Naim...



Pazartesi, 30 Aralık 2019

Naim…Yılmaz IŞIK"Cep Herkülü Naim"... Sinema koltuğuna oturur oturmaz, Bulgaristan'da Kırcaali'de bana sadece 20 küsur kilometre hemen ötemde Mestanlı'nın şirin bir köyü olan Ptiçar'da (Ahatlı) da doğup büyüyen, aynı nehir Vırbitsa (Söğütlü) kıyısında büyüyen ve aynı nehirde suya girmiş iki yörenin insanı olan değerli Toprağımla ilgili nasıl bir film yapılmış onu heyecanla bekledim...

Barış Pirhasan'ın senaryosunu yazdığı, Özer Feyzioğlu'nun yönettiği ve Naim başrolünde Hayat Van Eck'in oynadığı bu film çünkü Halter sporunun akla gelen ilk ismi, gençliği madalyalarla dolu adam, Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu'nun hayat hikayesidir. Filmin diğer yardımcı rollerini ise Naim'in babası, annesi, kardeşi, antrenörü ve köydeşleri olarak Yetkin Dikinciler, Selen Öztürk, Gürkan Uygun, Renan Bilek, Bülent Alkış, Barış Kıralioğlu, Mehmet Esen, Evren Erler, Mustafa Kırantepe, Kerem Atabeyoğlu gibi oyuncuların rol aldığı filme odaklanmamız lazım...

Perdenin dev ekranında birden bire doğup büyüdüğüm topraklar çıkınca duygularım zirve yaptı...

Öyle ya Doğu Rodoplarda, benim de çocukluğumun geçtiği Söğütlü ırmağının hemen doğusunda ve kıyısında yer alan Momçilgrad (Mestanlı'nın Ptiçar (Ahatlı) köyünde 23 Ocak 1967'de dünyaya gözlerini açar Naim...

Coğrafi uzaklık olarak aramızda kuş uçuşu 15 kilometre kadar bir mesafe var...

Ben 7 yaşında iken Naim hemen bizim ötemizdeki köyde dünyaya gelmiş 1967 yılında...Aynı nehirde (Söğütlü)'de paçalarımızı ıslatmış, aynı nehirde balık tutmuşuz belli...

Kuzaydoğumuzda yer alan ayanı dağa (Dambalı)'ya bakmışız...

Baharları karları eriten ve çok sert esen aynı akyele (lodosa) maruz kalmışız...

Mestanlı'dan Kırcaali'ye babası ile otobüsle giderken bizim köyden geçmiş (Gluhar-Sağırlar)...

***

Reklam serisinin ardından film başlıyor...Dev ekranda bizim oralarını görünce yukarıda dediğim gibi duygularım tavan yapıyor...Dambalı dağını, Mestanlı'yı, akabinde çocukluğumun geçtiği Kırcali'yi ve akabinde oradaki hemşerilerimizi görünce duygulanmamak elde değil...

Daha baştan belli ki film kadrosu bayağı bir meşakkatli film çalışması yapmış oralarda...

Ve kaptırıyoruz kendimizi Cep Herkül Naim'in filmine...

Çocukluğunu görüyoruz, diğer çocuklarla birlikte şırıl şırıl Doğu Rodoplardan akıp, Mestanlı'yı geçip bizim köyün oradan Arda'ya karışan Söğütlü ırmağında Naim'in diğer arkadaşları ile birlikte...

Şirin, tombul ve anasının kuzusu bir çocuk Naim...

Anası Hatice Hanım ona gözbebeği gibi bakıyor... Babası ise Momçilgrad-Kırcali arasında otobüs şoförü Süleyman aga...Anası önlerine tam birer tas yemek koyacak iken babası Süleyman giriyor içeri ve masanın üzerine dev gibi bir kutu koyuyor ve "Şimdi dönüyorum kimse ellemesin" diye tembihleyerek dışarı çıkıyor...

Biraz sonra geri bir antenle dönüyor ve çocuklar işi çakıyor: "Yaşasın bubam televizya getirmiş ba!" diyerek çocukça sevinçleri zirve yapıyor...

