Gurbetin ne anlama geldiğini merak edenler, henüz 10 yaşındaki bir erkek çocuğuna bunu sorabilir. Size bekleyişin ve hasretin, umudun ve hayal kırıklığının gerçek yüzünü en güzel şekilde anlatır. Hem de hiç yorulmadan, bıkmadan döker içini. Ağlar, sızlar, üzülür... Bazen değil de, her gün hayaller kurup, yeni gün için planlar yapar. Özlem içinde kavrulsa da küçük yüreği, kan dökse de gözleri, elleri kolları bağlı olsa dahi, hep bir umutla dolanır etrafta.
Bekler... Günler aya, aylar ise seneler olur, mevsimler değişir, insanlar da. Hasret iyice yerleşir o ufacık bedene, çıkmaz bir daha gün yüzüne. Ve büyür orda, yavaş yavaş, fırtına öncesindeki sessizlik gibidir aynen. Kaç bayram el öpmeden , kaç doğum günü birlikte pasta yemeden, kaç veli toplantısı geçer o arada yalnız ve üzgün iken. Gözler hep arar gurbete gideni, "Benim de babam gelecek yakında", der her davranışı. Sonra da gider bir köşeye, hatıralarını tazeler teker teker. Hepsini hatırlar, unutmaz... unutamaz. Ama yürek yorgun, çaresiz, tükenmek üzere. Telefon gelir arada bir taa uzak diyarlardan. O gür sesi duyunca heyecan kaplar dört bir yanını. Anlatır yaptıklarını, arkadaşlarını ve yeni oyunlarını. Ve sadece sarılmak ister o an, ama şöyle kocaman ve sımsıkı, hiç ayrılmamacasına. Hani gelse, bir daha gitmesine izin vermemecesine. Ama gelmez ki beklediği... gelemez. Arada binlerce kilometre var ya, gelemez hemen öyle. Adı gurbet ya bunun, hasret eder sevenleri birbirine. O, çocukça düşüncesiyle anlamaz bazen bunları, anlamak da istemez ki zaten, o sadece babasını, en yakın dostunu, güvendiği insanı yanında görmek ister. Tıpkı tüm arkadaşlarının babalarının yanında olmaları gibi. Boynu bükük olmasına rağmen, güçlü olmaya gayret eder. Çünkü babasından duyduğu son söz, "Güçlü ol, oğlumdur". Çünkü o babasının hayalini hep o son sözlerde yaşatır, öyle hatırlar. Gurbet dediğin de böyledir onun gözünde - soğuk bir kış gününde yalnız ve çaresiz kalmak gibi, şu kocaman dünyada tek başına, sadece kendine güvenerek yaşamak gibidir, hep bir umuda sarılıp gibidir o bekleyiş. Gurbet dediğin zehirden de acı bir lokmadır o ufak gözlerde, beklenen ise en kıymetli varlık, dost, yarım kalan çocukluk ve hayat öyküsüdür.