Kendimi bildim bileli elhamdülillah, kalbimde Allah sevgisi ve Allah korkusu var, fakat dinimizin direği olan namaz ibadetinden uzun süre uzak kaldım. Aslında benim namaza olan yolculuğum 11 yaşımdayken başladı, ama 35 yaşımdayken bitti. O zaman 5.sınıfta okuyordum ki, bir gün köyümüzün meşhur hocası rahmetli Osman Hoca'mın köydeki çocukları camide bir araya toplayıp, Kuran-ı Kerim'i okumayı öğreteceğini duydum. Osman Hoca, sakallı, yaşlı bir adamdı, saygın bir kişiliğe sahipti. Hatırlıyorum da hiçbir zaman şeker vermeden sokakta rastladığı çocukların yanından geçmezdi.
Sabırsızlıkla beklediğim hafta sonu diğer çocuklarla birlikte ben de ilk ders için camiye koştum. Fakat ne yazık ki, komşularımın çocukları dersi dinlemiyorlardı. Bu Osman Hoca'ya karşı saygısızlıklarından değil, din dersine karşı ilgisizliklerinden ileri geliyordu. Bu durum bende endişe yarattı. Hoca'nın din derslerine son vermesinden korkuyordum. İkinci hafta sonundan sonra camide Kuran Kursu'na giden tek çocuk bendim. Bu sebepten dolayı Osman Hoca (Allah razı olsun kendisinden), bana evinde ders vermeye başladı. Her hafta sonu ben başıma beyaz bir namaz başörtüsü takıp, dinimizi öğrenmek için hocanın kapısını çalıyordum. Hoca bana ilk önce yavaş yavaş namaz sürelerini ezberletti, daha sonra abdest almayı ve namaz kılmayı da öğretti. Günahkarların nasıl cezalandırılacağını anlatınca korkumdan nasıl ağladığım hala aklımda. Beni ilk defa Kuran Alfabesi ile tanıştıran da o oldu. Osman Hoca'mın huzurunda bulunduğum anlarda içimi anlatılmaz bir huzur kaplardı. Çoğu kez onun dinimiz, imanımızla ilgili verdiği bilgilerden dolayı çok duygulanırdım ve gözyaşlarıma hakim olamazdım. Hocam'dan Kuran'ı Kerim Elifbası'nı öğrendim, fakat dersleri bıraktığım için Kuran okumayı öğrenemedim. Tek başıma din dersine gittiğim için çevremdeki bazı insanlar ve özellikle de okuldaki çocuklar benimle alay ediyorlardı. Şimdiki aklım olsaydı, tabii ki hiç kimseye aldırmazdım, ama o sırada henüz çocuk denecek yaştaydım. Üstelik namazın ve Kuran okumanın önemini tam olarak idrak edememiştim.
Bu yüzden olacak ki, hemen hemen 35 yaşıma kadar düzenli olarak namaz kılmadım. Ancak içimden geldiği zaman ara sıra da olsa, Rabbimin namaz emrini yerine getiriyordum. Oruç konusunda da durum aynıydı. Maalesef, böyle gaflet içerisinde geçen 24 yıldan sonra Allah'ıma sonsuz hamd-ü senalar ve şükürler olsun ki, bundan 5 yıl önce Ramazan ayında oruçla birlikte beş vakit namazımı da kılmaya başladığımdan beri namazı düzenli kılmak için gayret ediyorum. Çok ilginçtir ki, Ramazan sonrasında namaza devam ettiğim yılın bir önceki yılında ilk defa Ramazan ayı boyunca (adet günlerimin dışında) oruç tutup, teravih namazına gitmem ve düzenli olarak namazlarımı kılmama rağmen bunu devam ettirmedim, yani yine Şeytan'a uydum.
Aslında Kırcaali Bölge Müftülüğü Vaizesi ve Kız/Bayan Kuran Kursu Öğreticisi Sibel Mehmet (Allah ebediyyen kendisinden razı olsun), ben bunun bilincinde olmadan namaz kılmaya başlamamda büyük ölçüde tesirli oldu. Çünkü tam o sırada Kuran kursuna gitmeye başladım ve Sibel Hoca'dan edindiğim İslam dini hakkında temel bilgiler imanımı güçlendirmeme yardımcı oldu. Sibel Mehmet, Sofya Yüksek İslam Enstitüsü'nde okuduğu sırada Başmüftülük krizinden dolayı yaşanan o sıkıntılı günlerde yoğun programına rağmen bana vakit ayırıp din dersi verdi, eşi Bölge Müftümüz Beyhan Mehmet Hocam (Allah ondan da razı olsun) ile birlikte büyük manevi destek oldular. Sonrasında Hocam, yaz döneminde diğer öğrencilerle birlikte Kuran-ı Kerim'i okumayı da öğretti. Bununla birlikte sevgili Sibel Hocam'ın gerçekleştirdiği sohbetlerin de üzerimde derin bir etkisi olduğu şüphesizdir. Üstelik namaza başlamamdan yaklaşık dört buçuk yıl sonra tesettüre girmeye de cesaret ettim.
Bu bir kez daha gösteriyor ki, imanın güçlendirilmesi için namaz kılmak şarttır. Allah Teala (c.c.), inşallah bizleri hakkıyla namaz kılan kullarından eylesin! Amin ecmain!
25 Mart 2016, Kırcaali, Resmiye MÜMÜN