7. Türk Konseyi Liderler Zirvesi



Cuma, 01 Kasım 2019

7. Türk Konseyi Liderler Zirvesi  Gökhan GÜLER3 Ekim 2009 Tarihinde Nahçivan Antlaşması'nın imzalanması neticesinde kurulmuş olan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin(Türk Keneşi) bu yıl 10. kuruluş yıldönümü. Nice nice on, yüz, bin yıllara...

Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi, SSCB'nin dağılmasının ardından aslında ilk olarak Ankara'da 30-31Ekim 1992 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile TC Başbakanı Süleyman Demirel'in ev sahipliğinde gerçekleşmiştir. İlk zirveye Azerbaycan Devlet Başkanı Ebulfez Elçibey, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Devlet Başkanı Askar Akaev, Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov ve Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurad Niyazov katılmışlardır. Zirvede Türk Devletleri arasında ikili ve çok taraflı işbirliğinin geliştirilmesi arzusu ortaya konularak, muhtelif bölgesel ve milletlerarası sorunlar hakkında benzer görüşlerin paylaşılması durumunda uluslararası kuruluşlarda birlikte hareket etme iradesi ifade edilmiştir. Bu bağlamda 3 Ekim 2009'da Nahçivan Antlaşması ile kurulmuş olan Türk Konseyi'nin ilk zirve toplantısı ise Ekim 2011'de ‘Ekonomik ve Ticari İşbirliği' gündemiyle Almatı'da gerçekleştirilmiştir.

Türk halkları ve toplulukları arasındaki binlerce yıllık derin köklere sahip tarihsel, kültürel bağlar ile ortak dil ve gelenekler temelinde bulunan kapsamlı işbirliğinin daha da geliştirilmesi Türk Konseyi'nin en öncelikli hedeflerinin başında gelmektedir.
Türk Dünyasının göz kulağı Bakü'de idi. 7. Türk Konseyi Liderler Zirvesi Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleştirildi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev yanında gözlemci üye sıfatı ile Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve temsilci olarak da Türkmenistan Başbakan Yardımcısı Pürli Agamuradov katıldı.

Liderler Zirvesine Özbekistan ilk kez daimi üye sıfatıyla katıldı. Türk Dünyası'nın Aksakalı Nursultan Nazarbayev'e TC Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu öneri ile Türk Dünyasının bütünleşmesine olan büyük hizmetlerinden dolayı "Türk Konseyi Ömür Boyu Onursal Başkanı" unvanı takdim edildi. Nazarbayev'e ayrıca Türk Konseyi Yüksek Nişanı'da takdim edildi.

Türk Konseyi 7. Liderler Zirvesi büyük bir vefa örneği göstererek yapmış olduğu değerlendirme neticesinde Barış Pınarı Hareketine tam destek çıktı.

TC Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan zirvede yapmış olduğu konuşmasında Kıbrıs konusuna özellikle dikkat çekti. Erdoğan bu bağlamda, "Türk Dünyasının asli parçası olan Kıbrıs Türkleri çözümsüzlüğün mağduru olmayı sürdürüyor. Beklentimiz Kıbrıslı Türklerin maruz bırakıldıkları haksız izolasyon ve ambargonun kırılmasına yardımcı olmanızdır." şeklinde konuştu.

Nursulatan Nazarbayev'in teklifi ile "Türk Dili Konuşan Ülkeler Konseyi" yerine "Türk Devletleri Zirvesi" isminin kullanılma konusu zirvede gündeme gelerek değerlendirmeye alındı.
Bu zirvede gündeme gelen bence en önemli konuların başında Türk Konseyine üye ülkelerin ayrı ayrı diasporalarının olması yerine tek bir diaspora olması konusunun gündeme gelmesi olmuştur. Umarım Türk Konseyi Liderler Zirvesi Türk Dünyası diasporalarını tek bir çatı altında toplayarak birleştirme konusunda en kısa zamanda somut adımlar atar...

Bakü zirvesinin daha önce gerçekleşen zirvelere nazaran daha sıcak ve umut dolu geçtiğini söyleyebilirim.

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin 7. zirvesine Kazakistan'ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in teklifleri damga vurdu.

Türk Konseyi, Türk Devletlerinin kapsamlı olarak işbirliğini koordine etmek üzere 10 yıl önce Kazakistan'ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in teklifi üzerine 3 Ekim 2009'da Nahçivan Antlaşması ile kurulmuştu. Dört kurucu üye olan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'ye bu yıl Özbekistan da daimi üye olarak katıldı.