Naim konuşmayı pek sevmeyen ancak çocukluk arkadaşları iğle birlikte bütün Rodoplu çocuklar gibi muzip yerinde duramayan bir şirin çocuk... Filmde bunu görüyoruz...Konuşmayı da pek sevmeyen sakin bir çocuk olarak görüyoruz Naim'i. Kim bilecekti ki o yaşlarda yıllar sonra herkesin tanıdığı "Naim Süleymanoğlu" olacağını?

Arkadaşları ile birlikte kaçak olarak yaşı tutmadığı için şehir havuzuna girerken hemen havuzun yanında atrenman yapan haltercileri görüyor Naim.. Daha yaşı 9. Antrenör sporculara taktik verirken o da havuzun kenarcığından meraklı bakışlarla çocuk gözleri ile onları izliyor ve bir anda fırlayıp antrenörün yanındaki antrenman izin hazırlanan halter aletini kavrayıp, " İşte bülee kaldırcan ba agam!" deyip halteri yukarı fırlatıp bir anda yere vuruyor...

Orada bulunan genç antrenör ve orada bulunan haltercilerin hepsi şaşkın mı şaşkın...

İşte bir zaman sonra dünyayı havaya kaldıracak olan küçük dev adamın hikâyesi bundan sonra başlıyor...

O daha çocuk, Hatice anasının kuzusu ağzı daha süt kokan bir bebek sayılır ana ve babası için...

Ancak halter camiası ondaki bu durumu görünce durumu Kırcaali'ye bildirip, Naim'in halter isteği artık onun kaderi olarak belirgenleşmeye başlıyor bile...

9 yaşında iken Kırcaali'ye çağrılmıştır...

Babası kendi eliyle onu otobüsle Kırcaali Avtogarasına (Otogar) oradan da kendi eliye spor salonuna götürmüştür.

Küçük Naim 9 yaşında, boyuna posuna bakmadan ağırlık kaldırmaya başlıyordu artık...

Ona el uzatan ilk antrenörü de onun kısa sürede elde ettiği başarılarına inanamıyor bile...

Anası onun yokluğuna gözyaşları arasında alışmaya çalışırken bizleri de gözyaşları içinde bırakıyor...O artık büyük bir başarı için anasından, babasından ve kardeşinden ayrı kalmıştır...

Duygularımız yine zirve yapıyor filmi izlerken...

Antrenörü onu kendi çocuğu gibi sevip her başarısın ardından, " Bak altın madalya kazandın gene beya çöcüğüm" diye uydurma oyuncak altın madalyayı boynuna takarken ve yüreklendirirken salondakilerin gözyaşları da sel oluyor...

Filmde Naim'in çocukluk bölümü duygusallıkta zirve yapan bir bölüm olarak karşımıza çıkıyor...

Bu anlamda film ekibini gönülden kutluyorum.

Küçük Naim minik yüreğine yayılmış merak dalgasına karşı koyamaz ve gönlünü bu spora oracıkta kaptırıverir....

Yatılı okul...

Halter çalışmaları...

Derken,

Naim çocukken birden büyüverir...

Doğup büyüdüğü ülkenin başkenti Sofya ile tanışmıştır. Halterin devleri olan büyük antrenör İvan Abaciev ile tanışır...

Filmin akışı devam etmektedir...

Naim hızla ileride Cep Herkülü olma yolunda hızla ilerlemektedir...

Naim bundan sonra onun yönetiminde çalışmalara hızlı başlar ve çok erken yaşta başarılarına başarı katar... 1982'de Brezilya'da düzenlen "Dünya Gençler Halter Şampiyonası"na katıldığında Naim sadece 15 yaşındadır ve 52 kiloda iki altın madalya alarak şampiyon olur.

16 yaşında iken bir rekor daha kırar. Naim böylece halter tarihinde "En Genç Dünya Rekortmeni" unvanını almış olur... Ayrıca Naim Süleymanoğlu 1984'te silkme kategorisinde vücut ağırlığının üç katını kaldıran ikinci halterci olarak da tarihe geçer.

Naim, 1983 - 1986 yılları arasında gençlerde 13, büyüklerde 50; toplam 63 rekor kırdı. Dünya ve Avrupa şampiyonalarında 52-56-60 kilolarda şampiyonluklar elde etti. 1984 - 1985 - 1986 yıllarında dünya çapında "Yılın Haltercisi" ilan edildi.

Filmde Naim'in Türkiye'ye ilticası da ayrıntılı bir şekilde anlatılmış ve buna yer verilmiş...1985'te Bulgaristan'da yaşanan isim değiştirmesinin ardından Naim, kafasındaki planı ailesine dahi anlatmaz ve kafasındaki Türkiye planını 1986'da Avustralya'daki müsabakalar sırasında ilk adımını; Melbourne'de atar.... Burada Türk Büyük Elçiliği'ne sığınma talebinde bulunur. Elçilik yarına kadar beklemesi gerektiğini, Ankara'dan gelecek cevaba göre hareket edebileceklerini bildirir. Ertesi gün Naim'in sabırsızlıkla beklediği o haber gelir ve ; Naim'in başvurusu olumlu değerlendirilir.

Devreye dönemin Başbakanı Turgut Özal girmiştir ve bizzat Naim'in Türkiye'ye getirilmesi için Başdanışmanı Can Pulak'ı görevlendirir. Naim tarifeli uçakla ilk önce İngiltere'nin başkenti Londra'ya getirilir oradan da Özal'ın özel uçağı ile Türkiye'ye getirilir.

Naim artık Anavatandadır...Yetkililer tarafından karşılanan Naim sıkı koruma altında Koruma plakasız bir araçla TBMM'ye götürülür. O sırada Turgut Özal, Bakanlar Kurulu ile toplantıdadır... Rahmetli Başbakan Özal o sırada gazetecilere dönerek; " Size şişmdi bir sürprizim var" diyerek Naim salona girer ve bir anlık sessizlikten sonra herkes avurtları patlayana kadar alkış tutar... Herkes ayaktadır...

***

Naim Türkiye'ye iltica edince IWF yönetmenliğinin 16.maddesindeki "Göç eden halterciler bir yıl süre ile uluslararası müsabakalara katılamaz" ibaresi sebebiyle bir yıl boyunca müsabakalara katılamaz engeline takılır...

Bu arada Naim antrenmanlarını kesmiyor ve devam ediyor... Süre dolduğunda Aralık 1987'de "Türk vatandaşı" olarak Antalya'daki Uluslararası Halter Turnuvası'na katılır. 60 kg sıkletinde 150+188 kg sonuç ile dünya rekoru kırar...

Daha sonra sırada 1988'de yapılacak olan Avrupa Halter Şampiyonası ve Seul Olimpiyatları var. Naim özellikle buraya katılmayı çok istiyor ve kendisini dünyaya artık çok ses getirmesi için kanıtlama zorunda hissediyor...Ancak Türkiye adına katılabilmesi için Bulgaristan'dan bedelini ödeyerek izin almak gerekiyor. Özal Hükümeti 1 milyon dolar bedeli ödeyerek gerekli izinleri Bulgaristan'dan alıyor ve böylece Naim müsabakaya katılıyor. 60 kg koparmada 145 kg, 150,5 kg, 152,5 kg; silkmede 175 kg, 188,5 kg, 190 kg kaldırarak 9 dünya, 6 olimpiyat rekoru kırıyor...

Bu inanılmaz bir şey...
"Cep Herkülü Naim" filminin bu bölümünde yine duygular zirve yapıyor...

Bu muhteşem bir zaferi Türkiye'ye armağan ediyor Naim Süleymanoğlu.

Daha sonra Avrupa Halter Şampiyonası'nda da üç altın madalya kazanan Naim'in Türkiye yaşamı devam ediyor ve ayrıca 1989'da Dünya Şampiyonası'nda 60 kg'da koparmada 150 kg kaldırarak dünya rekorunu da kırıyor.

