Bursalı Mehmet Tahir Bey'in 1912 yılında yayınladığı üç ciltlik "Osmanlı Müellifleri" Sadi Albayrak Bey'in 1996 yılında çıkardığı dört ciltlik "Son Devir Osmanlı Uleması" başlıklı kitaplarını okurken Ardino'nun Osmanlı İmparatorluğu'na verdiği bilginlerle tanıştım. Göğsüm kabardı, gururla doldu. Ne yazık ki, bizim nesil, hele de gençler koskoca bir imparatorluk çapında hizmet verip tarihe imzalarını atmış olan bu değerli şahısları tanımlıyorlar. Bundan dolayı her iki kitaplarda Ardino bölgesinden yetişmiş olan bilginlerin bir listesini çıkararak okuyucuya sunmayı münasip gördüm.
Mehmet Tahir Bey birinci kitabında (sayfa 26) Eğridereli "Olanlar Şeyhi İbrahim Efendi"den bahsetmektedir.
Osmanlı Müellifleri tarihine adını yazdıracak kadar büyük bir bilgin olan bu zatın hayatı hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Ancak İstanbullu Mahmud Hüdai ile Abdullah Nuri ve Hüseyin Lâ Mekâni gibi zamanın en büyük tasavvuf alimlerinden ders aldığı yazılıdır. Azis Mahmud Hüdai Hazretlerinin 1541-1628 yılları arasında yaşadığı göz önünde bulundurulursa demek bizim İbrahim Efendi XV. yüzyılda yaşamış ve çalışmıştır. 1645 yılında öldüğü bildirilmektedir. Mezarı İstanbul'daki Aksaray mahallesinde bulunmaktadır. Kaynaklar, Osmanlı arşivlerinde kendi elyazması ile divanları (şiir kitapları), "Deli Dana" adında uzun bir kasidesi bulunduğunu yazarlar. Ne yazık ki, bu eserlerden hiç birisi basılıp okuyucunun istifadesine sunulmamıştır.
Zamanımız araştırmacılarında Sadi Albayrak Bey 1996 yılında yayınladığı dört ciltlik "Son Devir Osmanlı Uleması" başlıklı kitabında Eğridere bölgesinde yetişip Osmanlı bilim tarihine adı geçen bir çok alimden bahsetmektedir.
Bu değerli araştırmanın birinci cildinde dört Eğridereli bilginin isimleri, kısa özgeçmişleri verilmektedir. Bunların başında Abdülfettah Efendi (sayfa 115) bulunmaktadır.
Abdülfettah Efendi Rüstem Efendi'nin oğlu olup 1863 yılında Eğridere kazasında doğmuştur. 1898 senesinde 150 kuruş maaşla Gümülcine sancağına bağlı İskeçe kazası ve Balkan Harb'inden sonra Çorum'da Osmancık ve buradan naklen 1913'de Soma Müderrisliğine tayin olunmuştur. Soma'da bir süre vaizlik te yapmıştır.
Son devir Osmanlı uleması tarihine adını yazdıran ikinci Eğridereli Hacı Hafız Abdülgafur Efendidir. Kitabın 118. sayfasında kendisi için şu bilgiler vermiştir:
Müderrislerden Hasan Efendinin oğludur 1860 yılında Eğridere kasabasında doğmuştur. İlk tahsilini memleketinde gördükten sonra Kavala'da Hidiviye Medresesi'nde okumuştur. Müderris Mes'ut Efendi'den ders almıştır. 1890 yılında doğduğu kazaya bağlı Ahreban Arpacık köyünde bulunan medresede ders vermeye başlamıştır. Bundan sonra 7 yıl Eğridere kazası bidâyet (yerel) mahkemesi azalığında bulunmuştur. Bu zat 1906- 1909 yılları arasında Eğridere'de, 1909 yılından sonra da İpsala (Türkiye) Müftülük, daha sonra da Bursa'da kadılık yapmıştır.