Türk dünyasında 'Aksakallı' olarak bilinen Nazarbayev ise Türk Konseyinin resmen teşkilat olarak adlandırılması gerektiğini vurguladı. ‘Türk Dili Konuşan Ülkeler' ibaresini ise "Biz hepimiz Türküz" diyerek ‘Türk Devletleri' olarak değiştirme önerisinde bulundu. Nazarbayev ayrıca ‘Türk Vizyonu 2040' stratejik belgesinin hazırlanması gerektiğini de söyledi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev zirvede yaptığı konuşmasında özetle, Kırgızistan'a başarılı dönem başkanlığı için teşekkür ederken Özbekistan'ı da Konsey'e katılması dolayısıyla kutladı. Aliyev, Özbekistan'ın bu kararının Türk Dünyası'nda birliğin daha da güçlenmesine ve iş birliğinin derinleşmesine katkı sağlayacağını belirtti.

Aliyev, Türk Konseyi ülkelerinin ortak tarih ve milli değerleri birleştirdiğini vurgulayarak, Türk dili konuşan ülkelerle iş birliğinin Azerbaycan dış politikasının önceliklerinden biri olduğunu da ayrıca dile getirdi.

Türk Konseyi kurulduktan sonra geçen 10 yılda önemli gelişmelerin yaşandığını belirten Aliyev, "Azerbaycan, bu günden Türk Konseyi dönem başkanlığını devralıyor. Azerbaycan, dönem başkanlığı döneminde ülkelerimiz arasında hem ikili hem de çok taraflı iş birliğimizin daha da gelişmesi için çabalarını devam ettirecektir." şeklinde konuştu.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov ise zirvede yaptığı konuşmasında özetle, Türk dünyasından ülkelere kapılarının her zaman açık olduğunu belirterek, "Türk Konseyi üyesi ülkelerle ekonomik iş birliğini geliştirmek istiyoruz." dedi.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ceenbekov, Türk devletleri arasında yatırım, ticaret ve iş birliği için önemli adımlar atıldığını bundan sonraki aşamada ekonomik potansiyelin ve fırsatların daha iyi değerlendirilebileceğine dikkati çekti. Bu bağlamda "Türk Konseyi ülkelerinin toplam GSYİH'sı 1,5 trilyon dolara ulaşıyor. Ticari potansiyelimizi sonuna kadar kullanarak artırmalıyız" dedi.

Bakü'de gerçekleşen 7. Liderler Zirvesi'nde konuşan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise özetle ; Nahçıvan Anlaşması'nın 10. yıl dönümüne denk gelen ve aziz kardeşim Şevket Mirziyoyev'in de aramızda tam üye olarak katıldığı bu zirve, gerçekten tarihi bir nitelik taşıyor.

Türk Konseyi'nin diğer çok taraflı platformlarla iş birliği ve eş güdüm içinde faaliyet göstermesine önem veriyoruz. Konseyin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde gözlemci statüye sahip olmasını arzu ediyoruz. Bu minvalde Türk dünyası nezdinde ortak bir fon kurulması önerisini destekliyoruz.

Uluslararası ticaretin dolara endeksli konumunun belirsizlik ortamında riskleri de beraberinde getirdiğini vurgulayan Erdoğan, ekonomilerimiz üzerindeki döviz baskısını azaltacak mekanizmaları devreye almalıyız. Yerel paralarla ticarete verdiğimiz önemin altını tekrar çizmek istiyorum." dedi.

Doğu-Batı ekseninde orta koridor üzerinden Hazar geçişli ve Türkiye bağlantılı ulaştırma güzergahlarının yüksek bir potansiyel barındırdığını ifade eden Erdoğan, "Bu güzergahtan tam manasıyla istifade etmemiz gümrüklerimiz arasındaki iş birliğinin geliştirilmesine bağlıdır. Kotalar, maalesef ticaretimizin önündeki en büyük engellerden biridir. Türk Konseyi olarak, aramızdaki kotaları kaldırmamız gerekiyor.

Ayrıca diasporalarımızın ortak hareket etmesine yönelik projelere de ağırlık vermeliyiz." diye konuştu.