Naim, 22 yaşında iken 1989'daki Dünya Şampiyonası'ndan sonra emekliye ayrılmaya karar veriyor.

Belli ki kendisini çok yorgun hissediyor...

Fakat fazla geçmeden yine haltere hızlı dönüş yapıyor. 1992'de Barcelona'da düzenlenen olimpiyat ile geri dönüşü muhteşem oluyor...

1992'deki Barcelona Olimpiyatları'nda rakiplerine ezici bir üstünlükle altın madalyayı Türkiye'ye kazandırıyor ve aynı yıl, "Uluslararası Halter Basın Komisyonu" tarafından Naim Süleymanoğlu "Dünyanın En İyi Sporcusu" seçiliyor. Aldığı unvanlar onu kulvarında tek kılmaya yetip artıyordu.

Naim 1993'te yine Avustralya'ya gidiyor. Yani kendisi yıllar sonra yine Türkiye'ye iltica ettiği Melbourne'deydi. Naim buradan Dünya Şampiyonası'ndan 3 altın madalya ve 2 dünya rekoru ile dönüyor Türkiye'ye...

1994'te ise Bulgaristan'da yapılan Avrupa Halter Şampiyonası'nda sadece üç kaldırışla 3 dünya rekoru kırıyor. 1994'te 66.'sı İstanbul'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda, bu kez sakat olmasına rağmen, 3 dünya rekoru birden kırıyor ve tam 3 altın madalya kazanıyor. Naim burada da "Dünyanın En Güçlü Sporcusu" unvanını kazanıyor.

Naim'in bundan sonraki halten başarıları sırasıyla şöyle oluyor: 1995'te Avrupa Halter Şampiyonası'nda hala sakat olmasına rağmen 1 altın, 2 de gümüş madalya, sakatlığı devam etmesine rağmen aynı yıl Çin'de düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda 3 altın madalya kazanıyor.

Naim daha sonra , Sidney Olimpiyatları'nda başarısız oluyor, çünkü sakatlığı devam ediyordu. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda 64 kg'da 4 dünya rekoru kırıyor. Üçüncü kez olimpiyatlarda madalya kazanan Cep Herkülü tarihe geçiyor...

Naim Süleymanoğlu, 1996'da ikinci kez emekliliğe ayrılıyor. 7 - 9 Aralık 2000'de Uluslararası Halter Federasyonu kongresi Atina'da toplandı. Naim Süleymanoğlu, 7 - 9 Aralık 2000'de Atina'da toplanan Uluslararası Halter Federasyonu kongresind astbaşkanlığa seçiliyor ve bu görevi 4 yıl kadar sürdürüyor...

Naim, 1.47 m boyundaydı. Bir bu sebepten bir de güçlü olduğundan ona "Cep Herkülü" demek uygun görülmüştü; artık böyle anılacaktı kendisi.

Naim, 28 Eylül 2017 tarihinde siroza bağlı karaciğer yetmezliği sebebiyle İstanbul Ataşehir'de bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. 6 Ekim'de tedavi gördüğü hastanede bu alanda tecrübeli hocaların katıldığı ameliyatla organ nakli gerçekleştirildi.

Ancak 11 Kasım'da beyindeki kanama ve buna bağlı artan ödem sebebiyle acilen ameliyata alındı fakat 18 Kasım'da gelen kara haber bir zamanlar Dünyayı ayağa kaldıran 1.47 boyundaki dev adamın ölüm haberini veriyordu ajanslar...

Bulgaristan'ın Momçilgrad (Mestanlı'nın Ptiçar (Ahatlı) köyünde 23 Ocak 1967'de başlayan 50 yıllık bir hayat öyküsü, 18 Kasım 2017 tarihinde İstanbul'da son buluyordu...

Film böylece yine gözyaşları ancak haklı bir gururla son buluyordu...

Bugün Cep Hürkülümüz, gururumuz olan Naim, Edirne Kapı Şehitliğinde yatmaktadır...

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah!

YAZARIN DİĞER YAZILARI