Hafız Adem Hulusî Efendi hakkında adı geçen kitapta (sayfa 156) şu bilgiler verilmektedir:
Hoca İbrahim Efendi'nin oğlu olup 1871 yılında Eğridere kazasına bağlı Terzi köyünde doğmuştur. İlkokulu köyünde bitiren Hafız Adem Efendi Kavala'da bulunan Orta Medresede Arapça'dan sarf, nahif derslerini okumuştur. Kavala'dan İstanbul'a geçen gayretli genç fatih camii müderrislerinden Demirhisarlı Abdülvahhab Efendi'den ders alarak 1908 yılında diploma almıştır. Lâlapaşa, Sapanca, Gebze'de müftülük, kadılık yapmıştır.
Ali Nazmi Efendi, birinci ciltte anlatılan Eğridereli bilginlerin dördüncüsüdür. 334. sayfada kendisi hakkında şu bilgiler verilmektedir.
Mahmut aganın oğlu olup 1869 yılında Eğridere kazasının Anbarcılar köyünde doğmuştur. İlk okulu ve hafızlığını doğduğu köyde tamamladıktan sonra İstanbul'a giderek Fatih Medresesinde okumuş ve 1901 yılında buradan diploma almıştır. İstanbul'da Bab Mahkemesinde, Davut Paşa mahkemesinde uzun yıllar çalışmış,müderrislik, müftülük yapmıştır. Bütün tahsil ve çalışma hayatını İstanbul'da geçiren Ali Nazmi Efendi'nin mezarı da Osmanlı İmperatorluğunun başşehrindedir.
"Son Devir Osmanlı Uleması" kitabının ikinci cildinde de iki Eğridereli bilginin özgeçmişi verilmektedir: Hasan Vehbi Efendi ve gene Hasan Vehbi Efendi (sayfa 95).
Birinci Hasan Vehbi Efendi büyük hocalardan Hüseyin Efendinin oğlu olup 1885 yılında Eğridere kazasında (köyü belli değil) doğmuştur. İstanbul'daki Fatih Medresesi dersiamlarından (hocalarından) gene Eğridereli Mehmet Efendi'den ders almıştır. Daha sonra İstanbul üniversitesinin Osmanlı Hukuku Fakültesini de bitiren bu zat İstanbul'da bir çok yüksek mevkilerde hizmet gördükten sonra bir ara Eğridere müftülüğü de yapmıştır.
Ünlü gazeteci eğitmen, aktif toplum adamı Rafet Rodoplu'nun babası, 1913 yılında Gümülcüne'de kurulan Batı Trakya Federal Türk Cumhuriyeti nin Rodoplar kesimi başkanı olan, 19 yıl İstanbul Fatih Medresesinde okumuş olan İkinci Hasan Vehbi Efendi ise bir ilk okul öğretmeni olan Ahmet Efendinin oğludur. 1865 yılında Eğridere kazası Kocaaliler köyünde doğmuştur. İstanbul'da Fatih dersiamlarından Hasan, Muğlalı Ali Rıza ve Alasonyalı Hacı Ali ve Halis Efendilerden ders görerek icâzet almıştır.
Bu Hasan Vehbi 6 Temmuz 1901 yılında Mustafa Paşa (Svilengrad) medresesinde öğretmenliğe başlamış, hem de bu kasabada müftülük yapmıştır, sonrada Eğridereye müftü atanmıştır. Bu iki adaştan biz kitabın ilerleyen sayfalarında da söz edeceğiz.
Mehmet Refi Efendi isminde başka bir bilgin de adı geçen kitabın üçüncü cildinin 285. sayfasında anlatılmaktadır. Bunun babası Hacı Hayrullah Efendi'dir. 1850 yılında Eğridere'nin Celiller köyünde doğmuştur. İlköğretimini babasının hocalık yaptığı sübyan mektebinde almıştır. Buradan İstanbul'a giderek Yenibahçe yakınında bulunan Defterdâr Ahmet Çelebi Medresesine yazılmıştır. Fatih dersiamlarından Kalkandelenli Receb Rüştü Efendi'nin ders halkasına girmiş, gece gündüz okuyarak 1891 yılında diploma almıştır.
