Ders: Türkçe - Konu: Anadil



Pazar, 21 Şubat 2016

Ders: Türkçe - Konu: AnadilDilek Adalı OSMANBenim gibi, kara tahtaya beyaz tebeşirle dersin adının ve konusunun yazıldığı ilkokul sıralarından yetişenlere yabancı gelmeyecektir bu başlık..

UNESCO tarafından 21 Şubat Uluslararası Anadili Günü olarak ilan edilen bu günde yazmaya çalışırken, hele ki anadili, yaşadığı ülkedeki çoğunluğun dilinden farklı bir Azınlık mensubu ise, insan daha bir dikkat kesiliyor..

Neden mi?

Tarihi, yerleşik, dilsel, dinsel bir Azınlık olan Batı Trakya Türkleri, yaşadıkları toprakların sonradan çizilen sınırlarla Yunanistan'a dahil olmasıyla, Azınlık statüsüyle vatandaşı oldukları ülkelerinden; azınlık hakları, vatandaşlık hakları, insan hakları, çocuk hakları vb dahilinde en temel eğitim haklarının anadili çerçevesinde karşılanmasını, 2016'da da beklemeye devam ediyor.

Batı Trakya Türkleri'ni Azınlık statüsüyle Yunanitan'a bırakan Lozan Barış Antlaşması, beraberinde Azınlığın eğitim hayatını özerk kılarak, devleti bunun tesisiyle yükümlü kılıyor. Bu özel ve özerk eğitim sisteminde Azınlık, anadili Türkçe ve ülke dili Yunanca'da eğitim veren eğitim kurumlarına ilk ve orta dereceli okullar seviyesinde sahip olsa da; yıllar içerisinde, bu kurumlarda başta ders kitapları olmak üzere eğitim materyallerinden, öğretmenlere, derslik sayısındaki yetersizliklerden okul binası bakım onarım sorunlarına kadar eğitimin en temel unsurlarında ciddi sorunlar başgösteriyor.

Her platformda, her statüden Azınlık mensubunun adeta diline pelesenk olarak kurduğu "Batı Trakya Türkleri'nin kanayan yarası; eğitim" cümlesinin içereği peyderpey olumlu gelişmeleri içine alacağına, günden güne daha da kötüye giden örnekleri kapsar oluyor.

Öyle ki, anadilin öneminin ve ulusdevletlerin kendi ülkelerindeki azınlıklıkların anadillerini koruyup geliştirmeleri ve anadilin sürekliliğinin tesisi için gerekli koşulları sağlama yükümlülüklerinin konuşulduğu bu günde, Batı Trakya Türk Azınlık mensupları;

• Anadili Türkçe ile eğitim verecek Azınlık anaokullarının açılması talebinin, hala yerine getirilmesini bekliyor.

• 2011 yılında uygulanmaya başlanan kanun ile tüm ülkede zorunlu eğitimi, 1 yıllık okul öncesi eğitimi de içine alarak 10 yıla çıkaran Yunan Milli Eğitimi ise hala herhangi bir düzenlemeye gitmeyerek, anadili Türkçe olan çocukları tek dilli (Yunanca) eğitimin verildiği anaokullarına gitmeye yasa ile mecbur kılıyor.

• Böylece bu tarihe kadar, tüm ülke vatandaşları için 9 yıl olan zorunlu eğitimde, Azınlık mensupları için 6 yıl (ilkokul) zorunluluğu yeterli (!) gören devlet, ne hikmetse bahsekonu yasa ile Azınlık mensuplarının da eşit vatandaşlık ve eğitim haklarını hatırlayarak, (anadili için gerekli düzenlemeler yapılmadan) anasınıfı eğitimi ilkokula kayıt için zorunluluk olarak getirmiş oluyor.

• Türkçe ve Yunanca iki dilli Azınlık ilkokullarında, yukarıda sıralanan ve acil iyileştirme bekleyen sorunlar bu okullardaki eğitim kalitesi düşürürken, Azınlık mensuplarının çocuklarını daha kaliteli eğitim merkezleri olarak gördükleri tek dilli devlet okullarına yönlendirmelerine sebep oluyor.

• Azınlık ve çoğunluk insanının yoğun olarak birlikte yaşadığı Gümülcine ve İskeçe'de bulunan onlarca devlet orta okul ve lisesine karşın, Türkçe ve Yunanca iki dilli eğitimin verildiği Azınlığa ait sadece 1'er adet orta okul ve lisenin kapasiteyi karşılamaması sonucu, yine Azınlık mensupları çocuklarını devlet okullarına yönlendirmek durumunda kalıyor; Meriç bölgesinde, Rodop ve İskeçe'ye göre sayıları daha az olan Türkler için ise bu talep söz konusu dahi olmuyor.

• Öte yandan siyasi ve eğitim erki, bir yandan Azınlığın ihtiyacı olan yeni iki dilli orta okul ve lise talebini karşılıksız bırakırken, dahası Azınlığın Lozan'a dayalı eğitim özerkliği çerçevesinde kendi eğitim kurumlarını kurma hakkını işletmesine de müsaade etmiyor.

• Bu çerçevede, yüksek öğretim kurumlarında ise anadil Türkçe'nin yer alacağı iki dilli eğitiminden söz etmek, bugün için ütopik görünüyor.

Oysa, Dil zengini Avrupa'da son yıllarda ciddiyetle ve önemli maddi kaynak ile yürütülen azınlıkların dilsel ve kültürel mirasını korumaya ve gelecek nesillere aktarmaya yönelik çalışmalar ivme kazanıyor. Bu eksende özellikle anadilin öğrenilmesi ve sadece konuşma dili değil, eğitim dili olarak da kullanılıp devamlılığının sağlanmasını hedefleyen çalışmaların, ülkesinde resmi olarak tanınan tek azınlık olan Batı Trakya Türkleri'nin yanısıra resmi olarak tanınmayan azınlıkları da barındıran Yunanistan'da da kaydadeğer projelerle hayat bulmasını ümit ediyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI