MERHABA, OKUL!



Cuma, 14 Eylül 2012

MERHABA,  OKUL!Haşim SEMERCİMerhaba, Okul! Hoş geldin, Ümit!

Yine Eylül. Yine okulların açılma zamanı. Öğretmenlerde heyecan, ebeveynlerde heyecan, öğrencilerde daha büyük heyecan. Hele de okula ilk adımını atan birinci sınıflarda.

Öğretmenlerinki, işte kalabilme heyecanı. İşsiz olma ihtimalleri hiç de az değil. İşsiz öğretmenlerin sayısı belli değil.

Ebeveynlerinki, çocukların okula başlaması için yapılan masraf heyecanı. Birinci sınıfa çocuk gönderenlerinki, sevinç, gurur ve karışık duygular heyecanı.

Öğrencilerinki, farklı heyecan. Arkadaşlarla görüşme, daha büyük sınıf, yeni dersler, oyunlar, eğlenceler...

Dışarıdan bakıldığında her şey güzel. Okulların açılışı; yeni yeni elbiseler, çocuk şarkıları, bayraklar, edebiyat ve müzik programları, özlem gidermeleri ve neler neler.

Biraz daha yakından bakıldığında kusurlar görülmeye başlıyor. Hangi okul tamir edilmemiş, hangi öğretmen gitmiş, yerine hangisi gelmiş, niye öyle olmuş; hangi kitaplar yetersiz... Kitaplar mı? Evet, çoğu yeni.

Daha da yakından bakıldığında ne görülüyor? Her sene olduğu gibi ders kitaplarının biri, ya hiç yok, ya da ele alınacak yeri yok - Anadili Türkçe kitabı. Başka bir şey de gözden kaçmıyor; kendini hala ikinci kategori öğretmen hisseden, işte kaldığına şükreden, çocukların sorularına cevap veremeyen Türkçe öğretmeni.

Yıllardır cevap bekleyen sorular ise çok mu çok. Niye Anadili Tirkçe hala seçmeli okunuyor? Niye mecburi ders olarak okunmuyor? Niye 1992-1993 yıllarından beri yeni Türkçe ders kitapları basılmadı? Niye Bulgaristan'da yaşayan Türkler haklarına ulaşamadı? Anayasa'nın verdiklerini niye elde edemedi? Onlara niye sadece seçim önlerinde dikkat çeviriliyor? Bu yapılanlar acaba asimilasyon politikası değil mi? Azınlıkların haklarını ve özgürlüklerini koruma iddiasında bulunan partilerin de bu eritme politikasında eli yok mu?

Sorular çok, cevap vermeye insan yok. Durup da hazıra beklemedik mi acaba? Siyasetçiler bir şeyler yapsın diye. Onlara fazla güvenmedik mi? Güvenmekle zaman kaybetmedik mi?

Sonunda anladık ki sivil toplumlardan ihtiyacımız var. Onları kurmaya başladık. Siyasetçiler bunu tehlike olarak görse de, az da olsa sivil kurumlar bir hareketlilik getirdi ortalığa. Ufak bir örnek: 300 Türk öğrencisi olan Karamantsi okulunda yıllardan beri ilk defa Türkçe okunacak. Bu, iyi bir haber değil mi? Ne kadar okullar var, seçmeli olarak bile Türkçe okunmuyor. Yine bir soru geliyor. Niye?

Kimseyi kurşun eritmeye çağırmıyorum. Savaşa gitmiyoruz. Anlayış göstermeye davet ediyorum. Okullara siyaset girmesin. Çocukları temiz bırakalım. Çocukların dünyası temiz kalsın. Büyüklerin parti marti tartışmaları, çıkar kavgaları okul dışında kalsın, çocukların dünyasına yansımasın. Okullarda anadili okunsun. Anadili, her dilin temeli olduğunu unutmayalım.

Merhaba, Okul! Hoş geldin, Ümit! İçimizde en son ölecek olan Ümit.

YAZARIN DİĞER YAZILARI