Birkaç gün önce Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Aziz, Eğitim ve Bilim Bakanı Daniel Delçev'den bölgede anadillerinde öğrenim gören Tük öğrenciler için yeni okul kitabı sağlanmasını istedi.
Bakana gönderilen istek dilekçesinde Kırcaali bölgesinde Türkçe anadili öğrenimi gören öğrencilerin şu an kullandığı kitapların 1992 yılında basıldığını ve çok eski olduğunu hatırlattı. Bu konu ertesi gün tüm günlük gazetelere de yansıdı ve kızılca kıyamet koptu. Gazete haberlerini okuyan bazı Bulgar okuyucular yine Türklere karşı kinini kustu. Özellikle "Novinar" gazetesi okuyucularından İnce adlı bir okuyucunun gazetenin internet sayfasına gönderdiği yorum: "Türkçe okumak isteyenler Türkiye'ye gitsinler, orada kitaplar Türkçe. Gacallar, şalvarlılar Bulgaristan dışına!" Çavdar da: "Burası Bulgaristan. Okunan dil de Bulgarcadır. Türkçe okumak isteyen Türkiye'ye, durum budur." yorumunu getirmiş.
Bir belediye başkanı seçmenlerinin çocuklarının anayasal hakkı olan bir istekte bulunca, Türklerin bu ülkede yeri yok demek mi gerek? 21. asrın başında AB üyesi ülkenin bir ferdinin böyle bir görüş, düşünce ve anlayışa sahip olması inanılır gibi değil. Türk soyuna mensup Bulgarlar hoşgörüye sahiptirler. Beş asır Osmanlı hâkimiyetinde kalan Bulgarlar kendilerine gösterilen iyi niyet ve hoşgörüyü nasıl anlamazlıktan gelirler? Osmanlı onca yıl tebaası halindeki azınlıkların ne örf ve âdetlerine, ne diline ne de dinî ibadetlerine karışmıştır, yaşatılmasına da engel olmamıştır. Demek ki Bulgar olarak bilinen bu milletin damarlarında Trak ve Slav unsurunun üstünlüğü mevcuttur. Damarında Türk kanı olanlar hoşgörüye sahiptirler ve ülkesinde yaşayan bir başka milletin anadilini okuması isteğine bu kadar nefretle yaklaşmaz, bilakis yardımcı olur.