"Yazıyı okuyunca çok duygulandım. Hem de gurur duydum. Bir Azerbaycanlı olarak bizlerden birilerinin Sovyet döneminde bile Bulgaristan`daki kardeşlerimizle iç içe olması çok sevindiricidir. Türkiye`yi gözardı ederek ayırmaya, Azerbaycanlıları kullanmaya çalışmışlar, ama sonuçlar yüreklerince olmayınca Azerbaycanlılar`dan da vaz geçmişler. Sayın Hayriye hocamızı böyle bir araştırmasından dolayı kutlarım. Bana göre o yılların köprülerini pekiştirmek bizim görevimiz."
Yukarıdaki satırlar Bulgaristan Filibe doğumlu Prof. Dr. Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy`un yalquzaq.com sitesinde yayınladığımız "Bulgaristan Türkleri`nin Eğitim ve Kültürel Kalkınmasında Hizmetleri Geçen Azerbaycan Aydınları" isimli yazısına eklediğim yorumdandır. Hayriye hocamızın bu konudaki araştırması benim gibi o yıllardan haberi olmayan kuşak için gerçekten çok faydalı ve değerli bir kaynaktır. Okudukça insanın gözleri önünden 1950`li yıllar geçiyor. O yıllarda ben yer yüzünde yoktumsa da rahmetli annemin, babamın konuştuklarını hep hatırlarım. Tabii ki, 2. Cihan Savaşı sonrası dönem olduğu için daha çok açlık, yenidenyaplama, kuruculuk hakkında konuşulurdu. Ama meselâ, Azerbaycan`dan bazı aydınların Bulgaristan`a giderek oradaki Türk insanının aydınlatılmasına katkıda bulunması hakkında bir şeyler söylenmezdi. Bulgaristan Türkleri`nin Azerbaycan`a gelerek eğitim alması gibi konular da çok açık konuşulmazdı. Yani aslında çoğu insanların bundan haberi bile yoktu... Bu durum o dönemler için geçerliydi yani.
Şimdi ise kapılar her tarafa açık durumda. Ama yine de Hayriye hocamızın konu ettiği mesele hakkında Azerbaycan`da pek de bilgi yok. En azından ben hiç duymadım bu hakta. Sanırım Bulgaristan Türkleri`nin de bu konuda bilgisi yeterli değildir ve o yüzden böyle yazıların çok faydalı olacağı inancındayım.
Hayriye hocamızın yazısında dikkatimi çeken Sovyetlerin kullanmak istediği Azerbaycan aydınlarının Bulgaristan`a gidince oradaki Türk kardeşleriyle kısa süre içinde kaynaşması, onları da kendilerinden sanması ve durumu fark eden komünist rejimin az sonra bu ilişkileri kesmesidir. Anlaşılan bu ki, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki sınırı tam olarak kapatmakla komünistler bağları koparmaya çalışmışlar. Ama sonradan Türkiye`ye komünizm ihraç etmək gibi saçma bir fikir gelmiş akıllarına. Bu zaman Azerbaycanlılar`ın Bulgar Türkleri ile aynı millet olduğunu hatırlamışlar. Ardından da Azerbaycan aydınları Bulgaristan`a götürülerek Türkler`e Sovyet eğitimi vermeye tabi tutulmuş, Bulgaristan`dan Türk gençleri Azerbaycan`a getirilerek üniversitelerde okutulmuştur. Ama bir süre geçtikten sonra gerçek sonuçları fark etmişler: Sovyet eğitimi yerine ortak Türk kimliyi ağır basmaya başlamış! Halbuki Sovyetler Türk milletini parçalayarak hüküm sürme yolu tutmuş durumdaydı. Hemen bağların koparılmasına karar verilmiş, Bulgaristan`daki Azerbaycan aydınları yurtlarına geri gönderilmiş, Türk okulları da kapatılmıştır!
Bu bizim tarihimizdir! Ortak Türk tarihimiz! Coğrafyamız büyüktür, muhteşemdir. O yüzden de bir birimizden haberimizin olmaması aslında doğaldır. Ama sanırım ki, Hayriye hanım gibi değerli hocalarımız bir zamanlar var olan köprüleri yeniden canlandırmalı, insanlarımızın yalnız 1950`lerde değil, ondan daha önce de birlikte olması, aynı millet olması fikrini yeni kuşaklara anlatmalıdırlar. Türk her yerde Türktür! Kendini idrak eden Türk ise güçlüdür, kudretlidir! Bunu düşmanlarımız da her zaman akıllarında tutmuşlar ve o yüzden bizi hep ayırmaya çalışmışlar. Alfabemizi, dilimizi, hatta dinimizi bile değiştirmeğe, kaldırmaya çalışmışlar. Ama zaman geçmiş, feleğin çarkı donmüş, Türkler kendilerini yeniden idrak ederek tarihin sahnesine çıkmışlar. Sahneye çıkınca da hemen her yerde kendilerini duyurmayı başarmışlar. Sayın Prof. Dr. Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy gibi eski yeni köprü kuranların sayesinde elbette...
"Bulgaristan Türkleri`nin Eğitim ve Kültürel Kalkınmasında Hizmetleri Geçen Azerbaycan Aydınları" yazısını buradan takip edebilirsiniz: www.yalquzaq.com/?p=11761.
Azer Hasret Azerbaycan`dan yazıyor
azer@azerhasret.com
www.azerhasret.com