Sınavı kazanıp Mayıs 1887 yılında Fatih Camii'nde ders vermeye başlamıştır. Bu sırada altın Liyakat Madalyası ve dördüncü rütbeden Osmanlı Nişanına nail olmuştur. İstanbul'da en iyi müderrislerden birisi olma payesini de elde eden bu büyük hoca 1912 yılında Fatih Camii'nde ders okuturken Hakkı'ın rahmetine kavuşmuştur.
Yukarda adını verdiğim bu değerli araştırmanın üçüncü cildini okurken başka bir Eğridereli'ye daha rast geldim. Bu da Hacı Halil Efendi'nin oğlu Mehmet Raşit Efendi. 1841 tarihinde Alhatlı (Alfatlı) köyünde doğmuş. İlk bilgileri aldıktan sonra Tosya (Tozçalı) Medresesi diye anılan medresede beş yıl okumuş. 1862 yılında İstanbul'a giderek Cerrahpaşa'da Gevher Han Sultan Medresesine yazılarak Ahmet Asım Efendi'nin ders halkasına girmiştir. Buradan yüksek başarılı diploma alan genç Fatih camiinde vaizlik yapacak kadar yüksek bir mevkie tırmanmıştır.
Akpınarlı Mehmet Salih Efendi'de bu ciltte yer (sayfa 327) almıştır. 1823 doğumlu Mehmet Efendi tüccardan Ömer Ağa'nın oğludur. Köyünde sübyan mektebini bitirdikten sonra Gümülçine'deki Kayalı Medrese'ye yazılmıştır. Oradan İstanbul'a geçerek Süleymaniye'de Mülâzimler Medresesine devam etmiştir. Burada büyük hocalardan fıkıh, usûl, hadîs, feraiz (miras dersleri) öğrenerek 1858 senesinde Gümülçine'ye dönerek Tekke Medresesinde hocalığa başlamıştır. Bu zat Gümülçine'de müftülük te yapmıştır.
Mustafa Raşit Efendi'de Eğriderelidir. 1874 doğumlu bu genç köyündeki subyan okulunu bitirdikten sonra Kavala'da bulunan Mehmet Ali Paşa Medresesi'nde dört sene ders okumuştur. Sonrada İstanbul'a giderek Fatih dersiamlarından Nevrekoplu (Gotse Delçev) Mustafa Fehmi Efendi'den diploma almıştır.
Haziran 1887 yılında Razlog'ta öğretmen olarak çalışmaya başlıyan bu zat ayni kasabanın müftülüğünü de yapmıştır. Balkan harbinden sonra İstanbul'a yerleşen Mustafa Raşit Efendi Büyükçekmece'de hem ilçe müftülüğü, hem de medresesinde müderrislik yapmıştır.
Bu kitabın dördüncü cildinde Mustafa Raşit Efendi'den başka daha Raşit Hafız Efendi, Hacı Şerif Sabri Efendi, Şakir Zühtü Efendi, Hacı Saaddin Efendi gibi bir çok bilginin de listesi ve özgeçmişleri var.
Müderris Ahmet Efendi'nin oğlu olan Hacı Saaddin Efendi Eğriderenin Ahuryan-Aricek köyünde 1832 yılında doğmuştur. Köyündeki subyan okulunu bitirdikten sonra hemen medreseye yazılarak sarf ve nahif (Dilbilgisi) okumuştur. 1850 yılında Kavala'ya (Yunanistan) gidip Kutup Medresesinde de üç sene okumuştur. 1854 Hayriye Medresesine geçerek Hacı Mehmet Efendi'den diploma almıştır. Fakat bu diploma ile yetinmeyerek ayni Hacı Ahmet Efendinin dizine çöküp beş yıl Buhari (Hadis) okumuştur. Böyle derin dini bilgilerle silahlanarak Eğridere'ye dönen Saadeddin Efendi 1882 yılında doğup büyüdüğü bölgeye kaza müftüsü tayin olunmuştur. 24 yıl bu görevi şerefle icra ettikten sonra 1906 yılında harb patlaması yüzünden müftülükten ayrılmıştır.
Dördüncü cildin 333. sayfasında başka bir Eğriderelinin de özgeçmişi verilmektedir. Hacı Şarif Sabri Efendi tüccardan Mü'min Efendi'nin oğlu olup 1876 yılında Çandar köyünde doğmuştur. Doğduğu köyde subyan mektebini bitirdikten sonra 1885 yılında İstanbul'a giderek Fatih'te Zincirlikuyu'da bulunan Üçbaş Medresesi'ne yazılmıştır. Burada dini ve Arabi ilimleri öğrenen genç ayni zamanda devam ettiği Darû'l Muallimini (Pedagoji okulu) bitirerek 1898 yılında cebinde iki diploma ile hayata atılmıştır. Çalışma hayatına Denizler Bakanlığı sisteminde imamlık ile başlıyan Hacı Şerif Sabri Efendi daha sonra Çatalca'da Ferhatpaşa Medresesine hoca atanmıştır.
Kaynaklar, hacı Şerif Sabri Efendi'nin Eylül 1918'de Geyve - Akhisar kazasına 300 kuruş maaşla öğretmen, vaiz tayin edildiğini ayrıca belirtmektedirler.
Palâoğlu Mustafa Efendi'nin çocuğu Raşit Hafız Efendi ise 1868 senesinde Eğridere'nin Aşıklar köyünde doğmuştur. Köyünde bulunan sübyan mektebinde hafızlığını tamamlayan bu genç 1878 yılında İskeçe'de bulunan Hafız Ahmet Efendi Medresesinde ders okumaya başlamıştır. Oradan 1884 yılında İstanbul'a geçerek Kasriye Medresesi'ne yazılmıştır. Fatih'te Çarşamba yakınında Babazade Ahmet Paşa Medresesi'nde dini ve arabi bilimler öğrenmiştir.
Raşit Hafız Efendi çalışma hayatına doğduğu köyde ve okuduğu okulda hocalık ile başlamıştır. 1904 yılında Keşan (Türkiye'de) ilçe müderrisliğine (kaza okul müfettişi) atanmıştır.
Bu değerli araştırmanın dördüncü cildinde adı geçen başka bir Eğridereli de Şakir Zühtü Efendidir (sayfa 330). Tüccardan Ferhad Efendi'nin oğlu olan Şakir Zühtü Efendi 1869 yılında Dedeler köyünde doğmuştur. İlk eğitimini köy okulunda alan küçük Şakir Madan Medresesi'ni bitirdikten sonra İstanbul'a gitmiştir. Burada Cerrahpaşa'daki Gevher Hanım Sultan Medresesi'ne yazılarak Fatih dersiamlarından Mehmet Raşit Efendi'nin derslerine devam etmiştir.
Şakir Zühtü Efendi Mekteb-i Kuzzatı da bitirerek üçüncü sınıf niyabet (kadı vekilli) ehliyetini de kazanmıştır. Çalışma hayatına Vodina'da kadı vekili olarak başlayan Şakir Zühtü Efendi, Kesriye (Türkiye), Nablus (Suriye), Bingazi ve Trablus (Libya) adliyelerinde bulunmuş ve 1916 yılında Musul Vilâyeti mahkemesinde yargıç olarak çalışmaya başlamıştır.
Pek tabii bunlar Eğridere kazasında doğup büyüyen bilginlerin, yazarların, sanakârların bütünü değildir. Ben bu kaynaklarda isimlerini görmediğim, fakat kendilerini tanıma şerefine nail olduğum daha en az on saygın hoca, eğitmen, yazar gösterebilirim. Belki başka kaynaklarda onların da isimleri vardır. Burada mesele şunun bunun herhangi bir kitaba geçip geçmemesinde değil. Bizim her bakımdan fakir Ardino kazasının İstanbul medreselerinde (o zamanlarda her biri birer fakülte değerinde) ders verecek kadar derin ilâhiyatçılar, Osmanlı imparatorluğunun en benam bölgelerinde müftülük, kadılık yapabilecek kadar dirayetli hocalar yetiştirmesinde. Demek biz de Osmanlı İmparatorluğuna sadece asker değil, beyin adamları da vermişiz. Bunlarla övünmeli ve onlara layık torunlar olmaya çalışmalıyız.