Başta kültür ve eğitim olmak üzere bilim, tarih, gençlik, spor, arşiv ve kütüphanecilik gibi alanlardaki çalışmaları artırarak sürdürmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Bu minvalde Bakü merkezli TÜRKPA'yı, yine Bakü'de kaim Türk Kültür ve Miras Vakfı'nı, Astana'daki Türk Akademisi'ni ve Ankara'da faaliyet gösteren TÜRKSOY'u hep birlikte desteklemeliyiz. Bu teşkilatlarımız arasında irtibatı pekiştirecek eş güdüm komitesinin kurulmasına dair kararı da zirvemizde almayı öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bölgenin barış, huzur ve istikrarına en büyük tehdit kaynağının terör örgütleri olduğuna değinen Erdoğan, "PKK/YPG, DEAŞ, FETÖ gibi şer şebekelerinin varlığıyla güvenlik alanındaki iş birliğimizin ehemmiyeti artmıştır. Suriye'de son 8 yılda yaşadıklarımız ise bir terör örgütü eliyle diğerinin tasfiye edilemeyeceğini göstermiştir. Ülke olarak, PKK/YPG terör örgütünü tasfiye etmeye yönelik 9 Ekim tarihinde çok önemli bir adım attık. Barış Pınarı Harekatımızın iki önemli amacı vardır; bunlardan ilki Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG kaynaklı terör tehdidinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Harekâtın ikinci gayesi ise 8 yıldır misafir ettiğimiz 3 milyon 650 bin Suriyeli Arap'ın kendi ülkelerine, kendi vatanlarına huzuru kalple dönebilmelerini sağlamaktır.

Milli davalarda birbirlerinin yanında durmanın, kardeşliklerinin bir gereği olduğuna vurgu yapan Erdoğan: "Azerbaycan'ın öz toprağı Yukarı Karabağ ve çevresinin Ermenistan'ın işgali altında olması, 1 milyon kardeşimizi evlerinden, yurtlarından uzakta kaçkın olarak yaşamak zorunda bırakmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu konuşmamda ifade ettiğim üzere, bu kabul edilemez bir durumdur. Yukarı Karabağ sorunun en kısa sürede barışçıl yollarla ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü esasında çözülmesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz.

Türk dünyasının asli parçası olan Kıbrıs Türkleri çözümsüzlüğün mağduru olmayı sürdürüyor. Beklentimiz Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldıkları haksız izolasyon ve ambargonun kırılmasına yardımcı olmanızdır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Türk Konseyi'nin bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini ileterek, "İnşallah gelecek sene Türkiye'de düzenlenecek 8'inci zirvemizde, Türkmenistan'ı da tam üye olarak aramızda göreceğimize inanıyorum" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Kazakistan'ın kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ise zirvede yaptığı konuşmasında özetle, Türk Konseyinin başarılı bir gelişim süreci yaşadığını, Türk devletleri arasındaki birlikteliğin kendisini mutlu ettiğini söyledi.

Nazarbayev "Yeni bir tarih sayfası açılıyor. Türk Konseyi, küresel anlamda önemli siyasi ve ekonomik popülerlik kazandı. Aynı zamanda Türk dünyasında entegrasyonumuzu da artırmış bulunuyoruz. Türk ülkeleri arasındaki etkileşim yeni bir seviyeye çıkmaktadır."

Nazarbayev, Türk medeniyetinin çok derin köklere sahip olduğuna işaret ederek, "Türk dünyasının birliği, benim için güven sözüyle net bir şekilde ifade edilebilir. Ben birlikteliğimizi tasvir etmek için 'yeniden doğuş' ve 'güven' sözlerini seçiyorum'. Aynı zamanda da 'kardeşlik' kelimesi benim için çok şey ifade ediyor." diye konuştu.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ise özetle bu günün kendileri için "tarihi bir gün" olduğunu, Özbekistan'ın tam üye olarak Türk Konseyi safına katıldığını ifade etti.

Üye ülkeler arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin önemine değinen Mirziyoyev, ülkesinde son yıllarda ekonomik alanda elde edilen başarıları anlattı.

Mirziyoyev, Türk Konseyi ülkeleri nüfusunun yüzde 40'ının gençlerden oluştuğunu hatırlatarak, Genç Girişimciler Forumu'nun oluşturulmasını ve ilk toplantısının Özbekistan'da yapılmasını önerdi.

Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban ise özetle, Türk Konseyi'ne katkı sağlamak için gözlemci üye olduklarını, kurumun Avrupa'ya yakınlaşmasında önemli rol oynamak istediklerini söyledi.

Orban, Türk Konseyi'nin Budapeşte ofisinin bu konuda büyük rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Türkmenistan'ın Başbakan Yardımcısı Pürli Agamuradov ise özetle, Türk Konseyini önemsediklerini ve desteklediklerini belirtti.

Türk Konseyinin en fazla önem verdikleri uluslararası örgütlerden biri olduğunu ifade eden Agamuradov, zirveye katılımlarının Türkmenistan'ın konuya olan özel ilgisinin göstergesi olduğunu kaydetti.

