak da değerlendirilebilir. Üslup itibariyle oldukça sert olarak nitelenebilecek olan bu açıklama, arka planda Avrupa'nın Rus gazına olan bağımlılığını da ortaya koymaktadır. Ayrıca bu açıklama kısmen Bulgaristan'ı da rahatlatmış ve projeyi yeniden kazanabilme umutlarını yeşertmiştir. Ne var ki açıklamasında "topun Rusya'nın kortunda olduğunu" vurgulayan Juncker, projede geri dönüş için Rusya'nın adım atmasını beklemektedir. Gazprom Başkanı Aleksey Miller ise Güney Akım projesinin iptaliyle ilgili kararlarının son karar olduğunu, konunun kendileri açısından kapandığını ifade etmiş, ancak Putin'in aksine sorumluluğu sadece Bulgaristan'a yüklemiştir.(14)
Sonuç Yerine
Putin'in Güney Akım projesinde Bulgaristan'la ortaklığın iptaline ilişkin yaptığı açıklama, Moskova'nın Sofya ve Brüksel'e karşı çok boyutlu bir hamlesi olarak değerlendirilebilir. Güney Akım projesinde Türkiye alternatif güzergâh olarak ön plana çıkmakla birlikte, Putin'in açıklamalarından Yunanistan'ın da konumunu kuvvetlendirdiği anlaşılmaktadır. Güney Akım'la ilgili Sofya halen umutlu olsa da Gazprom Başkanı'nın açıklaması güzergâhın kesin olarak Türkiye'ye çevrildiği yönündedir. Ancak söz konusu açıklamaların Erdoğan'ın ve Putin'in Güney Akım'a ilişkin mutabık kalmaları üzerine inşa edildiğini söylemek gerekir. Esasen Güney Akım sadece Ukrayna'yı devre dışı bırakan bir girişim niteliğinde olmamış, aynı zamanda birkaç yıl öncesine kadar en önemli doğalgaz projelerinden biri olarak değerlendirilen Nabucco'ya da alternatif olma iddiası taşımıştır. Nabucco projesinin yerini TAP'a bırakması Bulgaristan'ı enerji geçiş güzergâhı olma noktasında stratejik kayıplara uğratırken Güney Akım projesinin iptaliyle enerji politikalarında yeni bir darbe daha almıştır. Bu açıdan Bulgaristan'ın son dönemde bölgenin en çok kaybeden devletlerinden biri olduğu belirtilmelidir. Son olarak Putin'in Ankara'da yaptığı açıklama sonrası Sofya ve Brüksel merkezli yaşanan politik hareketlilik, söylemlerin öznesi, nesnesi, bağlamı ve anlamı boyutuyla uluslararası politikada sahip olduğu etki gücünü göstermektedir.
Bu çalışma, 21. Yüzyıl Dergisi'nin 73. sayısında (Ocak 2015) yayınlanmıştır.
KAYNAKLAR
1- Söz konusu alıntılama, 1 Aralık 2014'te Erdoğan ve Putin'in ortak basın toplantısında gerçekleştirilen anlık Türkçe tercümeden yapılmıştır.
2- "Putin: Ne Mojem da Prodıljim s Yujen Potok, Ne Sme Poluçili Razreşenie ot Bılgariya", Trud, 01.12.2014; "Putin'den Güney Akım Bombası", Hürriyet, 2 Aralık 2014.
3- "Eni and Gazprom Sign The Agreement for The South Stream Project", Scandinavian Oil Gas Magazine, http://www.scandoil.com/moxie-bm2/news/eni-and-gazprom-sign-the-agreement-for-the-south-s.shtml, (e.t. 9.12.2014).
4- Rumyana Goçeva, "Bulgariya Şte Dava Obyasneniya za Yujen Potok", Sega, 31 Mart 2014.
5- "Medvedev'den Slav Dayanışması", Radikal, 26 Şubat 2008.
6- "Türkiye ile Rusya Arasındaki Karşılıklı Güven, Bölgenin Barış ve İstikrarına Katkı Yapacak", 1.12.2014, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Resmi İnternet Sitesi, http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/91631/turkiye-ile-rusya-arasindaki-karsilikli-guven-bolgenin-baris-ve-istikrarina-katki-yapacak.html, (e.t. 10.12.2014).
7- "Putin Spira Yujen Potok Zaradi Bulgariya", 24Chasa, 1.12.2014; "Putin: Ne Mojem da Prodıljim s Yujen Potok, Ne Sme Poluçili Razreşenie ot Bılgariya", Trud, 01.12.2014.
8- "Plevneliev: Reşenieto za Yujen Potok e v Rıtsete na Rusiya i na EC, Novinite, 2 Dekemvri 2014, http://novinite.bg/articles/83521/Plevneliev-Reshenieto-za-Yujen-potok-e-v-racete-na-Rusiya-i-na-ES, (e.t. 10.12.2014).
9- "Plevneliev: Yujen Potok e Vajen za Bılgariya", 24 Chasa, 12.11.2014.
10- "Borisov İska Yasno Stanovişte ot EK za Yujen Potok", Dnes, 4 Dekemvri 2014.
11- "Premierıt Boyko Borisov: Ştom e Tolkova İzgoden Yujen Potok', Da Go Spasim", Agentsiya Fokus, 3 Dekemvri 2014.
12- "Borisov: Hubavo e Yujen Potok da Mine Prez Bılgariya", Novanews, 8 Dekemvri 2014.
13- "Juncker Calls Putin's Bluff on South Stream", EU Observer, 4 December 2014.
14- "Miller: Güney Akım Kararımız Kesin", Enerji Günlüğü, 08.12.2014, http://www.enerjigunlugu.net/miller:-guney-akim-kararimiz-kesin_11207.html#.VIi8KNKsWz4, (e.t. 10.12.2014).