Zirve'de, Kazakistan'ın kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev'e, Türk dünyasını birleştirme çabalarına sağladığı büyük katkılar dolayısıyla "Türk Konseyi Ömür Boyu Onursal Başkanı" unvanı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından takdim edildi.

Zirve sonunda, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'na destek kararının da yer aldığı bildiri kabul edildi. Türk Konseyi Dönem Başkanlığı gerçekleştirilen Bakü Zirve ile birlikte Kırgızistan'dan Azerbaycan'a geçti.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, bir sonraki zirvenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerisiyle gelecek yıl Türkiye'de yapılacağını açıkladı.

Türk Konseyi Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan ve Türkmenistan ile birlikte 5 milyon kilometrekarelik bir alan içerisinde 1,5 trilyon dolarlık GSYH ve 200 milyona civarında nüfusu ise oldukça önemli stratejik bir potansiyele sahiptir.

Dünyada petrol rezervleri bakımından Kazakistan 12. Azerbaycan 20. Sırada yer almaktadır. Doğalgaz rezevi açısından ise Türkmenistan 6. Sırada bulunmaktadır.

Özbekistan ise bu bağlamda altın madenleri açısından oldukça zengindir. Türk Konseyine üye ülkeler Doğu Akdeniz ile Hazar Denizi gibi petrol ve doğalgaz kaynaklarının yoğun olduğu bölgelere kıyıdaştır. Türk Konseyi artık bu büyük potansiyellerin etkili ve doğru şekilde kullanılması konusunda öncülük yapmalıdır.

Sonuç olarak, Türk Konseyi aralarında kültür, soy ve kök birliği olan ülkelerin oluşturduğu uluslararası bir kuruluştur. Nitekim Arap ligi de yıllar önce benzer gerekçelerle kurulmuştu.

Konsey'in NATO ve eski Varşova paktı gibi askeri bir amacı niyeti ve gündemi yoktur. Bu bağlamda tarafsız olduğunu söyleyen kardeş Türkmenistan'ın da Türk Konseyi'ne en kısa sürede katılması doğal bir beklentidir.

Nahçıvan Anlaşması temelinde Türk Dünyası'nın gerekli kurumsal yapıları oluşarak faaliyetlerini başarılı şekilde sürdürmektedir. Kurumların faaliyetlerini ve etkin çalışmalarını sağlamak üzere kurulan Eşgüdüm Komitesi lokomotif rol oynayacak gibi görünüyor.

Uluslararası bir kuruluşa dönüşen Türk Konseyi'nin 7. Zirvesini toparlanma ve geleceği şekillendirme Zirvesi olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda Macaristan'ın Zirveye gözlemci olarak katılması gelecek için Türk dünyasına güç katmış ve işbirliği coğrafyasını genişlemiştir.

Kazakistan'ın Kurucu Cumhurbaşkanı, Türk Dünyası'nın Aksakalı Nursultan Nazarbeyev 10 yıl önce Türk Dünyası'nın Kapısı Nahçıvan Zirvesi'nde olduğu gibi Azerbaycan'ımızın Başkenti, Türk Dünyasının coğrafi ve bir anlamda kültürel ve öncü Merkezi Bakü'de de üstün liderliğini göstererek "Türk Dilli demeyelim" , Türk diyelim, "kardeşlik kelimesi benim için çok şey ifade eder" cümlesi Türk Dünyasının geleceği için sağlam zemin oluşturmaktadır.

Yatırımcılar için oluşturulacak fon ve Macaristan Eximbankı tarafından verilecek krediler işadamları ve yatırımcılarının önünü açacak ve Türk Konseyine üye devletler arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişme ve genişlemesine imkanlar sağlayacaktır.

Ayrıca üye ülkelerin diasporalarının birleşecek olması Türk Dünyası'nın Dünya'daki ve uluslararası alandaki gücünü artıracak ve farkındalık yaratacaktır. Bu bakımdan 2020 yılında Türkiye'de düzenlenecek diaspora toplantıları/konferansları büyük önem arz etmektedir.

Gelecek yıl Türkiye'de yapılacak 8. Türk Konseyi Liderler Zirvesi Türk Dünyası'nın geleceği için yeni adımların atılmasına vesile olacaktır.

Bakü Zirvesi'nin daha önce gerçekleşen zirvelere nazaran daha sıcak, umutlularla dolu ve ümitli şekilde geçtiği gözlemlenmiştir. 7. Türk Konseyi Liderler Zirvesi'nin tüm Türk Dünyası'na hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum...

YAZARIN DİĞER YAZILARI